Kamu işçilerinin mücadelesi hepimizin mücadelesi, MESS grevi hepimizin grevi!
Kamuda çalışan 700 bin işçiyi ilgilendiren ve 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesi geçen yıl Mayıs ayında imzalanmıştı. İmzalanan sözleşmeye göre; Kamu işçilerine 2024'ün ilk 6 ayında yüzde 10 artış, artı enflasyon farkı, ikinci 6 ayda ise yüzde 10 artı enflasyon farkı kadar artış yapılacak. Sözleşme toplu olmasına rağmen farklı işyerlerinde farklı tarihlerde geçerli hale geldi. Yani, az sayıdaki bazı işyerleri 1 Ocak 2023 itibarıyla sözleşmedeki haklarından faydalanırken büyük çoğunluğu oluşturan diğer işyerlerinde Mart, Nisan, hatta Mayıs ayından itibaren faydalanmaya başladı. Bu durum da hem işçilerin geriye dönük haklarından faydalanırken hem de önümüzdeki dönem yapılacak zamlar konusunda farklı durumların ortaya çıkmasına sebep oluyor.
Bu durumun yarattığı kafa karışıklığını bir kenara bırakarak işçilerin çoğunluğunun durumuna baktığımızda ise tablo oldukça kötü. Eğer herhangi bir düzenleme yapılmazsa kamu işçilerinin çoğunluğu Mayıs ayına kadar brüt çıplak 25.012 lira ücretle çalışacaklar. Bu süre boyunca asgari ücret ile aralarındaki fark sadece yüzde 25 olacak. Asgari ücretin artık bir yaşam ücreti değil açlık sınırına endekslenmiş bir sefalet ücreti olduğu göz önüne alınınca, işçilerin beklentisi ek protokol yapılarak ücretlerinin yaptıkları işe ve insanca yaşamaya uygun hale getirilmesi.
İşçiler bastırıyor sendika bürokrasisi sıkışıyor.
Kamu işçileri bu konuda sadece beklemekle yetinmiyor alanlara da iniyor. Türk-İş’e bağlı Türk Harb-İş Sendikası, Adana, Eskişehir, Kayseri, Kocaeli, İstanbul ve İzmir’de ek zam talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. Bölgesel yapılan eylemlerin ardından, çeşitli şubelerden Ankara’ya yürüdü ve bağlı bulundukları Türk-İş’e üyelerinin mevcut durumunu anlatmaya çalıştı. Önümüzdeki dönemde Harb-İş üyesi işçilerin mücadeleyi daha da yükseltmesi, hem Türk-İş yönetimine baskıyı arttırması hem de üretimden gelen güçlerini kullanmayı gündeme almaları söz konusu.
Diğer tarafta yine Türk-İş’e bağlı Demiryol İşçileri Sendikasına (Demiryol-İş) üye Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayii A.Ş. (Türasaş) işçileri Eskişehir kent meydanında bir yürüyüş gerçekleştirdi. Sivas ve Sakarya’da bulunan Türasaş fabrikalarında çalışan kamu işçileri de yemekhanede kaşık çatalları vurarak ek zam taleplerini dile getirdi. Eskişehir’deki işçilerin hedefinde Türk-İş yönetimi vardı. Sosyal medya eylemleriyle oyalanmak değil icraat görmek isteyen işçiler “Sosyal medyadan hak aranmaz, ek zam talebimiz görmezden geliniyor” diyerek Türk-İş başkanı Ergün Atalay’ı istifaya davet ettiler.
Tabandan gelen baskıyı daha fazla görmezden gelemeyen sendika bürokrasisi de istemese de hareketlenmeye başladı. Türk-İş ve Hak-İş birlikte hareket ederek 1 Ocak 2024’ten itibaren geçerli olmak üzere ek protokol talep etme kararı aldı.
Ayrı gayrı yok, birlikte mücadele etmek var!
Bugün yoksulluğa sürüklenen ve açlıkla sınanan işçilerin, emekçilerin karşısında bir ittifak var. Bu ittifak kârından başka derdi olmayan patronlar, tüm emekçileri açlık sınırında bir asgari ücrette eşitlemeye çalışan bir istibdad rejimi ve onlarla işbirliği yaparak koltuklarını sağlama almaya çalışan sendika bürokratlarından oluşuyor.
İşçi sınıfı hakkını aradığı, üretimden gelen gücünü kullandığı zaman tüm bu ittifakı dağıtabilir. Bir yanda kamu işçileri tepkilerini dile getirirken diğer yanda Metal İşçileri ve MESS arasındaki pazarlıklar anlaşmazlıkla sonuçlanarak grev iradesi ortaya çıkıyor. Bilmemiz gerekir ki bu iki mücadele birbirinden ayrı değil, hatta bu iki mücadele öğretmenin maaşından, doktorun çalışma koşullarından, mühendisin aldığı ücretten, asgari ücretlinin açlık sınırından kurtulma çabasından, emeklinin hayatta kalma mücadelesinden de ayrı bir mesele değil. Eğer bu mücadeleleri ayrı ayrı yürütürsek bu ittifak karşısında kazanma şansımızı zora sokarız. Ama ayrı gayrı demeden her bir mücadeleye sahip çıkar, destek olursak, bu mücadeleyi memleketin gündemi haline getirip başarıya ulaştırırsak, her bir sonunun da çözümü için anahtarı bulmuş oluruz. O anahtar işçi sınıfı etrafında birlik olmak, üretimden gelen gücünü kullanmaktır.
Bugün MESS fabrikalarında tam olarak bu yaşanıyor. Birleşik Metal İş’e ve Türk Metal’e bağlı sendikalar grev kararını astı. 19 Ocak’ta bir grup fabrikada grev başlıyor, ardından bunlara diğer fabrikalar da eklenecek, grev yasaklanırsa fiili grev gündeme gelecek. MESS fabrikalarında kazanılacak grev, kamu işçilerine, kamu işçilerinin kazanacağı zafer de tüm işçi emekçilere yol gösterebilir. Bu yüzden bu mücadeleler hepimizin mücadelesi bu grevler hepimizin grevidir.