Erdoğan ve Davutoğlu avdan eli boş dönüyor
Suriye'de emperyalist barbarlığın, mezhep çatışmalarının sürdüğü bir dönem devam ediyor. Türkiye, Katar ve S.Arabistan'ın silahlı muhalif grupları finanse ettiği, iç savaşı kızıştırdığı bilinen bir gerçek. İslami Cephe ismiyle kurulan yeni çatı örgütü ise Katar'ın Suriye'de yeniden bir güç olarak sahneye çıkmasından başka bir anlam taşımıyor. El Kaideci örgütlerin ÖSO üzerindeki basıncını kırmak amacıyla El Kaide'den sonra ikinci bir İslamcı odak olarak Batı'nın desteğini alma hevesindeki İslami Cephe, Türkiye'nin büyük ölçüde oyun dışı kalmasının da bir ifadesi.
Erdoğan ve Davutoğlu’nun Guta'daki kimyasal saldırıdan sonra “Suriye'ye girilmesi” yönündeki çağrılarını hatırlayalım. Yiğit Bulut, sadece 4 ay önce gerçekleşen bu katliamdan hemen sonra “herkesin Erdoğan'dan özür dilemesini, Erdoğan'ın Suriye politikasında dik duruşunun hiç değişmediğini, şimdi ABD ve Rusya'nın Erdoğan'la aynı çizgide olduğunu” söylemişti. Türkiye halkları kraldan çok kralcı olan burjuva politikacılarına alışıktır. AKP, halkın gözünün içine baka baka milyonlarca insanın mülteci pozisyonuna düşmesine aldırmadan, binlerce insanın katledilmesini yok sayarak haksız bir savaşı körüklemeye çalışmıştı. Ya şimdi? Batı basınında Suriye'de Esad'ın da içinde bulunduğu çözümler dolaşıyor. Rusya Esad'ı yedirmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiş durumda. Ne aynı çizgisi...
AKP'nin Suriye politikası orta yerinden çatlamıştır! Ne Suriye'ye müdahale olmuş ne de Esad görevinden indirilmiştir. Erdoğan'ın büyük bel bağladığı ÖSO gibi örgütler dağılmanın eşiğindedir. Üstüne üstlük, Rojava'da halk hareketi özerk bir yönetime doğru ilerlemektedir.
Şimdi Erdoğan ve Davutoğlu, kimden özür dileyeceğini düşünsün. Suriye'deki körüklediği mezhep savaşı, Suriye'yi bir av sahası haline getirmiştir. Şimdi Türkiye bu av sahasında yalnız, yorgun düşmüş, sözü dinlenmeyen bir kışkırtıcı durumundadır.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2013 tarihli 50. sayısında yayınlanmıştır.