Türk-İş, DİSK, Hak-İş, ortak bildirinin gereğini yapın, sadece aynı masa etrafında değil aynı mücadele meydanlarında buluşalım! İşçi düşmanı OVP’yi çöpe atalım!
Türkiye’nin en büyük üç sendika konfederasyonu olan ve ülke genelinde 20 işkolundaki toplam 17 milyon işçiyi temsil eden Türk-İş, Hak-İş ve DİSK bir araya gelerek geçtiğimiz Temmuz ayında ortak bir bildiri yayınladı. Yayınlanan bu bildiride üç konfederasyon ortak hareket etme kararı aldıklarını açıkladılar. Yapılan açıklamada asgari ücret zammı, vergide adalet, enflasyonla mücadele, emekliler, sendikal örgütlenme ve iş kazaları gibi işçi sınıfını ve emekçi halkı doğrudan etkileyen konular ön plana çıktı. Ancak yapılan basın toplantısında sorulan “Talebiniz karşılanmazsa ne yapacaksınız?” sorusu Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın kaçamak cevapları ile geçiştirildi.
Ergün Atalay’ın geçiştirdiği bu soru, hem bu üç konfederasyona bağlı sendikalara üye 2,5 milyon işçinin hem de ekonomik krizin faturası omuzlarına yüklenen milyonlarca işçi ve emekçinin ortak sorusudur. Çünkü mücadele alanlarına taşınmadığı sürece yapılan hiçbir açıklama, kamu emekçileri ve emeklilerin TÜİK’in manipülasyonlarıyla mağdur edilmesini, şirketlerin vergileri silinirken, milyonlarca işçinin vergi dilimine girerek ezilmesini, hayat pahalılığını engellemeyecek. Burjuvazi Mehmet Şimşek’in işçi ve emekçi halk düşmanı Orta Vadeli Programı (OVP) etrafında birleşmişken ve her gün OVP yeni vergi ve zamlarla emekçi halkın üzerine çökerken, kıdem tazminatı başta olmak üzere en temel haklar tehdit altındayken sadece açıklamalarla bu saldırının karşısında durulamaz. Öyleyse bir masa etrafında açıklanan bu birlik derhal mücadele meydanlarına taşınmalı; üç büyük sendika konfederasyonunun üyeleri ve yöneticileri, Türkiye işçi sınıfının tamamını ve emekçi halkı seferber etmek üzere harekete geçmelidir.
Konfederasyonlar göreve! Ayrı gayrı demeden mevcut tüm işçi mücadelelerine desteğe!
Masadaki birliğin eylemde birliğe taşınmasının ilk ve en etkili adımı mevcut işçi mücadelelerine birlikte destek vermek olacaktır. DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikası üyesi Mersen işçilerinin Gebze’deki grev çadırı, Klas Klima işçilerinin İzmir’deki direniş alanı sendika konfederasyonları için kapalı salonlardan daha etkili bir toplanma alanıdır. Türk-İş’e bağlı Petrol-İş’in Çerkezköy’de YKK fabrikasındaki direniş çadırı, aynı şekilde Türk-İş’e bağlı Tekgıda-İş sendikası üyesi işçilerin mücadele meydanına çevirdiği Polonez fabrikasının önü ve İzmir’de Kristal Yağ fabrikasındaki grev alanı da işçi sınıfının birliğinin perçinleneceği alanlara örnektir. Hak-İş’e bağlı Öz Çelik-İş’in Hatay Dörtyol’daki Yolbulan grevi ve Öz Gıda-İş’te örgütlü işçilerin Lezita fabrikasındaki grevi sürmektedir. Konfederasyonlar birlik kararını öncelikle bu alanlarda hayata geçirmelidir.
Acil talepler için büyük emekçi mitingi! Genel grev için örgütlenme!
Böylesi büyük bir işçi kitlesini bünyesinde barındıran sendikalar için miting alanları doldurmak kaçınamayacakları bir görev olacaktır. İşçi sınıfının ve emekçi halkın acil talepleri için derhal kitlesel bir miting örgütlenmelidir. İşçi sınıfının gücü üretimden gelir, bugün sınıfın bütün kazanımları da üretimden gelen güç ile mümkün olacaktır. Sendika konfederasyonları için bunun anlamı bir genel grevin örgütlenmesidir. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK derhal işçi sınıfını genel greve hazırlamak için harekete geçmeli, kıdem tazminatı başta olmak üzere işçi sınıfının kırmızı çizgilerini korumalı ve Mehmet Şimşek’in OVP’sini bütün ülkenin emekçi halkını seferber edecek bir genel grev ile çöpe atmalıdır!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2024 tarihli 179. sayısında yayınlanmıştır.