Filistin ile uluslararası dayanışma gününde Filistin dostları sokaktaydı!
Filistin ile uluslararası dayanışma günü ilan edilen 29 Kasım'da "Filistin için İsrail’e Karşı Boykot Girişimi"nin çağrısıyla İstanbul’da yaşayan Filistinliler ve Filistin dostları 15:00’de Beyoğlu Tünel meydanında toplandılar. Tünel meydanında boykot girişimin temsilcisi 2014 yılı boyunca Siyonist İsrail devletin saldırılarında binlerce Filistinli'nin katledildiği, yaralandığı, yapılan operasyonlarda binlercesinin de tutuklandığı ifade ederken Filistin’in sadece İsrail saldırılarında gündeme gelmemesi gerektiğine değindi. Filistin ile uluslararası dayanışma gününde de sokakta olduklarını ve Türkiye’nin İsrail ile tüm ilişkilerini kesmesi taleplerini haykıracaklarını söyledi.
Galatasaray meydanına doğru yürüyüş gerçekleştirilirken sık sık “Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz, elçi defolsun, ilişkiler kesilsin, yıkılsın Siyonist İsrail devleti, Emperyalistler yenilecek, direnen Filistin kazanacak, Bir-ruh bid-dem nefdike ya Filistin!” sloganları atıldı. Devrimci İşçi Partisi'nin yanı sıra Kaldıraç, EÖC ve ESP de eyleme destek verdi.
Aşağıda Galatasaray meydanında yapılan basın açıklamasını paylaşıyoruz;
“Siyonist, işgalci ve ırkçı apartheid rejimi, yani gayrimeşru İsrail devleti ve onun arkasında duran emperyalist güçlerin karşısında, ezilen halkların özgürlük, hak ve adalet için mücadelesinin sembolüdür Filistin. Kuşaktan kuşağa mücadeleyi sürdüren Filistin halkı bugün yeni bir direniş döneminin kapısını aralıyor. Bölge ve dünya halklarının kapitalizme, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı büyüyen mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olan Filistin direnişi, işgalci, ırkçı, gayrimeşru İsrail devletinin yayılmacı ve sömürgeci apartheid sistemine karşı mücadeleyi büyütmekte ısrar ediyor. İsrail’in derinleşen ırkçılığına karşı Gazze, Batı Şeria, Kudüs, 48 toprakları ve diasporada, Filistin halkı tek vücut olarak direniyor. Filistin direnişinin sesine kulak veren Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) ve İsrail’e Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Hareketi (BDS Hareketi) el ele, güçlenmeye ve etki alanını genişletmeye ve İsrail apartheid rejiminin tecridini arttırmaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler’in Filistin’le Dayanışma Yılı olarak ilan ettiği 2014, İsrail saldırganlığının tırmandığı, binlerce Filistinlinin katledildiği, on binlercesinin yaralandığı, binlercesinin tutuklandığı ve yine on binlercesinin sürüldüğü bir sene oldu. Aynı zamanda İsrail, en geniş toprak istilaları, yasadışı on binlerce yerleşim bölgesinin inşası, ekonomik araçlara ve doğal kaynaklara el konulması, binlerce evin yıkılması, Filistin halkının parçalanması ve yalıtılmış bölgelerde tecrit edilmesiyle ablukayı sürdürüyor, Kudüs’ü Yahudileştirme ve ırk ayrımcı apartheid duvarının inşasının tamamlanması ve sayılmayacak onlarca ırkçı uygulamayla Filistin halkını baskı altına almaya çalışıyor. Bütün bunlar İsrail’in uluslararası hukuk ve kararlar karşısındaki kayıtsızlığını bir kez daha gösteriyor.
Geçtiğimiz 2014 yılı Filistinli tutsaklara karşı baskı politikalarını arttıran, görüş, tedavi, dinlenme süreleri ve bir dizi elde edilmiş hakkın geri alınmasıyla başladı. Filistinli tutsakların açlık greviyle başlayan ve Batı Şeria’ya yayılan direnişin karşısında İsrail, buradaki askeri hegemonyasını arttırıp 1500 Filistinliyi tutukladı. Ardından Gazze saldırısı geldi; bu saldırıda 530’u çocuk 2200 Filistinli soğukkanlılıkla öldürüldü, 3300’ü çocuk 11 bin kişi yaralandı, 17 bin ev yıkıldı ya da oturulamayacak hale geldi, yüz bini aşkın Filistinli sürüldü. Saldırganlığından ve ırkçılığı derinleştirmekten bir adım bile geri atmayan Siyonist rejim, bu vahşi saldırılarının ardından paramiliter gücü olan yerleşimciler aracılığıyla Kudüs’ün Filistinli halkına yönelik baskılarını arttırmaya başladı. Son olarak İsrail’in, apartheid rejiminin derinleştirilmesi ve ırkçılığın meşrulaştırılması anlamına gelen “Yahudi ulus devleti” tasarısı ve yeni yasaları hayata geçirmeye çalışıyor ve böylece, 1948 yılında işgal edilen toprakta zorunlu İsrail vatandaşı olarak yaşayan Filistinlileri yani “48 Arapları”nı hedef alan en ağır ırk ayrımı kanunları hazırlıyor.
