Depremi unutma unutturma: Günah keçileri değil tüm sorumlular yargılansın! Kamu konut seferberliği! Evler oturanların!

Depremi unutma unutturma: Günah keçileri değil tüm sorumlular yargılansın! Kamu konut seferberliği! Evler oturanların!

30 Ekim günü Kuşadası Körfezi ile Sisam adası arasında gerçekleşen 6,9 büyüklüğündeki deprem 70 km. uzakta İzmir’in merkezinde yer alan Bayraklı’da yıkıma yol açtı. 116 kişi öldü ve binden fazla kişi yaralandı. Yıkımın ve ölümlerin tarım yapılan sulak arazilerin bulunduğu ve yapılaşmaya uygun olmayan Bayraklı’da gerçekleşmesi, bu bölgeyi yapılaşmaya açanların sorumluluğunu gündeme getirdi. Ancak geçen zaman zarfında sadece yıkılan evlerin müteahhit ve fenni mesullerinden 7 kişi tutuklandı.

AKP’si CHP’siyle halka karşı müteahhit dayanışması

Depremin ardından Erdoğan, yıllardır CHP’li belediyelerin yönettiği İzmir’de sorumluluğu bu partinin üstüne yükledi. "İzmir depremi, CHP'nin enkaz altında kaldığı bir depremdir. Ruhsatlarını siz vermediniz mi? Sulak arazilere inşa müsaadesi veren siz değil misiniz? Bu afetlerin sorumlusu sizsiniz" ifadesini kullandı. Bu sözlerin gereği olarak yıkılan evlerin imar kararının alındığı dönem Bayraklı Belediye Başkanı olan Hasan Karabağ’ın ya da mevcut Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal’ın soruşturulması gerekirdi. Yine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlarının sorumluluklarının da yargı tarafından ele alınması lazımdı. Ancak Erdoğan, ne kadar CHP’ye yüklense de bu kişiler soruşturulmadı. Çünkü bu kişilerin soruşturulması demek aynı suçları işleyen AKP’li belediyelerin de başka depremlerde sorumlu tutulması anlamına gelecekti.

Depremi fırsata dönüştüren kanlı emlak piyasasına son!

Deprem bir doğal afet. Ancak bu afetin sonucunda yaşadığımız kayıplar tamamen kapitalist sistemin bir sonucu. Yıkımdan dahi kâr eden bir sistem bu. İnsanlar evsiz kalır kalmaz kiraların arttığı insanlık dışı bir emlak piyasası ile karşı karşıyayız. Bayraklı, gelir ortalaması çok düşük bir yer değildi. Ancak zaman içinde depremde yıkım yaşanan bölgelerdeki eski evlerde kiraların düştüğüne ve yoksul, dar gelirli, emekçi insanların buralara yönelmeye başladığına tanık olacağız. 1999 depreminden sonra aynı İstanbul Avcılar gibi riskli bölgelerde olduğu gibi İzmir depremini fırsat olarak gören müteahhitler, İstanbul başta olmak üzere, kentsel dönüşüm için aç kurtlar gibi saldırıyor. Devlet ise sorumluluğu insanların üzerine yıkıp, sanki insanların başka alternatifi varmış gibi “çürük evlerde oturmayın” diyerek vatandaşı azarlıyor.

Depremler sürecek ama ölümlerden kâr eden bu düzen devam etmemeli!

Bu sistem değişmeden de başka türlü olmasının imkânı yok. Önce ölümlerden ve yıkımlardan gerçekten sorumlu olan siyasetçi, bürokrat ve müteahhitlerin topyekûn yargılandığı bir dava süreci başlatılmalıdır. Deprem vergilerinin hesabı verilmeli, depreme hazırlık amacıyla kamu bütçesinden yeterli kaynak ayrılmalıdır. Tüm Türkiye’de depreme dayanıklı, sağlıklı ve nitelikli barınma hakkı için inşaat şirketlerinin, emlak ve gayrimenkul zenginlerinin elindeki konutlar kamulaştırılmalıdır. Depreme dayanıksız konutlarda oturanlar, planlama dahilinde bu konutlara yerleştirilmeli, depreme dayanıklı konut ihtiyacının tamamen karşılanabilmesi için derhâl kamusal toplu konut inşa seferberliği başlatılmalıdır! Oturduğu ev depreme dayanıklı olan kiracıların konutları kamulaştırılarak kullanma hakkı kendilerine verilmelidir. Evler oturanların!     

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2020 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır.