Amerikan emperyalizmi Karayipler’de yine terör estiriyor

ABD’nin faşist Başkanı Donald Trump, gümrük savaşlarıyla dünya ekonomisini, göçmen ve işçi düşmanı polis şiddetiyle ABD içini sallamaya devam ederken, bir yandan da Latin Amerika’nın yakasını bırakmıyor. Hedefinde yine Venezuela var.
18 Ağustos’tan itibaren Amerikan donanmasına bağlı bir filo, Karayip Denizi’nde, Venezuela açıklarında gezinmeye başladı. Ay sonuna gelindiğinde filoda görevli asker sayısı 4 bini geçmişti. Trump, bu hareketiyle bir işgal tehdidinde bulunuyor. Hatırlanacak olursa Trump, ilk döneminde de Hugo Chávez’in mirasçısı olarak görülen, ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı Nicolás Maduro’ya karşı Juan Guaidó isimli sağcı bir siyasetçinin darbe girişimini desteklemişti. Guaidó’nun da Trump ve Biden’ın Latin Amerika’da destekledikleri diğer darbecilerin de işleri yüzlerine gözlerine bulaştırması sonucu olacak, Trump bu kez aracılara başvurmadan kendi işini kendi görmeye soyundu.
Maduro, Temmuz 2024’te yine tartışmalı bir seçim sonucu üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi. O dönem ülke içindeki Filistin eylemleriyle ve Trump’ı alt etme çabasıyla meşgul Biden yönetimi, Venezuela’yla ilgilenebilecek halde değildi. Şimdi Trump, hem kendi yarım bıraktığı hem Biden’ın sessiz kaldığı meseleyi tamamlamaya yeminli vaziyette. Maduro ise Amerikan işgaline “asla geçit vermeyeceğini”, ülkesinin “barışını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumaya ant içtiğini” söylüyor. Binlerce sivil de “Bolivarcı milisler” altında silah altına alınarak olası ABD işgaline karşı vatan savunmasına hazırlanıyor.
Amerikan emperyalistlerinin sözcüsü Atlantik Konseyi’ne bakılırsa, bu askerî tehdidin sebebi, Maduro’nun denizaşırı bir uyuşturucu kartelinin lideri olması. Fakat Konsey’in bizzat kendi üyeleri de bu kuyruklu yalanın insanın aklıyla dalga geçer saçmalıkta olduğunun farkında olacaklar ki, aynı metinde Maduro’nun anti-demokratik diktatörlüğü teranesini tekrar ediyorlar. Asıl sebep, Trump’ın, esas hedefi olan Çin’le nihai karşılaşmaya hazırlanırken ABD’ye yüzde yüz biat etmeyen her ülkede mıntıka temizliği yapmak istemesi.
Sosyalistler için Amerikan emperyalizminin yenilmesi ve Latin Amerika’dan elini çekmesi önceliktir. Venezuela’daki burjuva milliyetçisi yönetimin yalnızca lafzının sosyalist olması, anti-demokratik yapısı vb. ancak ikinci sırada gelir. Maduro’nun bir uyuşturucu şebekesinin lideri olduğu bir palavradır. Aksine, ABD emperyalizminin bu tarz şebekeleri maşa olarak kullandığı bilinmektedir.
ABD solu açısından ise bazı istisnalar dışında bu meselenin sol basında hiçbir yer etmemesi utanç verici bir durumdur. Trump’ın ilk müdahalesi esnasında politik olarak sağlıklı bir zeminde olmasa da en azından Venezuela’nın niteliği, Maduro’nun desteklenip desteklenmeyeceği gibi konular sol içinde tartışılmıştı. Bu kez meselenin sessizce geçiştirilmesi, hem ABD solunun hafıza kıtlığını hem de anti-emperyalist görevlerinden ne denli geri kaldığını gösteriyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2025 tarihli 192. sayısında yayınlanmıştır.