Seçim biter, mücadele bitmez

TTB

Adil olmayan bir seçimi daha geride bıraktık. İktidar, seçim öncesinden seçim sonuçlanıncaya kadar fırsatını bulduğu her aşamada seçimi kendi lehine çevirecek gayrimeşru müdahalelerde bulundu. Sonuçta yara alsa da iktidarını korudu. Muhalefet ise ne bu müdahaleleri önleyebildi ne de iktidarın emek düşmanı politikalarına karşı emekten yana bir söylem geliştirdi.

Seçim dönemine girilirken iktidarın sağlıktaki karnesi, diğer alanlardakine benzer şekilde zayıflarla doluydu. Cumhuriyet tarihinin en piyasacı ve özelleştirmeci hamlelerini hayata geçiren bir iktidardan bahsediyoruz. Özel hastanelerin ve özel zincir hastanelerin sağlık alanına egemen olduğu, para vermeden nitelikli sağlık hizmetine erişimin çok zorlaştığı, ilaç alımında ve hastane başvurularında katkı-katılım paylarının oldukça arttığı, koruyucu sağlık hizmetlerinin arka plana atıldığı, işçi sağlığının patronların insafına terk edildiği, sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının her gün zorlaştığı ve özlük haklarının yıprandığı bir sağlık ortamını yaratan bir iktidar.

Bu tablo karşısında Altılı Masa ise “aman patronları ürkütmeyelim” kaygısıyla, kamulaştırmayı, ücretsiz sağlığı, çalışma ve özlük haklarında hatırı sayılır bir iyileştirmeyi ayakları yere basar şekilde savunamayan, dillendiremeyen bir pozisyonda kendisini konumlandırdı. Sağlık turizmini canlandırmak gibi sağlık piyasasına dost vaatlerde bulundu. Yeşil Sol Parti’nin de içinde olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı da “özel hastanelerin kamulaştırılması, tamamen ücretsiz kamucu sağlık hizmeti” vaadinde bulunmadı. Bununla paralel, Cumhurbaşkanı adayı olarak daha ilk turdan Altılı Masa’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy çağrısı yaptı. O andan sonra halk ve emekçiler nezdinde Kemal Kılıçdaroğlu ile Emek ve Özgürlük İttifakı aynılaştı. İkinci turda Kemal Kılıçdaroğlu’nun faşist Ümit Özdağ ile mutabakata varması, milliyetçi söylemleri öne çıkarması işin tuzu biberi oldu.

İstanbul Tabip Odası olarak seçim öncesinde iktidara kim gelirse gelsin muhalif pozisyonumuzu koruyacağımızı, mücadeleci çizgimizden vazgeçmeyeceğimizi açıklamıştık. Zira biz bu çıkan sonucun halkımızın ekonomide olduğu gibi sağlıkta da mevcut tabloyu onayladığı anlamına gelmediğini, muhalefetteki partilerin-ittifakların politikalarının çözüm için bir alternatif sunmadığını söylüyoruz. Halk, parasız nitelikli sağlık talebinin karşılığını seçimlerde bulamamıştır.

Seçim geride kaldı ama iktidarın yarattığı dağ gibi sorunlar önümüzde duruyor. Bu sorunların çözümü, dün olduğu gibi bugün de mücadeleyi alanlarda yükseltmekten geçiyor, meclise sıkıştırılmış muhalefetten değil. Bizler yarın Cerrahpaşa’nın yerleşkesinin korunması için, çürük hastanelerde çalışmamak ve mağdur edilmemek için, özel hastanelerde hak gasplarına uğramamak için, işçi sağlığını korumanın patronun insafına terk edilmemesi için yapacağımız mücadelelerde esas sloganlarımız olarak “insana yaraşır bir ücret, insanca çalışma koşulları; kamu eliyle, eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti”ni pankart ve dövizlerimize yazmaya devam edeceğiz. Biliyoruz bu yol uzun, meşakkatli, sabır gerektiren bir yol. Ancak eminiz ki dünden daha fazla doktoru, sağlık emekçisini ve halkımızı mücadelemize katacak, kazanımlar elde edeceğiz.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2023 tarihli 165. sayısında yayınlanmıştır.