Siyonizm vahşice saldırıyor: Filistin’e destek için normalleşmeyi reddet!
Gayrımeşru İsrail devleti, Kudüs’teki Mescid-i Aksâ çevresinde Filistinlilere vahşice saldırıyor. Son olarak Kubbetü’s-Sahra’da ibadet eden insanlara gaz bombaları ve plastik mermilerle saldıran Siyonistler, aralarında Filistinli vekillerin ve Filistinlilere destek vermek üzere orada bulunan bazı Yahudilerin de bulunduğu yüzlerce kişinin yaralanmasına neden oldu.
Saldırılar, Siyonistlerin Nisan ayından bu yana sürdürdükleri planlı girişimlerin bir halkası. Önce Siyonist yerleşimciler, Nisan ayında Kudüs çevresinde "Araplara ölüm!" sloganlarıyla çeşitli eylemler yapmış, Filistinlilere saldırılar düzenlemişlerdi. Bunu Kudüs’ün Şeyh Cerrah mahallesinde Nekbe’den bu yana ikamet eden, yani zaten topraklarından kovulmuş durumda bulunan 27 Filistinli ailenin bölgeden adeta yeni bir mini-Nekbe projesi ile atılmaya çalışılması izledi.
Aksa’ya yönelik İsrail saldırısının, Siyonistlerin ırkçılığının ve hırsızlığının ayyuka çıktığı ve dünya genelinden olumsuz tepkilerin sel olup aktığı bir dönemde olması şaşırtıcı değil. İsrail, Filistinlilerin meşru eylemlerini yoğunlaştırması ihtimaline karşı, bu eylemlerin Kudüs’te Ramazan ayında yoğunlaşması en muhtemel yere saldırmış oldu. Saldırının şiddeti, Siyonist İsrail’in alışılmış tarzına uygun olsa da, Kubbetü’s-Sahra’nın basılıp içeriye biber gazı ve plastik mermilerin sıkıldığı görüntüler, büyük tepki doğurdu.
Filistinliler, saldırıları protesto etmek için bir araya geldikçe, İsrail buna yeni saldırılarla karşılık verdi. Elbette halkımız bu gelişmeleri genelde "Kudüs’te gerilim" başlıklarıyla okusa da, ortada bir Siyonist saldırı ve buna karşı onurlarını savunan binlerce Filistinli var. Filistinlilerin kendilerine saldıran işgalcilere şişe ve taşlarla, gerekirse başka gereçlerle karşılık vermesi kadar meşru bir şey olamaz.
Özetle, Filistin ve özel olarak da Filistin’in tarihsel başkenti Kudüs bir kez daha büyük bir saldırı altında. Tüm Filistin kurumları dünyanın dört bir yanındaki dostlarından destek beklediklerini ifade ediyorlar. Özel olarak Mescid-i Aksâ imamı Şeyh İkrîme Sabri, İsrail’in Mescid-i Aksâ’yı işgale hazırlandığını söyleyerek Arap ülkeleri ve Türkiye’den yardım istedi.
Türkiyeli siyasetçiler, bakanlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, bizi hiç şaşırtmayan bir biçimde, Filistinlilerin çağrılarına onların en az ihtiyaç duyduğu şeyle karşılık verdi: Kamuoyuna yönelik hamasî nutuklar ve dışişleri sitesinde yayınlanan altı boş diplomatik ifadelerle!
Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay, İsrail’in savaş suçu işlediğini söyledi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “İsrail’in kutsallarımıza saldırısı kabul edilemez”; Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın “bu menfur ve pervasız saldırılar derhal durmalıdır” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu İsrail’in saldırılarını insanlık dışı bir olay olarak niteledi ve şöyle söyledi "Filistin halkının haklı davasının her daim yanındayız." Ayrıca Dışişleri Bakanlığı da hem Şeyh Cerrar’daki hem de Aksâ’daki saldırıları kınayan iki açıklama yayınladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırılara karşı İslam Ülkelerini ve dünyayı harekete geçmeye çağırıp, "Zalim İsrail, terör devleti İsrail, mukaddesatlarını korumak, binlerce yıllık evlerine, yurtlarına sahip çıkmak dışında hiçbir gayeleri olmayan Kudüs'teki Müslümanlara vahşice ve ahlaksızca saldırmaktadır. Kudüs'ün onurunu, şerefini, izzetini, haysiyetini korumak her bir Müslüman'ın boynunun borcudur" dedi ve ekledi: "İsrail’in saldırılarına sessiz kalarak veya kayda değer tavır ortaya koymayarak dolaylı şekilde destek veren herkes orada yaşanan zulme ortaktır."
