Devrimci İşçi Partisi 7. Kongresi: Emperyalizme ve Siyonizme karşı savaşında Filistin halkının kayıtsız koşulsuz yanındayız!

dip 7. kongre filistin

Devrimci İşçi Partisi'nin (DİP) bir süre önce gerçekleşen 7. kongresi, Siyonist İsrail'in emperyalistlerin desteğini de arkasına alarak Filistin halkına yönelik başlattığı katliam, soykırım girişimi ve etnik arındırma karşısında koşulsuz bir biçimde Filistinlilerin ve Filistin direniş örgütlerinin yanında olduğunu ilan eden bir karar aldı. Oybirliği ile alınan ve “Emperyalizme ve Siyonizme karşı savaşında Filistin halkının kayıtsız koşulsuz yanındayız! Yıkılsın Siyonist İsrail devleti!” başlığını taşıyan kararın tam metnini aşağıda yayınlıyoruz.

Emperyalizme ve Siyonizme karşı savaşında Filistin halkının kayıtsız koşulsuz yanındayız! Yıkılsın Siyonist İsrail devleti!

Filistin direnişi, 7 Ekim 2023 günü El Aksa Tufanı operasyonunu başlatarak Siyonizme karşı mücadele tarihinde yeni bir sayfa açtı. Yıllardır İsrail’in hiç ara vermeyen saldırılarına karşı savunma pozisyonunda bulunan Filistin örgütleri, bu askerî girişim sonucunda inisiyatifi ellerine aldılar. 2006’da Hizbullah karşısında aldığı yenilgiye rağmen kendisini yenilmez bir güç olarak pazarlayan İsrail ordusu, 7 Ekim günü öğlen saatlerine kadar yerinden bile kımıldayamadı. Ne olduğunu anlayıp bir askerî karşılık vermesi için bile günler geçti. Filistin direnişinin taarruzu İsrail’in arkasındaki esas güç olan ve İsrail’i bölgede bir ileri karakol olarak destekleyen ABD emperyalizmine ve müttefiklerine de derin bir şok yaşatmıştır.  ABD emperyalizminin aktif desteğini arkasına alan İsrail Siyonizminin, yaşadığı yenilgiyi telafi etmek ve Filistin direnişine stratejik bir darbe vurmak üzere başlattığı soykırımcı karşı taarruzun püskürtülmesi için mücadele sürmektedir.

Devrimci İşçi Partisi, Filistin direniş örgütleri tarafından ortak bir operasyon odasından sevk ve idare edildiği açıklanan bu taarruzu haklı ve meşru görür. Anti-emperyalist ve anti-Siyonist duygularla selamlar. 

Filistin’de tufan durup dururken kopmadı!

El Aksa Tufanı, Gazze’de konuşlu bir ya da birkaç örgütün durup dururken karar verip uygulamaya koyduğu bir operasyon değildir. 

El Aksa Tufanı, Filistin halkının yüz yıl önceki Balfour Deklarasyonu’ndan bugüne karşı karşıya bırakıldığı katliamlara, etnik arındırmaya ve içine itildiği zillet koşullarına bir yanıttır. Siyonistler, Britanya emperyalizminin himayesinde Filistin’de her türlü terör yöntemini kullanarak palazlanmış, 1948 yılında da yerli Filistinlileri topraklarından söküp atarak, köylerini basıp katlederek, tüm tarihî Filistin’i bir etnik arındırmaya tabi tutarak İsrail’i kurmuştur (Nekbe). O günden bugüne emperyalizmin desteğiyle Filistin halkından gasp ettiği toprakları genişletmiş, neredeyse Filistin’in tamamını işgal etmiştir. 

