Cargill işçileri direniyor, Aydınlık emperyalist şirketi aklıyor!

Cargill işçileri direniyor, Aydınlık emperyalist şirketi aklıyor!

Aydınlık gazetesinde yayınlanan “Tarlada bereketi arttırmak için bin 200 çiftçiye ulaştılar” başlıklı haber ilk bakışta o kadar ilgi çekmiyor. Son dönemde alışıldık şekilde AKP hükümetinin propagandasının yapıldığı izlenimi doğuyor. Ne var ki içeriğe bakıldığında durum çok daha vahim! Aydınlık Birleşmiş Milletler’in emperyalist şirketler tarafından finanse edilen bir projesini övüyor. İzmir Tire’de çalışmaları yerinde inceleyen Aydınlık muhabiri kim tarafından davet edilmiş dersiniz? Cargill!

Yazı uzun uzun Amerikan tekeli Cargill’in mısır üreticileriyle kurduğu danışmanlık ilişkisini anlatıyor. Emperyalistler nerede pis bir iş çevirseler bunun adını “danışmanlık” koyarlar. Yazıda Cargill’in 350-400 bin ton ile Tarım Mahsulleri Ofisi’nden sonra en büyük Mısır alıcısı olduğunu öğreniyoruz. Tarım arazilerine sensör istasyonları kurmuşlar, uydular aracılığıyla toprak, hava, ve bitki gelişimini takip ediyorlarmış! Her köşe başında Amerikan ajanı aramakla meşhur Aydınlık nedense bu durumu hiç önemsemiyor. En büyük skandal ise yazının sonunda geliyor. 

Aydınlık muhabirinin havuz medyasına taş çıkartacak çanak sorusu

Aydınlık muhabiri işe dönüş davasını kazanan Cargill işçilerinin durumunu soruyor. Cargill yöneticisi Ediz Aksoy’un sözlerini olduğu gibi yayınlayıp Cargill işçilerinin sendikalı oldukları için değil Nişasta Bazlı Şeker kotası düştüğünden dolayı işten atıldıklarını belirtip yazıyı bitiriyor. Muhabirin soruyu soruş şekli zaten bu cevabı almak üzere tasarlanmış. Muhabir, “Aksoy’a nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotasının düşürülmesi sonrası kapasitenin ne oranda olduğunu ve son dönemde işe dönüş davasını kazanan Cargill işlerinin durumunu sorduk.” 

Birazcık gazetecilik ahlakına sahip olsa sözünü ettiği işe dönüş davasında işçilerin sendikal sebepten atıldıklarının tespit ve tescil edildiğini söyler. Biraz Cargill davasını takip etmiş olsa, duruşmalarda NBŞ kotası iddiasının nasıl çürütüldüğünü, Cargill temsilcilerinin duruşmalarda nasıl rezil olduğunu bilir ve sorusunu ona göre sorar. Mesela kotalar Eylül ayında düştüğü halde niye siz işçileri Nisan ayında attınız diye sorar. Mesela işçilerin hepsi neden sendikalı ve öncü işçilerden oluşuyor o zaman diye sorar. Neden işçileri attıktan sonra tam hızla üretime devam ettiniz, kalan işçilere fazla mesai yaptırdınız diye sorar. Bunların hiçbirini sormuyor.

Aydınlık’a hatırlatma: Saraya giden yollar Amerika’ya çıkar

Neden? Çünkü oraya Cargill tarafından çağrılmış. Oraya haber yapmaya değil Cargill’i aklamaya gitmiş. Sahibinin sesi olmuş! Biz bu tür gazetelere ve böyle gazeteciliğe aşinayız. Daha önce de Cargill çeşitli gazeteleri fabrikaya çağırıp, lüks arabalara bindirip, kebaplar yedirip kendi propagandasını yapmaya çalışmıştı. O zaman işçilerle birlikte kapıların önüne araçları çekip kalan tek çıkışın önüne pankart açıp beklemiştik. Gazetecilere hakikatleri ancak böyle anlatabilmiştik. Bu sefer Aydınlık’ın önünü kesen olmadı. Çünkü aklama paklama İzmir Tire’de yapılıyor, işçiler ise şiketin İstanbul Ataşehir’deki merkezinin önünde direniyor, gece soğukta orada yatıp, gündüzleri haklarını aramaya devam ediyorlar.

Yıldırım Koç ne diyor bu işe?

Aydınlık’ın imza ettiği bu rezalete, Tek Gıda-İş’in eğitim uzmanlığını yapan ve Aydınlık’ta yazdığı köşe yazılarında sendikacılıkla ilgili ahkam kesen Yıldırım Koç ne diyecek? Tek Gıda-İş sendikası, Türk-İş yönetiminin ve genel başkan Ergün Atalay’ın ihanetine karşı isyan bayrağı açmışken Ergün Atalay’ı öve öve bitiremiyor, Türk-İş ihanetine karşı çıkanları suçluyor, bir anda FETÖ’nün sendikal ayağı ile ilgili yazılar yazmaya başlıyordu. Demek ki sınıf işbirliği insanı gün geliyor, aklına bile gelemeyecek yerlere sürüklüyor. Yazık! Çok yazık!