Küba’daki 11 Temmuz olayları üzerine
Küba’da 11 Temmuz Pazar günü yaşanan kitle gösterileri ve onu izleyen olaylar bu ülkenin siyasi durumu bakımından büyük önem taşıyor. Kübalı devrimci Marksistlerin yayın organı comunistascuba.org’un kurucusu Frank García Hernández ve üç arkadaşı olaylar sırasında gözaltına alınanlar arasındaydı. Daha sonra serbest bırakıldılar. Comunistascuba.org Yayın Kurulu, García Hernández serbest bırakıldıktan sonra toplanarak olayların bir değerlendirmesini yapmış bulunuyor. Bu değerlendirme bir yazı ile uluslararası devrimci kamuoyuna açıklandı. Aşağıda bu açıklamanın kısaltılmış bir versiyonunu okurlarımıza sunuyoruz. Kısaltma, metnin siyasi dengesini hiçbir biçimde bozmayacak şekilde yapılmıştır. Aşağıda siyah olarak dizilmiş olan 9 siyasi tespitin her birinin altında orijinal metinde bu siyasi tespitin ayrıntıları veriliyor. Her ne kadar o pasajlar da önemli ise de çeviriyi bir an önce yapabilmek ve metni okuyucularımıza iletmek için kısaltma zorunlu idi. Ama bütün bölümlerde ayrıntılar çıkarıldığı için dengede hiçbir değişiklik olmamıştır. (Bunun tek bir istisnası vardır. Okuyucu o istisnanın atlanamayacak kadar önemli olduğunu aşağıda görecektir.) İngilizce veya İspanyolca bilen okurlarımız metnin orijinaline veya İngilizce çevirisine www.redmed.org sitesinden (veya İngilizcesi için bu sitenin İngilizce bölümünden) erişebilir.
Okurlarımıza bu metni kuvvetle tavsiye ederiz. Küba’nın kendi devrimci Marksistleri bu metinle gerçeği emperyalist basının, karşı devrimcilerin ve maalesef birçok sol siyasi grubun yarattığı efsanelerden sıyırarak olduğu gibi aktarıyor.
Ortaya çıkan tablonun Devrimci İşçi Partisi’nin olaylardan üç gün sonra yayınladığı bildiri (https://www.gercekgazetesi.net/dip-bildirileri/20-yuzyil-sosyalizminin-son-kalesini-savunalim-ayricaliklara-karsi-savasarak-ve ) ile karşılaştırılmasını da tavsiye ederiz.
Olayların başlamasından altı gün sonra, yapılan titiz analiz sonucunda Comunistas geçtiğimiz 11 Temmuz Pazar günü Küba’da gerçekleşen protestolarla ilgili resmî konumunu açıklıyor.
11 Temmuz Pazar günü neredeyse eşzamanlı olarak, Küba’yı oluşturan 14 ilin 6’sında düşük veya yüksek yoğunluklu toplumsal patlamalar yaşandı. Comandante Fidel Castro’nun liderliğinde zafer kazanan devrimden sonra gelen 62 yılda Küba böyle bir durumla hiç karşılaşmamıştı.
İlk protestolar barışçıl başlasa da, zamanla hepsinde iki taraftan da kaynaklanan şiddet olayları görülmeye başlandı. Aynı anda patlak veren bu hükümet karşıtı protesto zincirine benzer bir şey daha önce sosyalist Küba’da hiç yaşanmamıştı. Olayları anlamak için bunun akılda tutulması elzemdir.
Küba’daki en son büyük protestonun 5 Ağustos 1994’te olduğu (bu olay daha sonra olayların başladığı yere atfen “Maleconazo” olarak anılacaktır) ve Fidel Castro’nun olay yerinde kendisini göstermesiyle birkaç saat içinde dağıldığı hatırlanmalıdır.
Merkezî bir bölgede 200 kişinin hükümet karşıtı slogan atması Küba toplumunda neredeyse tasavvur edilemez bir durumdur. Buna rağmen Havana’da en az 3.000 kişilik bir yürüyüş kendiliğinden gerçekleşmiştir.
Protestoların çıkış noktası ve esası
Küba’daki 11 Temmuz protestoları ile ilgili üç ayrı niteleme yapılmış durumda. Hükümet bunların karşı devrimciler ve komünistler arasındaki bir çatışma olduğunu iddia ediyor; burjuva basın ezilenlerin diktatörlüğe karşı başkaldırısı olarak anlatıyor; bazı başkaları ise bunun yozlaşmış bürokrasiye karşı devrimci işçi sınıfının ayaklanması olduğunu savunuyor.
Bunların hiçbirisi protestoların doğasını anlamak için faydalı değil.
Gerçekte 11 Temmuz protestoları yukarıda sözü edilen üç bakış açısını bir araya getirmiştir: Komünist Parti’ye saldıran ABD finanslı karşı devrimci örgütler; sivil haklarının oldukça sınırlandığını düşünen ve sansüre karşı olan bir grup aydın; ve hükümetten yaşam koşullarını iyileştirmesini talep eden işçi sınıfı.
Her ne kadar protestocuların ağırlıklı çoğunluğu üçüncü kategoriden olsa da, bu kitle siyasi olarak bilinçli, hantal bir bürokrasiden daha fazla sosyalizm talep eden bir kitle olarak görülemez.
11 Temmuz protestolarının dokuz temel özelliği vardır:
- Protestocuların çoğunluğunun karşı devrimci örgütlerle bir bağlantısı yoktur ve bu protestolar karşı devrimci örgütler tarafından yönlendirilmemiştir.
- Hükümetin siyasi meşruluğu ciddi miktarda zedelenmektedir.
- Protestolar en büyük toplumsal sıkıntıların yaşandığı işçi sınıfı mahallelerinde başlamıştır.
- Protestolar çoğunluğun görüşünü yansıtmamaktadır. Küba halkının çoğunluğu hâlâ hükümeti desteklemektedir.
- Protestolarda sosyalist sloganlar atılmamıştır.
Comunistas Yayın Kurulu üyeleri Fidel Castro’ya veya sosyalizme karşı olmayan, tüm niyeti daha iyi koşullarda yaşayabilmek olan protestocularla konuşmuştur. Ancak bu ayrım protestoların kendisinde hiç de belirgin değildir.
- Az sayıda aydının bu protestolarla bağlantısı olmuştur. 27 Kasım hareketinin bir parçası olanlar başta olmak üzere küçük bir aydın grubu ifade özgürlüğü ve sanata karşı sansür çevresinde yurttaşlık hakları talep etmek için protestolarda yer almışlardır. Ancak bu, protestoların temel bir niteliği değildir.
- Lümpenproletarya protestolarda önemli rol almışlardır.
- Protestoların örgütlenmesinde karşı devrimci propagandanın belirli bir rolü olmuştur.
- Protestolar şiddete evrilmiştir.
Küba’da bir yerde, 17 Temmuz 2021, Comunistas Yayın Kurulu