El Aksa Tufanı, Arap ulusunun başına çöreklenmiş gerici rejimlerin İsrail ile kurdukları işbirliklerine bir yanıttır. Ürdün kralı, Siyonizmin bölgedeki en ileri müttefiklerinden olmuştur. Enver Sedat’tan itibaren Mısır liderleri, son olarak da darbe ile başa gelmiş olan Sisi, Siyonizme hizmette çıtayı hep bir yukarı taşımıştır. ABD başkanı Trump döneminde başlayan İbrahimî Anlaşmalar sürecinde Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve sonra da Fas, İsrail ile ilk kez diplomatik ilişki kurmuştur. İsrail daha sonra Sudan ve Çad ile de benzer bir sürece girmiştir. Ama daha da önemlisi, Arap dünyasında çok önemli bir konumu bulunan Suudî Arabistan’ın da yakın zamanda İsrail ile normalleşeceğinin beklenmesi, bu yönde önemli işaretlerin ortaya çıkmış olmasıdır. Filistin halkı bu ihanetler karşısında boğazına geçirilen ilmiğin günden güne daha fazla sıkıldığını hissetmekte iken El Aksa Tufanı gelmiştir. İbrahimî anlaşmalarla Filistin halkını kuşatan abluka ciddi ölçüde kırılmaya başlamıştır.

El Aksa Tufanı, Filistin halkının mücadelesinin bir zamanlar çatısını oluşturan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün en büyük bileşeni olan El Fetih önderliğinin Oslo sürecini takiben hızla düşmanla işbirliğine yönelmesine bir tepkidir. Oslo’nun bir sonucu olarak kurulan Filistin Özerk Yönetimi’nin işlevi, Batı Şeria’da Siyonist işgalcinin pis işlerini yapmaktan ibarettir. Bunun karşılığında Filistin halkına İsrail tarafından en ufak bir hak kırıntısı dahi verilmediği gibi, Filistinliler kendi topraklarında ırkçı ve ayrımcı bir Apartheid rejimine tabi tutulmaktadırlar. 

El Aksa Tufanı, geçtiğimiz Temmuz ayında Cenin’e yapılan saldırıya, Şirin Ebu Akile’nin üzerinde gazeteci yeleği ile haber yaparken Siyonist keskin nişancılarca yüzünden vurularak katledilmesine, Yahudi yerleşimcilerin Huvara’da İsrail ordusunun da yardımıyla Filistinlilere saldırısına bir yanıttır. 

El Aksa Tufanı, 2023’ün ilk dokuz ayında 247 Filistinli’nin katledilmiş olmasına bir yanıttır.

El Aksa Tufanı, Filistin halkının katili Netanyahu’nun geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kürsüden tüm dünyaya “Yeni Ortadoğu” başlığıyla, Filistin’in olmadığı, yani yeryüzünden silindiği bir haritayı göstererek Filistin’i yok etme niyetini bir kez daha açıkça ortaya koymasına bir yanıttır. 

Nihayet Filistin’de kopan tufan, dünya çapında emperyalizmin Rusya ve Çin’i kuşatmak ve onlarla birlikte tüm dünya halklarına diz çöktürmek için başlattığı büyük saldırganlıktan ayrı düşünülemez. Ukrayna’da dünyayı nükleer savaşın eşiğine getiren ABD emperyalizmi ve NATO’nun, Filistin halkına soykırımı dayatan Siyonist saldırganlığı kışkırtması bir bütünlük arz eder. Bu açıdan bakıldığında El Aksa Tufan’ı dünyada yükselen emperyalist barbarlık cephesinin karşısında konumlandırılmalıdır.

Filistin halkının Siyonizme karşı savaşı haklı ve meşrudur!

Filistin direniş örgütleri, Filistin’i haritadan silmenin öyle kolay bir iş olmadığını göstermiş, Siyonist İsrail’e, hak ettiği bir ders vermişlerdir. Devrimci İşçi Partisi, Filistin halkının topraklarına geri dönme hakkını kayıtsız ve koşulsuz savunur. Filistinlilerin bu haklar için savaşması meşrudur. 

Savaşlarda sivil kayıpların varlığı elbette istenmez. Ama tarih boyunca birçok sömürge halkı onlarca, bazen yüzlerce yıllık ezilme, sömürü ve aşağılanmanın yarattığı öfkeyle sömürgeciliğe karşı ayaklandığında sivilleri de hedef almıştır. Kimse bu yüzden bugün o ülkelerin tarihsel gelişmesine dönüp baktığında bu ayaklanmaların sivil ölümlerine yol açtığı için meşru olmadığını söylemiyor, o ülkelerin sömürge olarak kalmasının gerektiğini savunamıyor. Mandela’yı Güney Afrika’da devrimci çözümün yerine yumuşak geçişi sağladığı için müteşekkir hisseden bütün sözde “demokratlar” onun yıllar boyunca Afrika Ulusal Kongresi’nin “terörist” olarak aşağılanan gerilla örgütünü yönettiğini ikiyüzlü tarzda gizliyor. Filistin meselesinde sivil kayıpların varlığı da, işgalin kendisi gibi savaşın haksız tarafı olan Siyonist İsrail’in sorumluluğundadır ve İsrail’in etnik arındırma ve yerleşim politikasının bir sonucudur. Dahası, Siyonist yerleşimcilerin önemli bir bölümü sivil görünümü altında tepeden tırnağa silahlı paramiliter unsurlardır.

