DİP Bildirisi: En yüce divan halktır! Eli uzun adamları halk yargılayacak!

17 ve 25 Aralık 2013 operasyonları, koskoca bir lağım çukurunu açtı, bizlere siyasi sistemin gerçekte nasıl işlediğini görme fırsatı yarattı. Türkiye o zamandan beri bir aklama ve karartma rejimi altında yaşıyor.

Aklama: AKP iktidarı, bir yıldır, ayakkabı kutularındaki milyon dolarlara, evlerdeki para sayma makinelerine, yatak odalarındaki kasalara, kollarda taşınan saatlere, İçişleri Bakanı’nın bir kaçakçıyı korumak için önüne bile yatacağına dair beyanlarına, dönemin başbakanı ile oğlu arasındaki “sıfırlama” tapelerine rağmen, başta Tayyip Erdoğan ve ailesi olmak üzere birçok siyasinin, bürokratın ve patronun bulaşmış olduğu ortaya çıkan yolsuzluklardan yargılanmasını ve ceza almasını engellemekten başka iş yapmıyor.

Karartma: Bu amaçla deliller yok ediliyor, savcılar ve polisler yüzlercesi ve binlercesiyle görevlerinden alınıyor, yasalar değiştiriliyor, yasak yasak üstüne geliyor, bütün dünyanın kullandığı twitter ve youtube internet siteleri bile karartılıyor.

Ama pislik o kadar büyük ki, bin yerden bastırsanız, bir yerden yine fışkırıyor! İşte şimdi dört bakanın yolsuzluğu meclisin önüne geldi. Yolsuzlukları soruşturmak için kurulan meclis komisyonu 5 Ocak’ta bu bakanların Yüce Divan’da yargılanması konusunda oylama yapacak. Ardından Ocak sonunda meclis genel kurulu son oylamayı yapacak. Çoğunluk Yüce Divan derse bakanlar Anayasa Mahkemesi önünde hesap verecek. Hayır derse yasal yollar kapanmış olacak.

İşçi sınıfının ve emekçilerin çıkarları tartışmasız biçimde bakanların Yüce Divan’a yollanmasında yatıyor! Bu dört bakanın yargılanması bütün pisliklerin toplumun önünde ortaya dökülmesi için bir olanaktır. Halkın parasını çalanlar hesap vermelidir. Gelecekte başka eli uzun adamların halkı soyup soğana çevirmesini engellemek için bu önemli bir adım olur.

Bu dört bakanın yargılanması aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın bütün bu yolsuzluklardaki rolünün de ortaya çıkmasına yarayabilir. Unutmayın: eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, olaylar ilk patlak verdiğinde, bütün yaptıklarının Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde yapıldığını, soruların esas muhatabının o olduğunu söyledi. Öyle demese ne olur? Dört bakan çalmış çırpmış, başbakanın eli armut mu topluyordu?

Nihayet, yargılama, AKP’nin 17 ve 25 Aralık’ı bir “darbe” gibi gösterme gayretine büyük bir darbe vurur.

Patronlar düzeninin kurumları nereye kadar gidecek göreceğiz. Ama esas hesabı halk sorabilir ancak! Çünkü halkın bu alavere dalavereden hiçbir çıkarı yok. Ötekiler hep kendi geleceklerinin hesabını yapacak, düzen içindeki yerlerini sağlam tutmaya çalışacaktır. Sadece işçiler ve emekçiler sonuna kadar gidebilir. Öyleyse, bütün delillere ulaşma yetkisine sahip bir Bağımsız Soruşturma Komisyonu için seferber olalım. Sendikalarımızı, meslek örgütlerimizi harekete geçirelim. Paramız çalındı, hesabını soralım!

2 Ocak 2015