Fransa’ya boykot palavrası
Erdoğan Fransa’ya karşı boykot çağrısının üzerinden 24 saat geçmeden Damat Berat Albayrak Erdoğan’ı tekzip etti. Erdoğan "Buradan milletime sesleniyorum. Sakın Fransız markalara asla iltifat etmeyin, bunları satın almayın" demişti. Berat Albayrak ise Citibank Yatırımcı Konferansı’nda uluslararası parababalarının karşısında: "Bu dönemde küresel şirketlerin Türkiye gibi yabancı şirketlere karşı tarafsız, şoklara dirençli, güvenilir, dinamik ortaklara ihtiyacı var" diyerek başka telden çaldı. Erdoğan’ın dediği gibi Fransız malları boykot mu edilecek yoksa Albayrak’ın dediği gibi Fransız şirketlerine ve ürünlerine tarafsız mı yaklaşılacak?
Fransıza sahnede boykot! Kuliste dükkân senin!
Erdoğan’ın Fransa’ya tepkisinin gerekçesi Macron’un İslami terörizme ve İslam’ın krizde olduğuna dair sözleri ve Charlie Hebdo dergisinin Muhammed Peygamber’i hicveden karikatürleri. Berat Albayrak’ın sözlerinin gerekçesi ise Türkiye ekonomisinin bağımlı olduğu yabancı para ve sermayeyi Türkiye’ye çekmek. Sonucun ne olacağını kestirmek güç değil. Erdoğan ve iktidarı hiçbir zaman parayla din arasında kalmamıştır, dinin, imanın paraya ulaşmada engel olmasına hiçbir zaman izin vermemiştir, bundan sonra da buna izin vermeyeceğine emin olabilirsiniz. Nitekim Fransız emperyalizminin temsilcileri de bunu biliyor ve Erdoğan’ın sözleri dolayısıyla herhangi bir telaşa kapılmış da değiller. Herhangi bir misilleme ya da başka bir tepki verilmeyeceğini söylüyorlar.
Bu iktidar kendi vatandaşı işçiyi dövmüş ama Fransız sermayesini üzmemiştir
Onlar Erdoğan ve iktidarını Flormar işçilerinin sendikalaşma mücadelesine karşı Jandarması ve Polisiyle Fransız şirketinin yanında durmasından tanıyorlar. Fransız metal sektörü şirketleri Schneider ve Renault işçilerinin grevini Erdoğan’ın bir gecede yasaklamasından, Renault’nun Bursa’daki fabrikasında sendikal haklarını kullanan işçilerin üzerine gaz sıkıp, onları gözaltına aldırmasından biliyorlar. Yalan yok! Erdoğan ve iktidarı tam da Berat Albayrak gibi bu hizmetlerinde Fransız tekelleriyle Amerikan, İngiliz, Alman ve diğer emperyalist şirketler arasında hiç ayrım yapmadı. Tarafsızlığını korudu. Ne zaman Türkiye’nin işçisi ile bu şirketler karşı karşıya gelse hep yabancı şirketlerin tarafını tuttu.
Boykotu Fransız şirketiyle Şehir Hastanesi ihalelerini alan Erdoğan’ın kıymetlisi Rönesans’a sorun!
İktidara yakın bazı çevreler Fransız mallarının listelerini yayınladığında görülüyor ki emekçi halkın üzerine pek bir şey düşmeyecek. Zira halkımızın ne Tayyip Erdoğan gibi Lacoste gömlekler giyebiliyor ne de Emine Erdoğan gibi Louis Vuitton’dan çantalarla geziyor. Fransız çimento şirketlerinin müşterisi de haliyle halkımız değil memleketin zengin müteahhitleri. Fransız sermayesinin etkin olduğu bir başka sektör ise ilaç sektörü. Şu anda salgın döneminde zenginler keyfine gün aşırı test yapıp vatandaşın ilaç bulamadığı ortamda ise devletin herhalde yapması gereken şey boykot falan değil halkın ihtiyacı olan ilaçları ücretsiz sağlamaktır. Sağlık sektöründe Fransa’yı boykot söz konusu olacak ise herhalde ilk önce şehir hastaneleri ihalelerini Fransız Meridiam şirketiyle ortak olarak alan Erdoğan’ın kıymetlisi Rönesans Holding’in ne yapacağına bakmak gerek. Acaba şehir hastaneleri ve Rönesans üzerinden Fransızlara verilen milyarlarca avroluk garantilerin akıbeti ne olacak?
OYAK-Renault, Total… Fransız sermayesinin asker ortakları ne diyor?
Ama en önemlisi Renault’nun 50 yıldır ortağı olan, en son Fransız enerji tekeli Total’in Türkiye ayağını Demirören’den satın alıp Fransızlarla ortaklıklarına bir yenisini ekleyen OYAK! Yani Ordu Yardımlaşma Kurumu! Yani TSK! Peki onlar ne diyecek bu işe? Yarı askeri rejimin sivil kanadının ne yapacağını Berat Albayrak’tan dinledik… Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği OYAK’tan henüz bir açıklama yok ama rejimin askeri kanadının da ne yapacağı belli. Geçmişte Fransız parlamentosundan Ermeni soykırımı ile ilgili bir tasarının geçmesi üzerine yine benzer bir soru sorulduğunda dönemin OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Emekli Korgeneral Selçuk Saka şöyle demiş: “Bizim anlayışımız yanlış anlamaların, haksız kararların bu tür ülkeye faydalı ticari ilişkileri sekteye uğratmaması yönündedir.”
Müslüman dünyanın emekçi halkları emperyalizme karşı izzetini nasıl koruyacak?
İşte Erdoğan’ın “boykot” sözlerinin altı bu kadar boş, iktidarın politikaları bu kadar iki yüzlüdür. Evet, Macron Fransız emperyalist küstahlığı ile kendinden öncekiler gibi Müslüman halkların gururunu incitmekten çekinmemektedir. Bu konuda diğer emperyalistlerden bir farkı yoktur. Ancak acaba Müslüman dünyanın emekçi halkları, kendi dini ve milli duygularını sömürüp günün sonunda emperyalizmle her türlü akçeli ilişkilerini sürdüren müstebit liderlerin peşinde onurunu koruyabilmekte midir? Esas sorulması gereken soru bu değil midir? Müslüman dünyanın emekçi halkları, Kuveyt’te, Katar’da, Mısır’da ya da Türkiye’de din tacirlerinin peşinde gitmek yerine hem emperyalizme hem de emperyalizmle işbirliği içindeki yerli müstebit iktidarlara karşı birleşse, hem tekfirci bir katilin başını kestiği Fransız eğitim emekçisinin anısına sahip çıkıp hem de Macron’un emperyalist küstahlığını lanetlese bu çok daha onurlu bir mücadele olmaz mı?
Gerçekler ortada… Müslüman dünyanın emekçi halkları, kendi rızıklarını dolar ve avro için emperyalizme peşkeş çeken sermaye ve onun liderleri tarafından yönetilmenin, paranın dininin İslam etiketiyle pazarlanmasının, katılım bankalarıyla şeriata uygun bir faizci düzen kurulmasının esas zillet olduğunu fark edip tüm bunlardan en az bir derginin çizdiği karikatür kadar rencide olduğunda ancak o zaman gerçekten izzetle ayağa kalkacak ve onurunu koruyabilecektir!