HDP’nin kapatılmasına ve faşist saldırılara karşı: İşçilerin birliği halkların kardeşliği!

HDP saldırı

17 Haziran günü İzmir’de bir faşist saldırgan silahla girdiği HDP binasında Deniz Poyraz’ı katletti. Binada o sırada sadece Deniz Poyraz vardı. Katil Onur Gencer ise “içeride gördüğüm herkesi vuracaktım” diyerek bir cinayete değil katliama hazırlandığını söyledi. Belleği acılarla, cinayetlerle, katliamlarla dolu Kürt halkı için bu saldırının anlamı açıktı. İktidar cephesinden “bu saldırı tüm Türkiye’ye yapılmıştır” sesleri yükseliyordu. Katilin Suriye’de çekilmiş silahlı fotoğrafları, ırkçı paylaşımları, kendisini ülkücü olarak tarif etmesi üzerine MHP kendini bu olayın mağduru ilan ediyordu.

Faşist cinayet meşrulaştırılamaz!

Bahçeli önce katilin her yönüyle araştırılmasını istedi. Ama sonra bu talebini unuttu ve unutturdu. Bahçeli katili değil Deniz Poyraz’ı araştırdı! Onu terörist ilan ederek iftira atmaya başladı. MHP’nin cinayetin mağduru olmadığı katilin eylemini meşrulaştırmaya soyunmasıyla açıkça ortaya çıktı. AKP’den gelen bir talimatla karar veren, Boğaziçi öğrencileri eylem yaptığında günlerce gözaltı kararı veren savcılar bu katili, bağlantılarını, ilişkilerini, irtibatlarını araştırmadan 24 saat içinde cezaevine yolladılar. Eğer bu cinayet iktidara karşı bir komplo ya da provokasyon olsaydı elbette ki böyle davranılmazdı.  

Silahlı saldırı ve kapatma davası Kürt halkına gözdağıdır

Üç gün sonra Anayasa Mahkemesi HDP’nin kapatılma davası iddianamesini kabul edecek ve tablo tamamlanacaktı. İddianamede 451 parti yöneticisi için siyaset yasağı isteniyordu. İzmir’deki cinayet ise sadece yöneticilere değil, partinin en üst yöneticisinden annesinin yerine çay ocağını açmaya giden genç bir kadına kadar herkese gözdağı veriyordu. Suriye’de çekilmiş fotoğraflar da bu gözdağının bir parçasıydı. Bu fotoğraflarla herkesçe bilinen bir sırrı, Kürt halkına ve tüm muhaliflere bir kez daha hatırlattılar: “Bu katillerden daha çok var!” Hedef Kürt halkını yıldırmak; yıllarca tüm baskılara rağmen destekledikleri HDP’den kopartmaktır.

HDP, Erdoğan ve Bahçeli’nin dediğini yapsa başına bunlar gelir miydi?

Bunu yapmalarının gerekçesi HDP kapatma davası iddianamesinde söylendiği gibi HDP’nin terör odağı olması falan da değildir. HDP’ye düşmanlığın sebebi bu partinin ve bu partiye verilen oyların pek çok seçimde Cumhur İttifakı’na (AKP-MHP) kaybettirmesidir. Bunun kanıtı da Erdoğan ve Bahçeli’nin kendisindedir. Son yerel seçimde Kürtler HDP’nin çağrısına uyup İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na oy vermesin diye Abdullah Öcalan’dan mektup alan onlardı. Bahçeli kürsülere çıkıp Apo’nun dediğini yapmıyorlar diye HDP’yi azarladı. TRT’yi Kuzey Irak’a gönderip Osman Öcalan’la ropörtaj bile yaptırdılar. Demek ki HDP, terörist falan olduğu için değil, istibdad rejiminin istediğini yapmadığı için kapatılmak istenmektedir. HDP binasında cinayet bu yüzden işlenmiştir.

Faşist saldırılar ve “petrol açılımları” aynı madalyonun iki yüzüdür

“Kapatılırsa yeniden açarız” diyen Kürtlere o kadar kolay değil denmektedir. HDP’yi hedef alan istibdad ikili oynuyor. Şovenist ve ırkçı propagandayla Türk işçisine Kürt işçisini kardeşi değil, düşmanı gibi göstermek istiyorlar. Aynı güçler HDP’ye ise el altından, muhalefet etmemeleri karşılığında “yeni açılım” sinyalleri veriyorlar.  Doğrudan Kandil’e aracılar gönderdikleri bile iddia ediliyor. Daha önce defalarca yaptılar, neden tekrar yapmasınlar? Daha önce de her “açılım” gündeme geldiğinde Roboski katliamları, Paris suikastleri, linç girişimleri yaşandı. Tarihte tüm sömürgecilerin ezilen halkları ikna etme yöntemleridir bunlar! Tüm bu yaşananlardan sonra HDP’den hâlâ olumlu sinyaller gelmesi akıl alacak şey değildir.

Liberal bir profesör milletvekili “Erdoğan adım atarsa AK Parti ile tekrar uzlaşırız” diyor. Erdoğan’ın kim olduğunu en saf liberaller bile öğrendi, HDP’li liberal öğrenememiş! Ama bundan daha vahimi, HDP yönetiminin bu korkunç açıklamanın partiyi bağlamadığını aradan bir haftaya yakın zaman geçtiği halde açıklamamasıdır. Kürt halkının eşitliğini ve özgürlüğünü sağlayacak, barışı getirecek bir açılım dün de yoktu bugün de yoktur. Açılım dedikleri “petrol açılımı”dır. Türke de Kürde de hayrı yoktur. Emperyalistlerin ve sömürgecilerin projeleridir.

Ama bugün 2023 bile değildir. İstibdad kurulmuştur! Türkiye pislik içinde kıvranıyor. Mafya, kara para aklayıcıları, katiller cirit atıyor. Başbakan oğullarının marifetleri konuşuluyor. HDP bu düzene mi destek verecek? HDP’nin içinden geldiği geleneğin geçmişte öldürülen temsilcilerinin anısına saygısızlık etmeyin! Musa Anter’lerin, Vedat Aydın’ların, Roboski kurbanlarının anısından çekinin!

İşçilerin birliği ve halkların kardeşliği birbirinden ayrılamaz!

Türk işçisi, Erdoğan ve Bahçeli’nin anlattıklarına inanmamalıdır. Yıllardır “beka sorunu”ndan söz ediyorlar, halkı devamlı Kürt’e karşı kışkırtıyorlar. İş, aş, hürriyet isteyen bir Türk işçisi, Kürt kardeşi esir oldukça bu isteğine ulaşamaz! İşçilerin birliği ve halkların kardeşliği birbirinden ayrılamaz.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2021 tarihli 142. sayısında yayınlanmıştır.