Aşı piyasasına/karaborsasına hayır! Bağımsız bilim insanlarının ve emekçi halkın denetiminde ücretsiz ve zorunlu aşılama!

DİP Bildirisi

Salgın hastalıklarda aşılama toplum sağlığı açısından vazgeçilmez bir önemdedir. Dünyada 1,7 milyondan fazla insanın canını alan Covid-19 salgını Türkiye’de ise resmi rakamlara göre 20 binin üstünde cana mâl olmuştur. Çiçek, çocuk felci, kızamık, boğmaca, difteri, tetanos gibi hastalıklara karşı her yıl 3 milyon insanın ölümünü engelleyen aşılar Covid-19’da da son derece önemli olacaktır. Bunun için halkın aşı konusunda tam ve şeffaf olarak bilgilendirilmesini sağlamak, aşı karşıtı hurafelerin insanları yanlış yönlendirmesine mani olmak esastır.

Vahim tablonun sorumlusu olanlar çözüm için halka güven veremez

AKP iktidarı ve Sağlık Bakanlığı bugüne kadar göstermiş olduğu pratikle tüm güvenilirliğini yitirmiş durumdadır. Ülkeyi bir anonim şirket mantığıyla yönetme iddiasındaki AKP iktidarı salgın sürecini de ticari bir mantıkla ve sermayenin kârını halkın sağlığının önüne koyarak yürütmüştür. Tüm topluma evde kal çağrısı yapılırken işçi sınıfı evde kal(a)mamıştır. Bugünkü vahim tablonun sorumlusu; turizm, hizmet sektörü ve sanayide sermayenin kârları için erken normalleşmeye giden, siyasi amaçlarla yüzbinlerce insanı bir araya toplamaktan çekinmeyen, Kurban Bayramı öncesinde halkı bilinçli şekilde vaka sayıları hakkında yanlış bilgilendiren, yaygın test yapması gerekirken sırf vaka sayısı düşük gözüksün diye test yapma protokollerini zorlaştıran iktidardır. Türkiye’yi anonim şirket gibi yöneten Erdoğan ve özel hastaneler zinciri sahibi olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, iktidarın sorumluluğunda en büyük pay sahibi olanlardandır. Aşılama sürecinin doğru, güvenilir ve şeffaf yürütülmesi için Fahrettin Koca’nın istifası şarttır. Bunun yerine koltuğuna sıkı sıkıya sarılan Koca, halkın güvenini sarsmaya devam etmektedir.

Aracı kurumlar aşı piyasasına/karaborsasına giriş kapısıdır

Çin’den ithal edilen aşılarda aracı kurum olmayacak dedikten sonra ithalatın Çinli şirket Sinovac’ın Türkiye distribütörü olan Keymen İlaç şirketi aracılığı ile gerçekleşeceği ortaya çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı bu aracılığın lojistikten ibaret olduğunu açıklasa da yeni karanlık noktalar bulunmaktadır. Daha önce hastaneye gelen insanlara test yapmak için bin dereden su getirilirken, AKP’li milletvekillerinin, zengin iş insanlarının piyasadan elde ettikleri testlerle gün aşırı kendilerine test uyguladıkları ortaya çıkmıştı. Şimdi aynı durumun aşılarla ilgili yaşanmayacağının hiçbir güvencesi yoktur. Ortada duran bir ticari aracı şirket ve Devlet Malzeme Ofisi’nin bu şirket üzerinden alım yapması, başka şahıs ve şirketlerin de alım yapabileceğini göstermektedir. Biontech/Pfizer şirketleriyle yapılan anlaşma ile getirilecek aşılar ve bu aşıların nasıl uygulanacağına dair de belirsizlikler söz konusudur. Aşı karşıtı farklı türdeki hurafelere son dönemde Batı yanlısı ve Çin karşıtı siyasi hurafeler de eklenmiştir. Böylece Batılı Biontech/Pfizer’in “Çin malı” aşıya karşı gayriresmi reklamı yapılmaktadır. Yoksul halkın aşı için sıra beklediği, zenginlerin ve ayrıcalıklı kesimlerin ise istediği aşıyı seçip temin edebildiği bir aşı piyasasına adım adım gidiş söz konusudur.

İktidar aşıların parayla satılmayacağını açıklasa da bugüne kadar yaşanan pratik en azından bir karaborsa tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. İktidar bir yandan aşılama politikası izlerken bir yandan iktidar yanlısı geniş bir çevrenin aşı karşıtı hurafeleri yaymakta oluşu da aşı piyasası/karaborsası oluşumunu desteklemektedir. Yaşı, sağlık durumu ya da mesleği dolayısıyla risk grubunda olanlara öncelik verileceği söylenmektedir. Zaten ilk etapta temin edilecek aşı miktarı da ancak öncelikli grupların aşılanmasına yetecek kadardır. Ancak aşı zorunlu değil gönüllü olarak yapılacaktır. Bu durumda hurafeler dolayısıyla risk grubunda olsa dahi aşı olmaktan imtina edecek her kişi aşı piyasası/karaborsası için aşı arzını arttırmış olacaktır.

TTB’nin ve sağlık emekçilerinin taleplerine kulak verin!

Aşılama sürecinin salgını önlemek şöyle dursun başlı başına bir kaosa neden olması tehlikesine karşı TTB’nin (Türk Tabipleri Birliği) öne sürdüğü bir dizi talep hayati önemdedir. Aşının etkinlik ve güvenirliğini ölçen deneylerin son aşaması olan Faz 3 sonuçları kısmen açıklanmış olan aşılara, “Acil Kullanım Onayı” verilip verilmeyeceğine sağlık sektöründe hiçbir çıkarı ve ticari ilişkisi olmayan, iktidardan bağımsız, bilim insanlarından oluşan bir kurul karar vermelidir. Bu kurulun ve onay verme yetkisi olan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun ilgili toplantıları internet üzerinden açık şekilde gerçekleştirilmelidir. Tüm süreç başta sağlık emekçileri sendikaları olmak üzere işçi emekçi denetiminde sürdürülmelidir.

İşçi emekçi hastalığına işçi emekçi çözümü! Emekçi halkın denetiminde ücretsiz ve zorunlu aşılama!

Bu denetim altında, güvenirliği ve etkinliğinden emin olunan aşılar tamamen ücretsiz şekilde, evde kalamayan işçi ve emekçilerin de dâhil edildiği, risk durumuna göre yapılan bir önceliklendirmeyle, hâlihazırda çiçek, çocuk felci, kızamık, boğmaca vb. aşılarında uygulandığı gibi zorunlu olarak uygulanmalıdır. Aşı karaborsası sert tedbirlerle engellenmelidir. Covid-19 çoktan bir işçi ve emekçi hastalığı olmuştur. İşçi emekçi kitleler ya salgına karşı mücadeleyi denetleyecek ya da bu sürecin bedelini hem canıyla hem de ekonomik olarak ödemeye devam edecektir. AKP iktidarının ve en önde de Sağlık Bakanlığının başlı başına bir halk sağlığı sorunu hâline gelmiş olduğu bu süreçte bir işçi emekçi hükümeti hayat memat meselesi ve tek alternatif olarak yükselmektedir.