Türkiye Üçüncü Dünya Savaşı’nı çıkaran ülke mi olacak?

Halep, 21. Yüzyılın Saraybosnası mı olacak? Türkiye Üçüncü Dünya Savaşı’nı çıkaran ülke mi olacak? Suriye’de son ateşkes ilan edilene kadar bu sorular bütün ağırlığıyla gündeme oturmuştu. Bu satırlar yazılırken ateşkes devam ediyor. Ama bu ateşkesin ne kadar kırılgan olduğunu vurguluyoruz. Öyleyse, yarın aynı sorular yeniden gündeme girecek.

Senaryo son derecede berrak. Türkiye, Halep’in Suriye ordusu tarafından adım adım tekfirci çetelerden geri alınmasından Suud ve Katar ile birlikte son derecede rahatsız. Bu gelişme aynı zamanda Türkiye sınırından Halep çevresindeki tekfirci çetelere giden tedarik yolunu da kapatıyor. Ayrıca, bu yolu kapatan güçler arasında Türkiye-Suriye sınır boyundaki bölgenin yeni bir şeridini ele geçirmekte olan Rojava savunma gücü YPG var. Bunların hepsi bir araya gelince, Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti Suriye’ye askeri müdahale eğilimi içine giriyor. Zaten Azez yakınlarında YPG’nin top ateşine tutulması da bunun ilk işareti.

Ama Türkiye Suriye’ye askeri müdahaleye kalkışır kalkışmaz, karşısında dünyanın ikinci büyük askeri gücü ve nükleer bir kuvvet olan Rusya’yı bulacak. Bu, Türkiye’nin işçi-emekçi sınıfları için yeterli bir kâbus. Ama senaryonun bir sonraki adımı bütün dünya için kâbus. Türkiye ile Rusya savaşa tutuşurlarsa, Türkiye’nin NATO müttefiklerinin de savaşa katılmaları bir yerden sonra zorunluluk haline gelebilir. Böylece dünya savaşı başlamış olacak!

NATO savaşa girmezse bir felaket, girerse başka bir felaket! Tablo bu kadar berrakken Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti hâlâ ateşle oynamakta ısrarlı. AKP’nin Suriye politikasına son verilmedikçe beladan kurtulamayacağız. Ama AKP’nin Suriye politikası bir rastlantı, bir kaza değil ki! Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu, Kuzey Afrika ve eski Osmanlı coğrafyasında bütün Sünni âleminin “reis”i olma ihtirasının bir ilk basamağından başka hiçbir şey değil. Ayrıca, Erdoğan Türkiye içinde Kürtlere karşı, Ortadoğu’da ise Suriye’ye karşı savaşı kendi başkanlığının yolunu döşemek için kasıtlı olarak kışkırtıyor.

Öyleyse, ulaşılacak sonuç açık: Tayyip Erdoğan ve AKP’yi yenilgiye uğratmadan bir Ortadoğu, hatta dünya savaşı tehlikesinden kurtulmak mümkün değil. Barış istemek yetmez, AKP’yi yenmeden bu savaş bitmez!

 

***

 

Türkiye’nin ikinci Kürt cephesi

Türkiye kendi Kürtlerinden sonra Suriye Kürtleriyle de savaşmaya başladı. Sınıra yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki Azez yakınında bulunan YPG güçlerinin top ateşiyle vurulması, Türkiye’yi Rojava ile ilk kez savaşa sokmuş oldu! Düzen basını, ister AKP yanlısı ister değil, bu çok önemli gerçeğin altını çizmekten kaçınıyor. Türkiye sadece YPG’ye top atmıyor, Rojava olarak anılan özerk siyasi birime de ilk kez savaş açmış oluyor.

Suriye’de tekfirci barbarlığa karşı en etkili şekilde savaş veren kuvvet, Rojava’nın savunma gücü YPG. Bu konuda bütün dünya hemfikir. Ama Tayyip Erdoğan ve AKP yine de, hatta biraz da bunun için, yani tekfirci barbarlığa karşı en etkili şekilde savaşan kuvvet olduğu için, düşman YPG’ye. Tabii onun ardındaki siyasi güç olan PYD’ye de. Gerekçesi de bu güçlerin PKK ile yakından bağlantılı olmaları. Ama bu düşmanlıkta en yakın müttefiki, NATO ortağı ABD’nin bile desteğini alamıyor. Erdoğan yanlıları bunu halkı sersem yerine koyarak “PKK’nin arkasında ABD var” türü bir propaganda için malzeme yapıyorlar. Kendi “reis”lerinin ABD uçaklarının Suriye’deki bütün operasyonları için İncirlik Üssü’nü kullanıma açtığından söz etmiyorlar! Rus uçağı düşürüldükten sonra AKP yönetiminin NATO’nun himayesine sığınmaya çalıştığından söz etmiyorlar! İnsan düşmanına yardım edip sıkışınca ona mı sığınırmış?

ABD PKK’yi desteklediği için değil, PYD ve YPG’yi Barzani çizgisine getirebileceğini umduğu için onunla ilişkisini kesmiyor. Bir de kendisi ilişkisini keserse, Rojava’nın Rusya’nın müttefiki haline geleceğini tahmin ediyor. Yani ABD de Rojava deneyini bitirmek istiyor, ama daha kurnaz yöntemlerle.

Artık herkes iyi görmeli: Türkiye’de Kürt düşmanlığı ülkeyi Ortadoğu savaşının, hatta bir dünya savaşının içine çekme potansiyeli taşıyor! Halklar ortak düşmana karşı birleşmezse daha çok kardeş kanı dökülecek. Halkların gerçek düşmanı bellidir. Biz diyoruz ki: Kürtlerle barış, ABD’yle savaş!


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mart 2016 tarihli 77. sayısında yayınlanmıştır.