Hamas’ın ideolojisi tarafsızlığa gerekçe yapılamaz! Tarafsızlık emperyalizme ve Siyonizme destek demektir!

Hamas’ın köktendinci bir örgüt olduğu, hem İhvan kökeninin, hem de İran himayesinin bu örgütü halkların kurtuluşunu sonuna kadar götürmek için uygunsuz bir enstrüman haline getirdiği kuşkusuzdur. Ancak bu nedenle Hamas’ın başlattığı El Aksa Tufanı’na sırt çevirmek bu tavrı benimseyenlerin meseleyi hiç anlamadığından başka bir şey göstermez. Marksizmin bütün büyük önderlerinin modern çağın savaşlarında tutarlı olarak savunduğu pozisyon, savaşlarda tarafların (ülkelerin ya da devleti olmayan halkların) başında olan örgütün ideolojisinin değil tarafların karşılıklı ilişkisine ve savaşın arkasındaki siyasi meselelere bakılması gerektiğidir. Marksizmin bürokratik işçi devletlerinin çöküşü sonrasında desteğini yitirmesi bu sağlam pozisyonun unutulmasına yol açmış, bu ise birçok sol hareketin emperyalizme ve onun ikizi Siyonizme karşı savaşan taraf desteklenince “Saddamcılık”, “Miloşeviç destekçiliği”, “Putincilik” vb. türünden suçlamalar eşliğinde emperyalizmin karşısında durmayan bir tutum takınmasıyla sonuçlanmıştır.  Burada tarafların konumu sömürgeci le sömürgeleştirilmiş bir devletsiz halkın çatışmasıdır. Savaşın arkasındaki siyasi mesele de yukarıda anlatıldığı gibi Filistin’in gerici Arap rejimlerinin rızasıyla haritadan silinmesi politikasına karşı isyandır. Her kim Hamas’ın siyasi-ideolojik karakteri dolayısıyla “tarafsız” kalıyorsa o öyle bir niyet taşımasa da Siyonizme ve onun ardında kenetlenmiş olan emperyalizme destek veriyor duruma düşmüştür.

Devrimci İşçi Partisi erken bir aşamada, henüz partileşmeden önce, 11 Eylül 2001 saldırısı sonrasında köktendinci hareketlerle Marksist işçi sınıfı partilerinin ilişkisine yönelik politikasını belirlerken bütün ülkelerde bütün zamanlarda aynı kalacak birörnek bir yaklaşımın “somut durumun somut analizi” ilkesine aykırı düşeceğini, farklı ülkelerde ve farklı zamanlarda köktendinci hareketlere yaklaşımın farklılaşması gerektiğini saptamıştır. Bu saptama yapılırken Filistin, belirli koşullar altında Marksist ve genel olarak sosyalist partilerin köktendinci hareketlerle geçici ve koşullu işbirliğine girebileceği, cepheler kurabileceği tipik ülke olarak örnek seçilmiştir. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin El Aksa Tufanı konusunda deklare ettiği politika da bizim bu tavrımızın doğruluğuna ilişkin bir karinedir. 

Bizim Hamas’a desteğimiz savaşta İsrail’in karşısında, onun ve diğer Filistin örgütlerinin yanında olmakla sınırlıdır. Yani askerî alanla sınırlıdır. Filistin’in gelecekte kim tarafından hangi sınıfsal temellerde yönetilmesi gerektiği konusunda Hamas’a en ufak bir destek vermeyiz, gerektiğinde karşısında yer alırız. Yani siyasi bir destek söz konusu değildir.

