Kemal, Meral, Temel değil işgal grev direniş!

Kemal, Meral, Temel değil işgal grev direniş!

Gerçek gazetesinin 2018 yılı Ocak sayısı başyazısının başlığı şöyle idi: “İki, üç daha fazla HT Solar!”. Gebze-Tuzla sınırında Serbest Bölge içinde 2017’nin Aralık ayında, OHAL koşullarında 3 gün süren işgalli grevin ardından sendikal haklarını kazanan HT Solar işçisinin mücadelesi örnek gösteriliyor ve bu daha başlangıç mücadeleye devam deniyordu. 2020’nin Ekim ayında bu sefer pandemi koşullarında Chen Solar geldi! Yine sendikalaşan işçiler işten atılıyor ama bu sefer yaklaşık 40 dakika süren tam katılımlı bir iş bırakma eyleminin sonucunda patron geri adım atıyordu. Eylemin daha kısa sürmesi zayıflık değil güç göstergesi. Zira Chen Solar eyleme geçtiği sırada HT Solar fabrikasında çay molasında işçilere duyuru yapılıyor ve dayanışma için eyleme geçme hazırlıkları yapılıyordu. Birleşen işçi yenilir mi? (İKİ!)

Ve 2022 yılının Haziran ayında bu sefer aynı bölgedeki Smart Solar fabrikasında işçiler işgalli greve gittiler! Daha önce aynı yoldan geçen HT Solar’ın ve Chen Solar’ın öncüleri artık resmi sendika temsilcileri olarak ve yanlarına fabrikalarından işçi yoldaşlarını da almış olarak geceyarısından itibaren dışarıda nöbetteler! Bu sefer kazanım 23 saatin sonunda geldi. Atılan öncü işçi geri alındı. Ve patronun sendikal yetkiye resmi itirazı kalkmasa da sendika fiilen tanındı. Direnenler kazandı! (ÜÇ!) 

Bu Solar sevdası da nedir? Üç fabrikanın ortak özelliği güneş paneli üretiyor olmaları ise de esas ortak özellikleri bu değil. Türkiye işçi sınıfının kalbinin attığı, bir sanayi başkenti olan Gebze-Tuzla havzasında bu üç fabrika işgalle, grevle, direnişle kazanmanın sembolüdür. Güneş panellerine has bir sevgimiz yoktur, sevdamız işgal, grev, direniştir!

Mücadelede birikim çok önemli. Taş üstüne taş koymak! HT Solar’a sendika işgalle girdi. Ama sonra sadece işçiler örgütlenmedi, sendika da değişti gelişti. Gebze şubesi sınıf mücadeleci bir yöne girdi. Daha sonra Chen Solar’da patronun 40 dakikada dize getirilmesinde öncü işçilerin sendikalarıyla bütünleşmiş ve uyum içinde olması belirleyici oldu. İşçiler arkalarını kollamak zorunda kalmadan, sırtlarını dayadıkları sendikalarından tam güç alarak patronun karşısına çıkmış, fabrikalarında firesiz şalteri indirerek, iki fabrikada aynı anda iş durduracak bir gücü ve dayanışmayı ortaya koyarak caydırıcı olmuşlardır. Ve bu mücadelelerin deneyimleri sendikal ve siyasal sınıf örgütlerinin vasıtasıyla Smart Solar’a taşınmıştır.

Şimdi “iki üç daha fazla Smart Solar” diyoruz. Yani daha fazla işgal, daha fazla grev, daha fazla direniş! Bunun için aynı sabırla, kararlılıkla ve örgütlülükle devam etmeliyiz. Fabrika fabrika savaşır gibi örgütlenmeyi sürdürmeliyiz. Sendikal örgütlenmenin e-devletten bir tuşa basmak olmadığını, bu yolun mücadeleden geçtiğini bilerek, öncüyü eğiterek, sabırla sebatla emek vererek, kavga günü geldiğinde daima hazır olmalıyız.

Tarih tekerrürden ibarettir derler ama doğru değildir. Farklı koşullar farklı olayları ve sonuçları getirecektir. İki üç daha fazla Smart Solar derken yeni bir beş yıla yayılan değil de belki de beş aya sıkışacak mücadelelere tanık olacağız. Aralık’taki asgari ücret zammının geçtiğimiz Ocak-Şubat aylarında yarattığı mücadele dalgasının (kuryelerin, depo ve tekstil işçilerinin fiili grevleri) bir benzeri muhtemelen kapımızdadır. İşçi sınıfı bir kez daha bölük bölük açlık sınırının altına gömülen ücretlerini arttırmak için harekete geçecektir, geçmelidir. Bu hareket büyüme eğilimi gösterirse, muhatap işyerlerinin tekil patronları olmaktan çıkıp adım adım siyasi iktidar olacaktır. İşçi mücadeleleri işyerlerinde birbirinden ayrı ve yalıtık olmaktan çıkıp birleşecektir. İşte o zaman sınıf sendikacılığının ötesinde sınıf siyasetinin öncülüğüne yakıcı şekilde ihtiyaç duyulacaktır. Peki buna hazır mıyız? Sözümüz bu memleketin tanım gereği işçi sınıfı siyaseti yapması gereken sosyalistlerine… Hazır mıyız?

Patronların suyuna giderek, sendika aslında patronun da yararınadır diyerek, sendikayı patronlara insan kaynakları hizmeti sunacak şekilde yozlaştıran sendikacılık ne renkteyse sermayenin istibdadının temsilcisi Cumhur İttifakı’na karşı diğer patron siyasetinin odağı olan Millet İttifakı’nın adayına açık çek veren sosyalistlik de aynı renktedir. Smart Solar işçisi kendisine ve üretimden gelen gücüne güvendi ve kazandı. Sosyalistler işçi sınıfına ne zaman güvenecek? Hadi bırakın artık boş hayalleri… Kesin umudunuzu Kemallerden, Merallerden, Temellerden, düzen siyasetçilerinden ve düzen siyasetinden. Sınıf siyasetinde birleşelim ve düzen siyasetinin karşısına sermayeden, devletten ve emperyalizmden bağımsız bir sosyalist işçi sınıfı odağı inşa ederek çıkalım. Vakit geç olmadan hazırlanalım.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2022 tarihli 154. sayısında yayınlanmıştır.