Sinan Cemgil’in siyahi torunları!

 

Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuzey Carolina eyaletinde Charlotte kenti iki gecedir ayakta. 20 Eylül Salı günü 53 yaşındaki siyahi bir adamın polis tarafından yolda durdurulduktan bir süre sonra vurulup öldürülmesi Charlotte’un siyahilerini ve onlarla dayanışma içinde olan beyazları ayağa kaldırdı. Olayın internete sızan videosunda, öldürülen kişinin silahsız olduğu, polisin her komutuna uyduğu, ama yine de üzerine soğukkanlılıkla ateş edilerek öldürüldüğü açıkça görülüyor. Bu video zaten aylardır polisin ülkenin dört bir yanında üst üste siyahileri sinek gibi avlaması dolayısıyla iğne üzerinde oturan siyahileri, Charlotte kentinde sokağa çıkartmaya yetti.

Protestocular ilk gün eyaletler arası karayolunu işgal etmeye çalıştılar. Polis gaz kullanarak ve kovalayarak işgalcileri püskürttü. Eylemciler ikinci gece taktik değiştirerek şehrin zengin bir semtinde eylemler düzenlediler. Burada polis ile göstericiler arasında bir meydan savaşı yaşandı. Özellikle bir siyahi göstericinin silahla vurulması (aşağıdaki fotoğraflara bakınız) ve ilk açıklamalara göre hayatını yitirmesi (polis daha sonra ağır yaralı olduğunu duyurdu vurulan kişinin) çatışmaları sertleştirdi. Polis göstericinin başka bir eylemcinin silahından çıkan kurşunla yaralandığını ileri sürse de bu tabii ki kimseyi ikna etmedi. Black Lives Matter (Siyahilerin Hayatları Değerlidir) hareketi son dönemde bütün gösterilerde olduğu gibi burada da merkezi bir rol oynuyor.

ABD devleti tutumunu sertleştiriyor. Polis Charlotte’ta gaz sıkmaktan plastik kurşuna geçti. Eyalet valisi ise OHAL ilan etti ve protestolara karşı polisin yanı sıra “National Guard” denen gücü de seferber etti. “Ulusal Muhafız” olarak anılan bu güç, ABD ordusunun yedek kuvvetlerinden oluşan ve her eyalette ayrı ayrı örgütlenmiş olan bir milis kuvveti. Ulusal Muhafız askerleri normal olarak sivil hayatta işi gücü olan insanlar ama devlet onları göreve çağırdığında milis olarak seferber oluyorlar. Kısacası, eyalet valisi siyahilere karşı askeri göreve koşmuş oldu.

Gerçek gazetesi Ağustos sayısında “Sanders Wall Street’e taşındı, Amerika kaynıyor” başlıklı bir yazı yayınlamıştı. Orada şöyle deniyordu:

“ABD’de 8 Temmuz-17 Temmuz arasında on gün içinde Teksas ve Louisiana eyaletlerinde iki ayrı siyahi keskin nişancı sekiz polisin hayatına son verdi. Bu ülkede polis öldürmek suçların en ağırıdır, cezası normal koşullarda idamdır. Tabii bu olaylarda her iki keskin nişancı da vurularak öldürüldüğü için devlet intikamını erken almış oldu! Ama siyahilerin intikamını almak mümkün değil! Salt bu yılın başından beri, yani yaklaşık altı ayda 1.134 siyahi polis tarafından öldürüldü. 15-34 yaş arası siyahi erkek nüfusta polis tarafından öldürülme olasılığı aynı yaş grubundaki beyazların beş katı!

Siyahi genç erkeklerin silahsız oldukları halde polis tarafından sık sık öldürülmesi, Black Lives Matter (Siyahilerin Hayatları da Değerlidir) adını taşıyan güçlü bir hareketin gelişmesine yol açtı.”

Yani devlet sertleşiyorsa siyahiler de radikalleşiyor. Bu yazının başında yer alan fotoğraf bir polis arabasını ellerine geçen göstericilerin duygularını nasıl ifade ettiklerini gösteriyor. Biz emperyalist Amerikan devletinin temsilcilerinin arabalarına ne yapılması gerektiğini bilen bir halkız. 1969’da ABD’nin Büyükelçisi Kommer’in arabası ODTÜ’de Sinan Cemgil ve arkadaşlarınca ters çevrilip yakılmıştı. Şimdi canavarın kalbinde, kalenin içinde siyahiler aynı yola giriyor adım adım.

ABD sosyalistleri Black Lives Matter’ın haklı davasına sahip çıkmadıkça, onların yanı başında mücadeleye girmedikçe, o karmaşık toplumun sorunlarını çözme görevine hiçbir zaman talip olamayacaktır. 1950’li ve 60’lı yıllarda ünlü “medeni haklar” hareketi yükseldiğinde, siyahiler konusunda daha yumuşak bir tavrın hüküm sürdüğü kuzeyden beyaz öğrenciler (aynen bizde 1968 kuşağından gençlerin Zap suyuna köprü yapması gibi) örgütlü biçimde güneye giderek siyahilere destek olmuşlardı. Şimdi de böyle bir dayanışma hareketine büyük ihtiyaç var. Bunu ancak sosyalistler örgütleyebilir. Üniversitelerin de artık açılmış olduğu bir dönemde böyle bir adım çok değerli olacaktır. Dünyanın en büyük emperyalist gücünü daha zorlu günler bekliyor.