İsrail Siyonizminin soykırımcı saldırısına ve ikinci Nekbe'ye karşı birleşelim!

İsrail, El Aksa Tufanı operasyonuna karşı Gazze’de açık bir soykırıma girişmiştir. Önemli bir bölümü çocuk 6 binden fazla sivil Siyonistlerin bombardımanı ile katledilmiştir. Sayı her an artmaktadır. Emperyalistler “İsrail’in her koşulda kendisini savunma hakkı olduğunu” belirterek sivillerin ağır bir bombardıman altında yaşamlarını yitirmelerine açık çek vermişlerdir. ABD emperyalizmi uzun yıllardır İsrail’e sağladığı milyarlarca dolarlık askerî yardımlarla zaten Filistin halkının uğradığı mezalimin sponsoru durumundadır. Siyonist İsrail ile her zaman en yakın ilişkiye sahip olmuş bulunan ABD, bununla da yetinmemiş, İsrail’e bir uçak gemisi yollamış ve bu şekilde bölgedeki herhangi bir gücün, Filistin’in yanında yer alarak sürece müdahale etmesi karşısında caydırıcı bir rol üstlenmiştir. Bu, İsrail’in soykırımcı saldırısına açıkça destek ve ortak olmaktır. Devrimci İşçi Partisi, emperyalizmin Siyonist İsrail’e verdiği desteği lanetler, tüm bölge halklarını, kendilerine kan ve zulümden başka bir şey vaat etmeyen emperyalizm ve Siyonizme karşı birleşik bir mücadeleye çağırır. Elbette bu omuzdaşlığı sağlayabilecek olanlar, Ortadoğu’da (Batı Asya’da) emperyalizm ile işbirliği içinde kendi işçi ve emekçilerini sömürerek abâd olan burjuvazi değil, bu coğrafyanın işçileri ve emekçileridir. Çağrımız en başta bölgenin sosyalistlerine, sendikalarına, işçi örgütlerinedir. Gün, emperyalizm ve Siyonizme karşı birlikte mücadele etme günüdür!

Siyonizmle işbirliğine ve normalleşmeye son! Emperyalizmin üssü olmayacağız!

Türkiye’de yarı askerî bir istibdad rejimi inşa etmiş bulunan Erdoğan ve partisi AKP, uzun bir dönem İsrail karşıtı söylemleriyle Filistin halkının dostu emekçi halkımızın duygularını istismar ettikten sonra, önce Mavi Marmara davasını satarak, daha yakın zamanda ise İbrahimî antlaşmalara koşut bir biçimde İsrail ile yeni bir yakınlaşmaya giderek İsrail’in yanında pozisyon almıştır. Amacı, Filistin halkına ait, Akdeniz tabanında keşfedilen doğalgaz yataklarının İsrail tarafından yağmalanmasına ortak olmaktır. Bu yüzden de El Aksa Tufanı harekâtı Erdoğan’ı suç üstünde yakalamıştır. Erdoğan operasyonun başlarında itidâl çağrısı yapmış, İsrail’in Gazze’deki katliamları karşısında ise hiçbir gerçek adım atmamıştır. Erdoğan’ın İsrail’le hali hazırda ve fiilen askıda olan doğal gaz çalışmalarının askıya alındığını açıklaması ve yine devletin Hamas’ı terör örgütü olarak nitelemeyen resmi görüşünü yinelemesi de buna dahildir. Sürece emperyalizm ve Siyonizm lehinde arabulucu olarak dâhil olmaya çalışmaktadır. Başka amaçların yanı sıra İsrail’i koruyan İncirlik üssü ve İsrail’in gözü kulağı Kürecik radar üssü çalışmaya devam etmektedir. Katliam sürerken, Türkiye’nin İsrail ile ticareti de, askerî ilişkileri de sürmektedir. Devrimci İşçi Partisi, istibdad rejiminin emperyalizm ve Siyonizm ile dostluğunu bir kez daha teşhir eder ve emekçi halkımızı emperyalizm ve Siyonizm ile birlikte istibdada karşı da mücadeleye çağırır. Filistin halkının zaferi, işçi sınıfının her gün karşı karşıya kaldığı sömürünün müsebbibi olan kapitalizmin en yüksek aşaması olan emperyalizmin yara alması demektir. Saflar bellidir. Bir tarafta emperyalistler, Siyonistler ve ülkemizde bunların müttefiki olan burjuvazi ve istibdad rejimi vardır. Emekçi halkımız ise Filistin halkı ile aynı saftadır. 

