Ve unutmayın yoldaşlar! “ Korkacaklar, titreyecekler ve yıkılacaklar!”

4 Ekim'den bu yana Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Devrimci İşçi Partisi üyesi yoldaşımız M. Cihan Yılmaz'ın gazetemiz için 24 Kasım tarihinde yazdığı mektup, cezaevi yönetiminin sansürüne uğradı. Bu nedenle gecikmeli olarak yoldaşımızın mektubunu aşağıda yayınlıyoruz. Cezaevi yönetimi tarafından karalanarak bazı bölümleri sansürlenen mektubun orijinalini okuyucularımıza sunuyoruz.

Merhabalar;
İçinden geçtiğim süreci az veya çok bildiğinizi tahmin ediyorum. Ancak hafızaları tazelemek adına affınıza sığınarak tekrar edeceğim. 2 Ekim sabaha karşı evim basıldı ve onlarca polis tarafından evim arandıktan sonra gözaltına alındım. 4 Ekim günü çıktığımız mahkemede ben dahil üç kişi tutuklanarak Antalya L Tipi Kapalı Cezaevine getirildik. Ben de bu satırları hala tutuklu bulunduğum Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinden yazıyorum.
Suçlamaların saçmalığına rağmen tutukluluğum(uz) devam ediyor. Kırmızı fuların, örgüt üyeliği delili sayılmaya çalışıldığı bir süreç hala devam ediyor. Silahlı terör örgütüne üye olmaktan, halkı silahlı isyana teşvike kadar uzun uzadıya devam eden suçlamaları yazmaya gerek yok. Değinmeden geçemeyeceğim, isyanın ilk gününden beri Erdoğan’ın arayıp bulamadığı örgütü galiba Antalya polisi buldu! Ancak bu öyle bir örgüt ki üyeleri birbiriyle nezarette tanışıyor, hatta bir kişi örgütün adının açılımını mahkemede öğrenmesine rağmen tutuklanıyor.
Antalya’da ki eylemlere on binlerce insan katıldı. Cumhuriyet Meydanı’ndaki eylemlere, Çallı’ya, kurulan direniş çadırlarına, yapılan halk forumlarına binlerce insan akın etti. Biz de Devrimci İşçi Partisi İl Örgütü olarak gücümüz yettiği her alanda halk kitleleriyle beraber mücadeleye katıldık. Şimdi bu davalarla, bize bu katılımın hesabını sormaya çalışıyorlar. Ancak ben bütün yoldaşlarım adına sesleniyorum. Bizden hesap soramazsınız. Devrimci İşçi Partisi sadece sömürülen ve ezilen kitlelere hesap verir!
Suçlamalarda her ne yazarsa yazsın, bizler Antalya’da isyanın içinde bulunduğumuz için tutuklandık. Ancak bizleri tutuklayarak halkın isyanını durduramazlar!
Çeşitli isimler ve bahanelerle yapılan operasyonlar ve tutuklamalar AKP’nin isyandan intikam alma çabalarıdır. Biz isyancılar tutuklanıp cezaevine kapatılırken isyana katılanlar çeşitli baskılara maruz kalıyor. İsyana katılan sanatçılar gözaltına alınılıyor, tiyatroların destek fonları kesiliyor, yine isyana katılım gösteren kamu emekçilerine açılan soruşturmalarla sürgüne varan cezalar veriliyor, isyana yoğun katılım göstermiş olan üniversite öğrencilerini susturmak için üniversitelere polisin girmesi kolaylaştırılıyor ve disiplin yönetmeliği “demokratikleşme” adı altında daha da baskıcı hale getiriliyor. Bu baskı ve yıldırma çabaları AKP için “arı kovanına çomak sokmaktır”. Baskılarla susturulmaya çalışılan kitleler tekrardan alanlara geri dönecektir. Bu sefer alana dönerken daha bilinçli, deneyimli ve kuvvetli olacaktır. Bunu Mısır halkının ortaya koyduğu pratikten biliyoruz.
Halk isyanından ders almamakta inat eden AKP ülke dışındaki gezilerinde bakanları aracılığıyla yüzsüzce Gezi eylemleriyle övünmektedir. AKP’nin “Gezi demokrasisi” üzerimize biber gazı, polis copu ve mermi olarak yağdı. Hatta AKP sokak ortasında öldürülme, gaz fişekleriyle gözümüzü kaybetme gibi haklarımızı “Gezi demokrasisi” ile verdi. AKP türü Gezi demokrasisi, yüzünü bizlere ölümler ve tutuklamalarla gösterirken, düzenin evlatları polislere, ikramiyelerle gülümsüyordu. İşte AKP’nin övündüğü demokratlığı…
AKP bir taraftan sözde demokratlığı ile övünürken diğer taraftan baskı, sömürü ve savaş politikaları ile saldırmaya devam ediyor. Bir taraftan işçilere kıdem tazminatı saldırıları hızlanırken, diğer taraftan Suriye’de hala savaş kışkırtıcılığına devam ediyor. Bir başka cephede üniversite öğrencilerinin evlerinin içine, yurt odalarına kadar girmeye çalışıyor, sermayeye peşkeş çekilen doğal yaşam alanlarını HES projeleri kurutmayı da ihmal etmiyor. Yani anlayacağınız AKP aynı AKP. Sadece isyandan sonra artık yaralı bir hayvan misali daha saldırgan.
AKP yukarıda sıraladığım politikaları yürütmeye devam ettiği sürece yeni isyanlarla karşı karşıya kalacaktır. Halk isyanı bize bunun ne kadar olası olduğunu göstermiştir.
Dost düşman herkes şunu iyi bilsin. Halk isyanının, dünya partisi DEYK ve onun Türkiye seksiyonu DİP’in bir neferi olmaktan gurur duyuyorum. Bundan dolayı ne beni ne de partim Devrimci İşçi Partisini zindanlar, mahkemeler yıldıramaz. Biz bu süreçlerden sadece daha kuvvetlenerek çıkarız.
Ve unutmayın yoldaşlar! “ Korkacaklar, titreyecekler ve yıkılacaklar!”
Devrimci selamlar…

Antalya L Tipi Cezaevi'nden Cihan Yılmaz
24 Kasım 2013