Siyonist İsrail Batı Şeria’da ilhaka hazırlanıyor! İlhaka değil intifadaya ortak ol!
Siyonist İsrail, Batı Şeria’yı resmen ilhak etmek için harekete geçiyor. 1948’de, Nekbe’den sonra (Büyük Felaket-emperyalizmin desteğiyle Filistin topraklarında gayri meşru İsrail’in kurulduğunu ilan edilmesi, Filistin halkına karşı etnik arındırma ve tehcir uygulanması) bugün Batı Şeria olarak bildiğimiz Filistin toprakları Siyonistlere karşı savaşa giren Ürdün’ün kontrolü altına girmişti. Daha sonra 1967’de İsrail ile Arap devletleri arasındaki savaşta Siyonizme karşı yaşanan yenilgi, yani Nekse sonrasında Siyonist İsrail ordusu bu toprakları işgal etmişti. Fakat bu topraklar, hemen hemen her durumda Siyonizmin hamiliğini yapan emperyalist devletler veya emperyalist hegemonyanın kod adından başka bir şey olmayan “uluslararası kamuoyu” tarafından bile hiçbir zaman İsrail egemenliği altında kabul edilmedi. Yani Batı Şeria, sadece uluslararası hukuk açısından bakılsa bile, geçici olarak askerî işgal altında bulunan bir bölge. 90’lı yıllarda İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü arasında imzalanan Oslo Anlaşmaları ile oluşturulan, Batı Şeria’nın farklı kısımlarına A, B ve C bölgeleri adı altında farklı yasal statüler getiren garabet idarî sistemde de, buradaki İsrail kontrolü resmi olarak İsrail egemenliği olarak kabul edilmemişti.
Elbette bu işin yalnızca hukuki kısmı idi. Bir kâğıda bunlar yazıldı, altına imzalar atıldı diye Siyonist Siyonistliğinden vazgeçecek değildi. Dolayısıyla Batı Şeria’da İsrail adacıkları yaratmayı hedefleyen yasadışı Siyonist yerleşimler, yıllardır artarak devam ediyordu. Ama şimdi, Binyamin Netanyahu’nun başını çektiği, ama açıkça faşist partilerin içinde bulunduğu, dahası İçişleri Bakanlığı gibi en stratejik mevzileri bu faşistlerin kontrol ettiği yeni İsrail hükümeti, bu durumu resmi olarak da değiştirmek için açıktan hamle yapıyor. Yani şimdiye kadar Filistin halkının ulusal ve bireysel haklarına hukuk tanımaz şekilde saldıran İsrail Siyonizmi, Üçüncü Büyük Depresyon koşullarında ve yeni bir dünya savaşının eşiğinde hukuk tanımazlığını yeni bir boyuta taşımaya hazırlanıyor.
Kısa süre önce İsrail hükümeti, Batı Şeria’daki askerî İsrail idaresinin bir sivil idareye devredileceğini, yaratılacak bu yeni sivil idari birimin başına da şu anda Finans Bakanı olan ve Yahudilerin diğer milletler ve dinlere üstünlüğünü savunan Dinî Siyonizm Partisi lideri Bezalel Smotrich’in getirileceğini açıkladı. Askerî idare gidip sivil idareye geçmesinde kulağa geldiği gibi olumlu bir şey yok. Tersine Netanyahu’nun yapmaya çalıştığı Batı Şeria’yı geçici olarak işgal edilmiş Arap toprağı olmaktan çıkararak resmen İsrail vilayeti haline getirmek, bu yeni vilayetin başına da bir faşisti sömürge valisi olarak, her türlü direnişi kırmak üzere tayin etmektir.
Yapılanın galiz biçimde uluslararası hukuka aykırı olduğunu yazdık. Ama İsrail’in ilhak hamlesine karşı emperyalist hegemonyanın tezahürü olan “uluslararası kamuoyu”na güvenilemez. Eğer Filistin halkı direnmezse, dünya halkları bu direnişin yanında tutum almazsa, uluslararası kamuoyundan birkaç mahcup kınama gelecek, sonra da Filistin halkı kendi kaderine terk edilecektir. Bunu en iyi bilen de Filistin halkıdır. Kurtuluş için kendi mücadelesinden başka bir yolun olmadığını bilen Filistin halkı, başta Cenin olmak üzere Batı Şeria’da güçlü bir direniş kapasitesine sahip olduğunun örneklerini vermeye başladı bile. Cenin’e giren İsrail işgal ordusuna ait bir zırhlı araç, EYP’ler (ev yapımı patlayıcı) ile kullanılamaz hale getirildi. Uluslararası medyada yazılanlar, bu eylemin Siyonistler açısından birkaç açıdan endişe verici olduğunu gösteriyor. Belki de en önemlisi, eylemde kullanılan ev yapımı teknik ekipmanın profesyonel denilebilecek seviyelere yaklaşmış olması. Basının aktardıklarına göre, bu “yerel” teknik kapasiteyle üretilen ekipmanın, ilhak durumunda İsrail ordusunun ve yerleşimcilerin kullandığı yollarda belirmesi ihtimali Siyonist işgal ordusunda kaygı yaratıyor. Eylemde kullanılan metot da bu kaygıyı arttırıyor. Batı Şeria’da Siyonist ordunun araçlarının patlayıcılarla pusulanması on yılı aşkın bir süredir görülmüyordu. Dahası bu eylemin yanı sıra, Filistinli direnişçiler çeşitli kontrol noktalarına ve yerleşimcilere yönelik silahlı eylemler de gerçekleştirdi.
Siyonist işgalcinin tepkisi de bu kaygıyı yansıtır ölçüde. İkinci İntifada’dan bu yana ilk kez İsrail ordusu Batı Şeria’daki bir şehre askerî helikopter ile saldırmak zorunda kaldı. Cenin direnişini kırmak için SİHA’lar da devreye sokuldu. Dahası direniş eylemlerini izleyen günlerde, silahlı Siyonist yerleşimciler asker desteğiyle Filistin köylerine ve yerleşimlerine saldırarak en az iki Filistinliyi öldürdü, çok sayıda Filistinliyi yaraladı; evleri, okulları ve camileri kundakladı. Bu barbarca misilleme girişimlerinin önümüzdeki dönemde, özellikle de ilhak resmileşirse gerçekleşecek direnişi kırabileceğini gösteren hiçbir şey yok. Son günlerde Cenin merkezli olarak yaşananlar yalnızca yaklaşan fırtınanın büyüklüğüne delalet.
Yukarıda emperyalist devletlerin, Siyonistlerin resmen Batı Şeria’yı ilhak etmesi durumunda yapacakları iki yüzlü kınama açıklamalarına dikkat çekmiştik. Filistin halkının ilhaka direnişi başlayınca, bu kınama açıklamalarına mutlaka "Filistin terörü"nü kınayan açıklamalar da eklenecektir. Bunu defalarca gördük. Türkiye’deki istibdad rejiminin yapacağı da emperyalistlerinkinden farklı olmayacaktır. İstibdad rejimi Siyonist terör ile Filistin direnişini eşitlemeye ne kadar teşne olduğunu son dönemde göstermişti. Yani ilhaka karşı direnen Filistin halkı, yanında istibdadın Türkiyesi’ni bulamayacak. Ama biz, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin Türkiyesi’nin kalbinin Filistin’le attığını biliyoruz. Türkiye’nin emekçi halkını Filistin halkının en has dostu olarak Siyonizmin karşısına dikmek için görev başında olacağız.