Halkın cumhurbaşkanı adayını öneriyoruz! Adayımız, Gezi’nin, Soma’nın, Kürt halkının ortak adayı!

Devrimci İşçi Partisi bir bildiri yayınlayarak cumhurbaşkanı seçiminde doğmuş olan çok özel koşulların değerlendirilmesinin sömürülenlerin ve ezilenlerin mücadelesine büyük bir ivme kazandırma fırsatını yarattığına işaret etti, HDP’nin yönetici organlarını ve HDP’li milletvekillerini seçimlerini bunu göz önüne alarak yapmaya davet etti ve aday önerisi yaptı.

 

Cumhurbaşkanı seçimi, Türkiye’yi hâkim sınıfların aklının ucundan geçmeyen bir kavşağın ağzına getirdi. Düzenin üç ana partisi AKP, CHP ve MHP ile onların ardına dizilmiş birtakım daha küçük partiler (SP, BBP, DSP, BTP, DP vb.) şöyle ya da böyle iki adayın arkasına dizilecek. Tayyip Erdoğan elini geç göstermeye çalışsa da aday olacağını bütün halk biliyor. CHP ve MHP ise ellerini erkenden açtılar. Oradan Tayyip Erdoğan’ın susturucu takılmış hali çıktı! Türkiye halkından şimdi Mısır’da İhvan’ın cumhurbaşkanı olan Mursi’nin destekçisi Katar ile darbeci Bonapart Sisi’nin destekçisi Suudi Arabistan arasında bir seçim yapması bekleniyor. Ya Tayyip Erdoğan ve Katar, ya Ekmeleddin İhsanoğlu ve Suudi Arabistan! Kırk satır ile kırk katır herhangi bir zaman bu derecede somut bir biçim almış mıdır?

Soma işçisinin ve onun temsil ettiği milyonların, özelleştirmenin, taşeronlaşmanın, iş güvenliğinden yoksun çalışmanın, işsizliğin sefaletinden kurtulması için bir şeyler yapmak söz konusu bile değil! Bütün emekçilerin başına torba yasa geçiren Tayyip Erdoğan’ın karşısına muhtemelen hayatında “işçi” kelimesini ağzına almamış bir aday çıktı! Alevilerin eli böğründe! Kısa adı IŞİD olarak bilinen Irak ve Büyük Suriye İslam Devleti adındaki cami yakan, kafa kesen, kan içen örgütün mezhep savaşına hazırlandığı bir Ortadoğu’da üçüncü Boğaz köprüsüne Alevileri kılıçtan geçirmiş Yavuz Sultan Selim’in adını veren Tayyip Erdoğan’ın karşısına, Ortadoğu’da mezhep savaşının baş kışkırtıcısı Suud Kralı ile arası iyi olduğu için övülen bir aday çıktı! Kadınların, gençlerin ve eşcinsellerin öfkesi başında! Kürtajı kendi marifeti Roboski’ye benzeten, “kızlı oğlanlı” her şeye karşı çıkan, itaatkâr bir gençlik yaratmak için elinden geleni ardına koymayan, bütün toplumun üzerine muhafazakârlığın şalını geçirmeye çalışan Tayyip Erdoğan’ın karşısına onunla aynı hamurdan yoğrulduğuna kuşku olmayan bir aday çıktı!

Bu yüzden milyonlarca, on milyonlarca insan kendi adayını arıyor! Somut gerçek işte budur.

Elbette, bu toplumun en zinde, en mücadeleci, en fedakâr kitlesi Kürtlerin mecliste bir üçüncü aday çıkaracak gücü var. Kürt hareketinin bazı Türk sosyalistleri ile el ele kurduğu Halkların Demokratik Partisi, mecliste cumhurbaşkanı önerisi yapmak için gerekli olan 20 milletvekilinden fazlasına sahiptir. İşte bu yüzden toplumun çok büyük bir kesimi şimdi gözünü HDP’ye ve onun ardındaki büyük güç olan Kürt hareketine çevirmiş bekliyor. CHP tarihi bir hata yaptı. Adayını açıklamakta acele etti. Bu, CHP’nin solunda büyük bir boşluk yarattı. HDP bunu doldurma konusunda gerekli tarihi beceriyi gösterebilecek mi?

