Faşizmin ve ırkçılığın karşısında; işçi sınıfının, Kürt halkının, kadınların yanındayız!

Eskişehir’de 24 Nisan Pazar günü Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampüsü’nün karşısındaki çevre yolunun trafik ışıklarına gece saatlerinde bir grup faşist “PKK’lı akademisyene, çalışana, öğrenciye idam – Genç Atsızlar ESOGÜ” yazılı pankart ve etek giydirilmiş bir insan maketi astı.

Bu tuhaf eylemi gerçekleştirenlerin isimlerini, yüzlerini bilmiyoruz. Ama bunu yapanları ertesi gün, yani 25 Nisan’da, Osmangazi Üniversitesi’nde 1 Mayıs çalışması yapan Öğrenci Kolektifleri üyesi 4 arkadaşımızın yaralandığı saldırıdan tanıyoruz. Ege Üniversitesi’nden Hacettepe Üniversitesi’ne defalarca arkadaşlarımıza ellerinde palalarla, sopalarla saldırdıklarını biliyoruz. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde, Akdeniz Üniversitesi’nde, Kocaeli Üniversitesi’nde, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde polisin desteğiyle, güvenliğin rektörlüğün işbirliğiyle arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı yaraladıklarını biliyoruz. İşçi sınıfı hakkını aramak için greve çıktığında, fabrikasında direnişe geçtiğinde sermayenin yanında ve hizmetinde olup işçilere saldırdıklarını hatırlıyoruz. Anadolu Üniversitesi’nin karşısına, AKP’nin aylardır Kürt halkına karşı yürüttüğü savaşa itiraz eden hocaları, öğrencileri ve emekçileri hedef gösteren pankart asanlar işte bu saydıklarımızın arkadaşlarıdır. Safları bellidir.

7 Haziran seçimlerinde büyük bir yenilgi aldıktan sonra Kürt halkına savaş açan AKP, hiçbir meşru dayanağı olmadan yürüttüğü bu savaşa karşı çıkan tüm sesleri kesmek istiyor. Türkiye’nin Suriyeleştirilmesinin karşısında duran bütün toplumsal muhalefete “Ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz” diyor. Bugün üniversitelerde yaşadığımız polis saldırıları, tutuklamalar ve faşist saldırılar bununla bağlantılıdır. Geçmişten bugüne faşist hareket işçi sınıfının, kadınların ve emekçi halkların düşmanı olmuştur ve olmaya devam edecektir. Pankartlı eylemi yapanları şahsen tanımıyoruz; ama biz onların tam karşısında duruyoruz. Safımız bellidir.

Safımız aylardır kentlerde kuşatmalara direnen Kürt halkının yanıdır. Devletin taş üzerinde taş bırakmadığı mahallerden, şehirlerden bütün yaşananların ardından yine de Amed’de Newroz alanını dolduran onbinlerin yanıdır. Safımız faşistlerin astıkları insan maketine etek giydirerek akıllarınca aşağılamaya çalıştığı kadınların yanıdır. O kadınlar ki erkeklerin sözlü, fiziksel ve cinsel şiddetine karşı Çilem gibi, Nevin gibi öz savunmayı yükseltmeyi de bilir; katliamlara zılgıtlarla karşılık vermeyi de. Bizim safımız faşistlerin 1 Mayıs çalışmasına saldırarak karşısında olduklarını bir kez daha belli ettikleri işçi sınıfının yanıdır. Bizim safımız kendisini sömürenleri, Türkiye’yi Suriyeleştirenleri, Kürt halkını katledenleri, kadın düşmanlarını bu coğrafyadan da dünyadan da silip süpürecek olan işçi sınıfının yanıdır.

Bu yüzden faşistler bizim tam karşımızda, düşman saflarındadır. Faşist gruplar, tekfirci-mezhepçi çeteler eliyle üniversitelerde muhalif seslerin bastırılmasına izin vermeyeceğiz. Savaş politikalarına karşı Kürt halkıyla dayanışmanın sesi olmaya ve işçi sınıfının talepleriyle üniversitelerde 1 Mayıs’ı örgütlemeye devam edeceğiz!