Bu tür sözleri ve açıklamaları İsrail’in her saldırısının her katliamının ardından duyuyoruz. Ancak bu sözleri söyleyenlerin hepsi icra mevkiinde olan ve siyasi sorumluluk sahibi kişiler. Bu yüzden soruyoruz: Tüm dünyayı harekete geçmeye çağırmadan önce, neden siz harekete geçmiyorsunuz?
Filistinliler İsrail ile ticarî, askerî, diplomatik ve istihbarî ilişkilerin kesilmesini, aynı Apartheid Güney Afrikası gibi İsrail’in de (ufak bir devlet olduğundan başarı ihtimali yüksek olan) boykot yoluyla hukuka uymaya zorlanmasını istiyor. Neden buna uygun politikalar üretmiyorsunuz?
Madem İsrail terör devletidir, neden bir terör devleti ile ticaret yapıyorsunuz? Filistinliler, İsrail’e yönelik ticarî ilişkilerin kesilmesini, İsrail mal ve hizmetlerine yönelik bir boykotu savunuyor. İsrail ile yapılan ticaret, bu kadar vazgeçilmez midir? Bu ticaretten hem Türkiye’deki emekçileri sömüren hem de İsrail’in işgal ettiği topraklarında ihaleler alarak serpilen birkaç kodaman dışında kim kâr elde ediyor ki? Üstelik, ticarî ilişkileri keserek ve diğer ülkeleri de yanınıza almaya çalışarak bu terör devletini gerçekten durdurabilirsiniz. 2019’da Türkiye’nin ithalatı içinde İsrail’in payı: %0,76. Oysa İsrail’in ihracatında Türkiye’nin payı: %2,7. İsrail ile ticareti kestik, kim kaybeder? İsrail! Yine 2019’da Türkiye’nin ihracatı içinde İsrail’in payı %2,6. Oysa İsrail’in ithalatında Türkiye’nin payı: %5,83. İsrail’e mal yollamadık. Kim daha çok zarar görür? İsrail! Hava sahanızı İsrail uçaklarına kapatın. Kim kaybeder? İsrail! Yapılabilir mi? Yapılabilir, ama yapmıyorsunuz!
Madem "Filistin halkının her daim yanındasınız" ve İsrail’in yaptıkları "insanlık dışı bir olaydır", o halde sizi İsrail ile diplomatik ilişkileri kesmekten alıkoyan nedir? Doğru bir ifadeyle terör devleti dediğiniz bu devlet, Siyonist elçilik ve konsolosluklar yoluyla kendisini sanat ve kültür alanında aklamayı sürdürüyor. ARTISRAEL logosunu artık Türkiye’de her festivalin altında görmek olanaklı. IŞİD, Türkiye’de bir film festivaline sponsor olabilir miydi? Ama İsrail oluyor. Neden kesmiyorsunuz diplomatik ilişkileri? Kesebilirsiniz, ama kesmiyorsunuz!
Soruyoruz, lafta bu terör devletini lanetlerken, neden 18-20 Haziran’da yapılacak olan Antalya Diplomasi Forumu’na İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’i davet etmek üzere Nisan ayında İsrail’e üst düzey bir heyet yolluyorsunuz?
Neden dışişleri bakanınız çıkıp, İsrail’e büyükelçi atanması hakkındaki soruya yanıt olarak “İsrail’deki yeni hükümetin politikasında bir değişiklik olursa biz de bunu değerlendiririz” diyor?
Cevabı biz verelim. Mavi Marmara Davası’nı neden sattıysanız, bu terör devleti ile 2016’da neden normalleştiyseniz, ondan!
Filistinlilere ait doğalgazın çalınmasında ortaklık için!
İsrail ile kavgalı görünseniz de, aslında ne Siyonizmle ne emperyalizmle bir derdiniz olmadığı için!
Filistin halkının gerçekte değil, sözde dostu olduğunuz için!
Sisi yönetimindeki Mısır ile nasıl normalleşme peşindeyseniz, İsrail ile de aynı şekilde normalleşme hayalleri kurduğunuz için!
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!