Geleceğimizi kurtarmak için, üniversitelere, mücadele etmeye!
6 Şubat depreminin üzerinden üç ay geçti. Kampanyalara, desteklere rağmen depremzedelerin ne barınma ne de gıda sorunu çözüldü. Geçen üç ayda yaşadığı şehri terk edemeyen depremzedeler, hâlâ temiz suya dahi erişemiyor! İstibdad rejimi, bu süreçte yıkılan şehirleri inşaat rantına açmak için deprem sonrası müdahale etmesi gerektiği zamanın aksine oldukça hızlı davrandı. İnşaat, çimento, demir-çelik şirketleri büyük bir iştahla bu işe girişti. Molozları, asbestli enkaz yıkıntılarını çadır kentlerin dibine döktü. Hayatta kalan ve yaşam mücadelesi veren depremzedelerin hayatını bir kez daha hiçe saydı.
İstibdad, depremzedelerin barınma sorununa çözüm olarak ise depremzedelerin bir kısmını KYK yurtlarına yerleştirmek gibi gülünç bir çözüm buldu. Binlerce konut boş dururken depremzedelere KYK yurtlarının reva görülmesi kuşkusuz kapitalizmin depremden daha yıkıcı olan doğasının ürünüdür, bu sistemde özel mülkiyetin insan canından dahi önemli olduğunun göstergesidir. Fakat depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesi aynı zamanda istibdadın üniversiteleri kapatmak için bulduğu bir bahaneydi.
20 yılı aşkın süredir iktidarda olduğu ülkeyi çürük bina yığınlarına mahkûm eden AKP, depremin bu denli yıkıcı olmasının asıl sorumlusudur. Üniversite gençliği bu gerçeğin farkında. Gençliğin tepkisinden korkan AKP ve istibdad rejimi, depremi bile kendisi için fırsata çevirdi. Gençliği üniversitelerden sürerek olası bir eylem dalgasının önüne geçti.
İstibdadın gençlikten korkması boşuna değil. İstibdad, eğitim hakkını gasbetmek pahasına gençliği mücadele alanlarından uzaklaştırmıştır. Çünkü istibdada, ekonomik krize ve işsizliğe karşı gençliğin üniversitelerden 1 Mayıs’lara, fabrikalara, sokaklara taşacak çok büyük bir gücü var. Ne istibdada, ne de kapitalizmin sebep olduğu enkaza karşı çaresiziz. Geleceğimizi kurtarmak, ekonominin, sağlık sisteminin, eğitim sisteminin, barınma sorununun düzelmesi için sadece seçimleri beklemek, sandığa güvenmek zorunda değiliz. Bugüne kadarki her kazanımı ancak mücadele ederek elde ettiğimiz gerçeği apaçık gözümüzün önünde. Bu enkazdan seçimle değil ancak örgütlenerek, işçi sınıfının önderliğine güvenerek ve onun yanında yerimizi alarak çıkabiliriz. Yeter ki bir araya gelerek üniversitelerimize sahip çıkalım, kampüslerimizi mücadele alanlarına çevirelim, işçi sınıfıyla birlikte mücadeleyi yükseltelim!
Devrimci İşçi Partili Öğrenciler