Fabrikalardan haberler - Mayıs 2021

adkoturk

Gazetemizin Mayıs 2021 tarihli 140. sayısında fabrikalardan ve direnişlerden işçilerin yazdığı mektupları okuyucularımıza sunuyoruz. 

 

Direnişimizin sebebi, insanca çalışmak, çalıştığımızın karşılığını alabilmek- Çerkezköy Adkoturk’ten bir işçi

Merhaba arkadaşlar, ben Adkoturk çalışanlarından Sevcan. Birkaç ay öncesinde sendikanın daha önce burada yetkili olduğunu öğrendik. Yetkili sendika olarak her türlü hakkı kazandığını arkadaşlarımız bize söylediğinde biz de sendikal hakkımızı kullanmak için üyeliğimizi gerçekleştirdik. Sonrasında içeriye temsilci olarak atandım ben diğer iki arkadaşımla beraber. Temsilci atandıktan sonra içeride duyuldu ve iki gün sonra beni içeriye çektiler ve iş çıkışımı beyan ettiler bana. Sebep olarak da sadece hijyen kurallarına uymadığım gerekçesi gösterildi. Aynı zamanda tutanak da tutturmaya çalıştılar ama ben kabul etmedim. Bundan dolayı da çıkış verildi. Şu anda da içeriye sendika girmesin diye içerideki çalışan arkadaşlarımıza yoğun bir baskı var. Çalışan arkadaşlarımızı diğer çalışan arkadaşlarımıza ezdirmeye çalışıyorlar. Patron yanlısı arkadaşlarımızı diğer çalışan arkadaşlarımızın arkasına takıp resim çektirmeye çalışıyorlar, üye misiniz değil misiniz diye bunları soruşturuyorlar. Ve şüphelendikleri arkadaşlarımızı da işten çıkarıyorlar. Tek gerekçeleri dediğim gibi sadece maske. Bugün burada toplanmamızın amacı, içerideki haklarımızı istiyoruz. Haksız yere çıkarıldık. İçeride çok ağır şartlarda çalışıyoruz. Buna rağmen aldığımız ücret çok yetersiz, sosyal haklarımız yok. Verilen sosyal haklar da çok sudan sebeplerle kesintilere uğratılıyor. Bu yüzden buradaki direnişimizin sebebi, insanca çalışmak, çalıştığımızın karşılığını alabilmek, hak ettiğimizi görmek. Sonuna kadar buradayız. Sonuna kadar mücadele ediyoruz. İçerideki arkadaşlarımıza da bizimle birlikte olmaları için çağrıda bulunuyoruz. Elbette ki desteklerimiz var, içerideki arkadaşlarımızdan destekler geliyor. Ama biz çoğunluğunun yarısını değil de tamamını hedefliyoruz. Herkes, hep beraber bir olalım, birlikte kazanalım istiyoruz. Bütün amacımız bu. Bu yönde de desteklerinizi bekliyoruz. Herkesin desteğini bekliyoruz.

 

Hakkımı helal etmiyorum! Hakkım için savaşa devam diyorum!- Bursa Migros’tan bir depo işçisi

Bursa Migros’tan bir depo işçisi

2019 yılı sonlarında Covid19 diye bir hastalık ile dünya kaosa sürüklenirken, kapitalizm bu ortamda hem kendini korumaya çalıştı hem de daha fazla halkı sömürmeyi hedefledi. Mevcut iktidar ise bu sömürüye çok mükemmel şekilde hizmet etti. İş yerlerinde Covid yok ama sokakta var. Hafta içi yok ama hafta sonu var! Resmen bizlerle alay edercesine bir tutum sergilediler.

Şimdi pardon dedi ve helallik istedi. Ben emekçi biri olarak kesinlikle helal etmiyor, hakkım için savaşa devam diyorum. Patrona kısa çalışma ödeneği işçiye açlık! Patrona Kod-29 işçiye işsizlik! Patrona yasaları ve anayasayı çiğneme izni işçiye yasal haklarımı aratmama! Ve bir sürü hıyanet içinde bulunan iktidarın unuttuğu bir şey daha var. Ekim devrimi oluştuğunda da aynı şekilde monarşi vardı ve Çar 1 gecede gitti. Canımızdan başka kaybedecek bir şeyimiz yok bu kavga asla bitmeyecektir.

Ne zaman ki siyasilerimiz emperyalizme faşizme Siyonizme hizmet etmeyi terk edip halkına hizmet etmeye başlar o zaman bu kavga biter. Yani işçiler siyasete hâkim olunca, asalaklar siyasetten kovulunca…

Emekçiler işçiler ayaklandı mı mevcut iktidar ülkeyi bölemeyeceksiniz diyor. Türkiye’nin birlik içinde ve bölünemez olduğuna dair cesur iddialarda bulunulan dönemler geride kaldı. Türkiye uzun zaman önce iki karşıt sınıfa bölündü burjuvazi ve proletarya. Burjuva uzlaşılmaz düşmanımız oldu bizi her fırsatta teslim almak istese de bunu beceremedi. Burjuvanın eğlencesi ve kazancı bizim kederimiz ve emeğimiz sayesindedir. Yıllardır sırtımızdan kazandıkları milyon dolarlar bize ise verdikleri bir lokma kuru ekmek! Onu da savaşarak alıyoruz. Sömürgen sermayedarlar işçinin köylünün her şeyini sömürürken mevcut iktidar ise hala faturayı bize kesiyor. Artık o dönem bitti ya emekçiler ve köylüler ile zafere ya da kapitalistlerle sömürülmeye! Bütün emekçi kardeşlerime selam olsun!

 

Salgınla mücadelede patronların kârlarını değil işçilerin canını koruyun!- Tuzla Sedef Tersanesi’nden bir işçi

Tuzla Sedef Tersanesi’nden bir işçi

Merhaba arkadaşlar ben Sedef Tersanesinde çalışıyorum. Bizim iş yerimizde diğer üretim yerleri gibi yasakların olduğu dönemde çalışmaya devam etti. 20 gün boyunca tam kapanma uygulandı ama işçilerin burun buruna çalıştığı iş yerlerini kapatmadılar. İşçilerin koronavirüs kapmasını umursamadılar. Üretimi devam ettirip kâr etmek için bizim canımızın kıymeti yokmuş. 1 Mayıs işçi bayramını kutlayacağımız meydanları salgın var diye yasakladılar, salgının en çok yayıldığı iş yerlerini kapatmadılar. İktidar burjuvazinin çıkarına göre memleketi açıp kapatarak salgını yönetmeye çalışıyor, salgını yönetemiyor.

Salgın başladığı günlerde işçilere müjde diye sundukları işten atma yasağı patronların kıdem tazminatı ödememek ve işçileri sendikalaştığı zaman işten atmak için çıkardıkları bir yasaydı. Sözde işten atmak yasak özde sendikalı olmak, işçilerin hak araması yasak. Burjuvazinin yasa torbasından işçinin çıkarına bir şey çıkmadı şimdiye kadar çıkmaz da. Gerçek bir işten atma yasağı için, koronavirüsle mücadelede biz işçilerin canının önemsenmesi için birlik olmalıyız, örgütlenmeliyiz, mücadele etmeliyiz.

 

Bu yazılar Gerçek gazetesinin Mayıs 2021 tarihli 140. sayısında yayınlanmıştır.