İşçi düşmanı Cemil Tugay yenilecek, direnen belediye işçileri kazanacak!
İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı İZENERJİ, İZELMAN, İZFAŞ, EGEŞEHİR ve İZTEK şirketlerinde çalışan binlerce işçi, kazanılmış haklarına yönelik saldırılar nedeniyle bir haftadır eylem yapıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesinde çalışan ve Genel-İş sendikasında örgütlü işçiler, 29 Mayıs’ta greve çıkmış, yedi gün süren grevin ardından uzlaşı sağlanarak Toplu İş Sözleşmesi (TİS) imzalanmıştı. Geçtiğimiz hafta DİSK Genel-İş sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri tarafından yapılan açıklamada, ücretlerin zamanında yatırılmaması, eksik ve parçalı ödenmesi, ikramiye, fazla mesai, eğitim ve gıda kartı gibi ek ödemelerin bu ay yapılmaması, geriye dönük alacakların hâlâ ödenmemesi ve 370 işçinin “havuza” gönderilmesine (“Havuza göndermek”, süresiz ücretsiz izin anlamına geliyor.) tepki gösterilerek eylem planı kamuoyuna duyuruldu. 8 Aralık sabahı işçilerin yalın ayak yürüyüşüyle başlattıkları eylemler, hafta boyunca kitlesel yürüyüşler, basın açıklamaları ve iş bırakma eylemleriyle sürdü. Sendika, belediye yönetimini müzakere masasına çağırırken işçiler, kazanılmış haklarını alıncaya ve “havuza” gönderilen işçiler işlerine iade edilinceye kadar mücadeleye devam edeceklerini duyurdu ve önümüzdeki hafta için eylem planını açıkladı.
Cemil Tugay işçi düşmanlığına devam ediyor hâlâ!
İşçiler kazanılmış hakları için mücadeleye devam ederken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay da işçi düşmanlığına devam ediyor. Yaz aylarında gerçekleşen grevde işçileri hak etmedikleri bir ücret istemekle suçlayan, sosyal medya trolleri aracılığıyla işçi ile İzmir halkını karşı karşıya getirmeye çalışan, alenen suç işleyerek çöp toplayıp grev kırıcılığı yapan Cemil Tugay, kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş gibi yine işçiyi ve sendikayı suçladı. Tugay, katıldığı bir televizyon programında belediyenin mâli sıkıntı içinde olduğunu belirterek işçileri sabırsız olmakla, “havuza” gönderilen işçileri çok fazla rapor almakla ve ahlaksız tavırlar sergilemekle, İzmir emek ve demokrasi güçlerini işçi eylemlerine destek vermekle, sendikayı ise kriz çıkarmakla itham etti.
Grev sürecinde sergilediği işçi düşmanlığını katlayarak arttıran Tugay’a bunu ara ara hatırlatmakta fayda var. Ne hak aramak ne de sendikalı olmak suçtur. Asıl Tugay’ın uygulamaları (grev kırmak ve TİS’e uymamak) suçtur. Cemil Tugay’ın, ücretlerin zamanında yatırılmamasını “Ben toplu sözleşme sürecinde ödeyemem demiştim.” diyerek meşrulaştırmaya çalıştığı, bunun yalnızca ilgili işçilere değil, yakında toplu sözleşme masasına oturacak diğer işçilere de açık bir gözdağı vermek anlamına geldiği ortadadır. Cemil Tugay, işçi sınıfının karşılaştığı ilk işçi düşmanı belediye başkanı değildir. Bütün manipülasyonlara, işçi düşmanlıklarına rağmen belediye başkanları gidecek, İzmir Büyükşehir Belediyesinin binlerce emekçisi kalacak.
Son yaşanan süreç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın sendikal örgütlenmeye, toplu iş sözleşmesine ve grev hakkına açıkça savaş açtığını bir kez daha göstermiştir. Bu işçi ve sendika düşmanlığına karşı belediyede örgütlü tüm sendikaların, ayrı gayrı demeden tek yumruk olması gerekir. İzmir’in emekçi halkına yakışan ise bu işçi düşmanlığına paye vermemek; bu mücadelenin sadece belediye işçilerinin değil, sınıf mücadelesinin bir parçası olduğu bilinciyle, amasız fakatsız belediye işçilerinin mücadelesini desteklemektir.