Kürt hareketinin içinde, göğsünü gururla şişirerek büyük kitlelerden oy isteyebilecek sayısız insan var! Onlarca yılın mücadele sınavından geçmiş insanlar. Erkekler ve daha önemlisi kadınlar. HDP’yi Kürt hareketi ile birlikte kurmuş sosyalistler arasında yetenekli ve onurlu insanlar var. Erkekler ve daha önemlisi kadınlar. Bütün bu aday adaylarının başında, BDP’nin eski, HDP’nin yeni eşbaşkanı, Kürt kitlelerinin sevgisini kazanmış ve adaylığı yaygın olarak ağızlarda dolaşan Selahattin Demirtaş var. Bunların hepsi ve en başta Selahattin Demirtaş, başka koşullarda Kürt hareketinin adayı olarak öne çıkabilirdi, uygun koşullarda Türkiyeli sosyalistlerin desteğini de alabilirdi. Ama bugün AKP ve CHP’nin birbirini aratmayan adayları karşısında toplumda doğan ihtiyaca Kürt hareketinin içinden bir aday cevap veremez. Elbette HDP kendisine Kürt hareketi değil Türkiye hareketi olma misyonu biçmektedir. Ama kitleler nezdinde bu sınavdan henüz geçmemiştir. HDP’nin içinden bir aday Kürt hareketinin öz adayı olarak algılanacaktır. Her zamankinden daha fazla oy alacaktır, kuşku yok. Ama on milyonların oyunu alamayacaktır. Kürt hareketinin ve Kürt-Türk dayanışmasının gücünü bir miktar arttıracaktır. Ama Türkiye’nin kimyasını değiştiremeyecektir.

Bugün gerekli olan başka bir şeydir. Bugün gerekli olan, Gezi’nin mücadelesini, Soma’nın mücadelesini, Kürtlerin mücadelesini birleştirmektir. Var mıdır bunları birleştirebilecek aday diye sorulacaktır. Vardır!

Bulunur kurtaracak baht-ı kara mâderini!

Bu toplumun içinde gençliğinden günümüze kadar dürüst, ilkeli, sağlam duruşunu hiç değiştirmemiş, her zaman sömürülenlerden, ezilenlerden, horlananlardan yana olmuş, büyük bir birikime sahip nice insan vardır! Bugün gereken, hem işçi sınıfının ve köylüsüyle kentlisiyle emekçilerin, hem Gezi ile başlayan halk isyanının aktörlerinin, yani Alevilerin, kadınların, eşcinsellerin, beyaz yakalı çalışanların, kamu emekçilerinin, 90 kuşağı gençliğin, hem de Kürt halkının sorunlarını kucaklayabilecek, onları yarı yolda bırakmayacak bir adaydır. Çok sayıda böyle insanımız vardır. Ve bütün bu sınıfların ve ezilen kesimlerin güvenine lâyık olduklarının tapu gibi sağlam belgesi vardır: Kiminin artık yetmiş yıla yaklaşan veya onu bile aşan hayatları, kiminin bütün sömürülen ve ezilenlerin yanında vermekte olduğu mücadelesi!

En eski kuşakta Yaşar Kemal var, Sevim Belli var. Sağlığı yerinde olsa Vedat Türkali var. Bir sonraki kuşaktan üç adı sayıyoruz: Korkut Boratav, Fikret Başkaya ve Halûk Gerger! Türkiye sosyalist hareketi, 1960’lı yılların kitleselleşmesinden beri ne cevherler yetiştirmiştir. Onların sadece üçü. Daha genç kuşaktan işçi sınıfının militan önderlerinden Arzu Çerkezoğlu var. Siz de sayabilirsiniz başka isimleri. Onlardan birini kitlelere tanıtmak, ev ev, fabrika fabrika dolaşmak, işçilerden, yoksullardan, kadınlardan, varoş gençliğinden onlar için oy istemek cümle sosyalistler için ne kadar kolay, ne kadar şevkle sarılınacak bir şey.

Bu tür bir aday Türkiye’yi arı kovanına çevirir. HDP’nin cumhurbaşkanı adayının, partinin seçimlerdeki potansiyelinin iki, üç, belki de daha fazla katı oy almasını mümkün kılar. Türkiye’nin kimyası değişir. O zaman “ama Tayyip Erdoğan seçilirse diktatörlük kuracak” korkusuna da yer kalmaz. Böylesine kenetlenmiş, böylesine ayağa kalkmış, böylesine kendi kaderini belirleme cesaretini bulmuş bir halklar ittifakı üzerinde kimmiş diktatörlük kuracak olan. Alnını karışlarız!

Haydi yoldaşlar, haydi hevaller, birlikte yola düşelim! Yaşar Ağabey mi, Sevim Ablamız mı? Korkut, Fikret ya da Halûk Hocamız mı? Omuz omuza mücadele ettiğimiz Arzu kardeşimiz mi? Türkiye’yi Erdoğan’lardan, İhsanoğlu’lardan çok daha iyi yöneteceklerini biliyoruz. Halk da kolayca anlayacak bunu. İş ki halka gönül rahatlığıyla benimseyebileceği bir aday önerelim. Haydi hevaller, haydi yoldaşlar!

Devrimci İşçi Partisi

27 Haziran 2014