Ekmek ve hürriyet mücadelesine hoş geldin!

beyazıt

Koronavirüs pandemisinin yarattığı büyük sarsıntıda, evdeki imkânların sınava hazırlık sürecini belirlediği, eğitimde fırsat eşitsizliğinin bir kez daha gün gibi ortaya çıktığı, sınav tarihlerinin öğrencilerin durumuna göre değil turizm patronlarının isteklerine göre belirlendiği zorlu bir süreci geride bıraktık. Milyonlarca genç üniversite sınavına hazırlanırken parası olana imkân veren bu düzenin gerçek yüzüne bir kez daha tanık olduk. Nihayetinde hazırlık süreci geride kaldı, üniversiteyi kazanan binlerce gencin hayatında yeni bir sayfa açıldı. Şimdi açılan o sayfayı en güzel cümlelerle, memleketin tarihine damga vurmuş nice üniversite mücadeleleri gibi yeni mücadeleler ve zaferlerle doldurmanın, hem kendi geleceğimize hem de emekçi halkın geleceğine sahip çıkmanın vaktidir!

Üniversitede pişer memlekete düşer!

Memleketin dört bir yanında savaş tamtamları çalıyor, ekonomik kriz emekçi halkın ekmeğine kan doğruyor, işsizlik tehdidi her geçen gün büyüyor ve iktidar bütün gücüyle emekçi halkı bu düzende yaşamaya ikna etmek için çalışıyor. Genç işsizlik günden güne artıyor. Her dört gençten biri işsiz. Diplomalı işsizlik yüzde 15’e dayanmış, memleketin cumhurbaşkanı ise Beştepe’de genç işsizliği “Her üniversite okuyan iş bulacak diye bir şey yok!” sözleriyle savunuyor. Erdoğan aslında bu kirli sermaye düzeninin ve istibdadın gerçeklerini söylemekten başka bir şey yapmıyor. Bu düzenin tekerine çomak sokmak zorundayız. Memleketin geleceğini siyasal iktidarın ve bir avuç sermaye sahibinin insafına bırakmayacağız. Üniversite kürsülerini sermayenin çıkarlarını savunan fikirlere teslim etmeyeceğiz. Amfilerde, fakültelerde, kampüslerde birleşecek; tozpembe kariyer masallarının değil emekçi halkın gerçeklerinin peşinden gideceğiz. Ancak bu şekilde kendi geleceğimize, üniversite okuma fırsatı bulamamış nice yaşıtımızın geleceğine, emekçi halkın geleceğine sahip çıkabiliriz.

Yükümüz ağır, omuz ver kaldıralım!

Üniversiteler bugüne kadar sayısız mücadeleye sahne oldu. Öğrencilerin birliği olmaz denileni oldurdu, yapılamaz denileni yaptı. 1968’de Amerikan 6. Filosu Akdeniz’de elini kolunu sallarken binlerce üniversite öğrencisi tarafından Dolmabahçe’den denize döküldü. Öğrenciler, 1980 darbesinden sonra YÖK’e karşı alanları doldurdu, 2003’te Türkiye’yi Irak’ın işgaline sokacak tezkereyi meclisten döndüren büyük eylem günlerinde binler olup meydanlara aktı. 2013 Haziranı’nda son yılların en büyük halk isyanı olan Gezi ile başlayan halk isyanında fakültelerden alanlara binlerce kişilik kortejlerle yürüdü. Hiç şüphe yok ki geleceğimizin karardığı, hürriyetin abluka altına alındığı bu dönemden çıkarken de biz öğrencilerin mücadelesi çok önemli olacak. Gelin bu mücadelede omuz omuza verelim. Ekmek ve hürriyet için bir araya gelelim. Yükümüz ağır, omuz verin kaldıralım; sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyayı birlikte kuralım!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2020 tarihli 132. sayısında yayınlanmıştır.