Siyonist gayrimeşru İsrail devleti, Filistinlilere karşı saldırganlığını meşrulaştırmak ve Filistin davasının gerçeklerini gizlemek amacıyla “Yahudiler-Müslümanlar çatışması” propagandasını yaymak için son yıllarda daha yoğun bir çaba göstermektedir. İsrail toplumu, 1948 yılında, Filistin’in Nakbası üzerine yaratıldığından bu yana gericiliğe ve ırk ayrımcılığına gün ve gün daha fazla yönelmiştir. Aynı zamanda emperyalizmle işbirliği içindeki İslami hareketler ivme kazandıkları bu dönemde, söylemleriyle Siyonizmin propagandasına güç veren farklı bir taraf da olmuştur. İslami köktendinciliğin körüklediği anti-semitizm, İsrail’in kurucu ideolojisi olan Siyonizme ideolojik destek vermekle kalmaz, farklı ülkelerdeki Yahudileri İsrail’e göçe iter ve böylelikle apartheid rejiminin paramiliter gücü olan yerleşimcilerin sayısını arttırır.
Filistin halkının mücadelesi, Müslümanların Yahudilere karşı savaşı değildir ve din çatışmasına dayanmaz; Yahudileri değil işgalci, ırkçı apartheid rejimini hedef alır, adalet, kurtuluş ve anayurda dönüş amacını güder ve din savaşlarının değil dünya üzerindeki tüm ezilen halkların özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır.
Tüm bunlara karşı Filistin halkı mücadeleye daha fazla sarılarak yeni direniş araçları geliştiriyor. Kudüs’ün, Batı Şeria’nın taş direnişçileri, sokakları işgalciye terk etmeyen yediden yetmişe Filistinliler, Gazze’nin, el yapımı silahlarla emperyalizmin gücünü dize getiren tugayları ve hepsini sarmalayan, diasporadaki Filistin’le birlikte dünyanın sokaklarını dolduran Uluslararası Dayanışma Hareketi ve Filistin’in tecridine karşı İsrail’in uluslar arası arenada tecridini ören Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi Ve Yaptırımlar Hareketi… Bizler, Türkiyeli Filistin dostları, bu direnişi selamlıyor ve bütün gücümüzle destekliyoruz. Ve Filistin’le dayanışmanın sadece saldırı dönemleriyle sınırlı tutulmaması ve iç siyasete malzeme edilmemesi gerektiğini hatırlatıyoruz.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi bugün yaptığı açıklamada Filistin davasının büyük tarihsel savaşlardan birinin hazırlığı içinde olduğunu vurguladı. Filistin halkının yeni bir İntifada’nın işaretlerini verdiği bu dönemde, Türkiye halklarının Filistin’le enternasyonal dayanışmasının tarihselliğini de hatırlayarak ilkeli bir dayanışma hareketinin bu topraklarda büyütülmesinin, bölgemizin emperyalizmden kurtulma ve özgürleşme sürecinde hayati bir yerde durduğuna inanıyoruz. Hükümetin ve emperyalizmle işbirliği içindeki siyasal İslam ideolojisinin Filistin davasını tekeline almaya çalıştığı ve açık bir şekilde kendi kârı için kullandığı bu dönemde, ülkemizin özgürlükçü insanlarının bu davaya sahip çıkması ve sahici bir dayanışma hareketini yaratması gerektiğine inanıyoruz.
Bu bağlamda beş yıldır Filistin ile dayanışma ve İsrail’i boykot ve tecrit etmek için mücadele eden Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi, Türkiye halklarını, Filistin’le dayanışmayı yeni bir boyuta taşımaya ve yürütülen çalışmalara verilen desteği güçlendirmeye çağırıyor.
Dolayısıyla 2015 yılında herkesi,
1- Kendi yurduna dönüş hakkı için Türkiye’de de mücadeleyi sürdüren Filistin diasporasını desteklemeye,
2- Türkiye ve İsrail arasında derinleşen ilişkilerin kesilmesi için mücadele eden BDS Türkiye hareketini yükseltmeye,
3- Filistin direnişi ve mücadelesini destekleyecek ilkeli bir dayanışma hareketini inşa etmeye çağırıyoruz.
Nehirden denize özgür Filistin için mücadeleyi büyütelim!
Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi”