Başyazı: Bizi bizden başka koruyacak, memlekete işçi sınıfından başka sahip çıkacak yok!
Kamudan ihale kapan müteahhitlere bizzat devletin kendisi, köprüyse geçiş garantisi, hastaneyse hasta garantisi, havalimanıysa yolcu garantisi veriyor. Bankadan kredi alan patrona Kredi Garanti Fonu’yla devlet kefil oluyor. Türk lirası döviz karşısında değer kaybetmeye başlayınca para babalarına kur koruması getirdiler. Kur koruması yetmedi, bu sefer para babaları için enflasyon korumalı süper bono çıkarmayı gündeme getirdiler. Garantiler, korumalar bitmek bilmiyor. Devletin hazine bakanı emperyalist sermayeye “bunlar da yetmezse bize gelin bürokrasiyi aşarız, yasa, anayasa tanımayız, arkamızda reis var dükkân sizin” diyor!
Bol keseden verilen garantilerin kaynağı devlet hazinesi! Devlet hazinesinin gelir kaynağı ise vergiler. Her gün patronların vergi borçları siliniyor. Patronlara yeni vergi muafiyetleri getiriliyor. Ama borcunu ödeyemeyen köylünün traktörüne haciz geliyor, işçinin emekçinin maaşından, daha para bankaya yatmadan gelir vergisi kesiliyor. Çarşıda pazarda aldığımız her şey üzerinden KDV ödüyoruz. Yani işçiden emekçiden köylüden patronlara ve para babalarına sürekli kaynak aktarılıyor. Özetle devlet bir avuç patronu ve para babasını şefkatli kolları arasına almış koruyup kolluyor.
Ya biz işçiler, emekçiler! Enflasyon bizi eziyor. Esas enflasyon koruması işçi ücretlerine lazım. Ücretlere her ay enflasyon oranında, TÜİK’in yalandan enflasyonu değil, fiyat denetim komiteleri tarafından belirlenecek gerçek enflasyon oranında otomatik zam istiyoruz. Yani işçiye emekçiye enflasyon koruması talep ediyoruz. Patronların bir dediğini iki etmeyen iktidar, işçinin emekçinin karşısında üç maymunu oynuyor. Açlık sınırı resmi rakamlarla 6 bini aşmış, ev sahipleri kira arttırmak ya da evden çıkarmak için kapıya dayanmış, hükümet asgari ücret zammı için dahi halen Aralık ayını işaret ediyor.
İşçiye emekçiye ücret zammı verirsek enflasyon azıtır, ülke batar diyorlar. Yalanın en büyüğüdür bu! Esas patronları ve para babalarını koruyup kollayan politikalarla enflasyonu azdıran da hazineyi boşaltan da ülkeyi batıran da sizsiniz. Vatan, millet, Sakarya edebiyatını da bırakın artık. Hakkını arayan halka karşı aslan kesilip, elinde dolar olan kim varsa kapısında el pençe divan hallerinizi herkes görüyor.
Demek ki işçi ve emekçi kimseden medet ummadan işine, aşına kendisi sahip çıkacak! Memlekete de işçi sınıfı ve emekçi halk sahip çıkacak. Eylemse eylem, grevse grev, direnişse direniş… Haklar söke söke alınacak! Yerli, göçmen, sendikalı, sendikasız, şu partiye bu partiye oy vermiş bakmadan, ayrı gayrı demeden işçiler birleşecek! Ve en önemlisi siyasette işçi sınıfının seçeneği yaratılacak! İşçi emekçi safını bilecek, safları sıklaştıracak! Başka yolu yok!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2022 tarihli 153. sayısında yayınlanmıştır.
Bu yazıyı Podcast hesaplarımızdan dinlemek isterseniz aşağıdaki resme tıklayın.