Devrimci İşçi Partisi, Türkiye devletinin emperyalizm ve Siyonizmle işbirliği ve ittifakının her biçimine karşı aktif bir mücadele yürütmeyi temel bir görev olarak benimsemektedir. Bu doğrultuda anti-emperyalist ve anti-Siyonist güçleri birlikte mücadele etmeye çağırmaktadır. Bu topraklardan Filistin halkının mücadelesine yapılabilecek en önemli destek Türkiye’den emperyalizme ve Siyonizme verilen hizmetin kesilmesidir. Bu doğrultuda İsrail’le askerî, diplomatik, ekonomik ilişkilerin kesilmesi, İsrail’in Ortadoğu’da (Batı Asya’da) gözü kulağı olan Kürecik Radar üssü başta olmak üzere Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı emperyalist üslerin kapatılması, Türkiye’nin NATO’dan çıkması, tüm dünyada ezilen halkların karşısındaki en büyük gerici güç olan NATO’nun yıkılması en önemli mücadele başlıkları olarak öne çıkmaktadır. 

Anti-Siyonizm Yahudi karşıtlığı değildir! Siyonizm Yahudiler dahil tüm halkların ortak düşmanıdır!

Anti-Siyonizm hiçbir şekilde Yahudi karşıtlığı değildir. Bu ikisini eşitlemek emperyalizmin ve Siyonizmin propaganda savaşının bir parçasıdır. Yahudi halkının içerisinde Siyonizm ideolojisine teslim olmamış kesimlerin varlığı malumdur. Bunların bir kısmı İsrail tarafından işgal edilmiş Filistin topraklarında (48 toprakları) yaşamakta, bazıları ise dünyanın dört bir yanında yerleşmiş durumdadır. ABD’deki Yahudiler, İsrail’in Gazze operasyonunu durdurmasını talep ederek ABD Kongre binasını basmış, bazı senatörlerin evlerine giden yolları kesmiştir. İsrail işgali altındaki topraklarda yaşayan bazıları dahi, her türlü riski alarak İsrail operasyonlarının durdurulması için eylemlere girişmiş, Siyonistlerin sert müdahalesi ile karşılaşmışlardır. Devrimci İşçi Partisi, henüz doğru bir programa sahip olmasa ve çoğu zaman Siyonizmden tam bir kopuşu ifade etmese de bu kesimlerin eylemlerini selamlar. Yakın zamanda İsrail’de Netanyahu karşıtı protestolar da dâhil olmak üzere, Yahudi halkının Siyonizmden kopuşu doğrultusunda etki uyandırabilecek tüm gelişmeleri önemli ve değerli görmektedir. Devrimci İşçi Partisi, tüm dünyanın Yahudi işçi ve emekçilerini, Filistin halkının geri dönüş hakkını savunmaya, kendilerine musallat olmuş, Nazizm benzeri bir ideoloji olan Siyonizmi terk etmeye ve emperyalizme karşı diğer tüm Ortadoğu (Batı Asya) halkları ile omuz omuza mücadele etmeye çağırır. 

İsrail’e boykot Filistin’e özgürlük!

Siyonizmin Filistinlilere yönelik katliamlarına ve giriştiği soykırıma karşı, dünya çapında verilecek tepkiler büyük önem taşımaktadır. Filistin halkı bir süredir Güney Afrika örneğini izleyerek Boykot, Yatırımların Geri Çektirilmesi ve Yaptırımlar (BDS) adı verilen bir hareket yoluyla dünyanın dört bir yanında İsrail’e karşı tavır almaya çağırmaktadır. Tüm eksik ve sınırlılıklarına karşın BDS hareketi önemli bir araçtır ve içinde bulunduğumuz dönemde Siyonizmi açıkça destekleyen firmalara yönelik boykot kampanyaları ve bazı firmaların yatırımlarını İsrail’den çekmeye zorlanması, akademik ve kültürel boykotla, bilim ve sanatın Siyonizmin aklanmasına vesile edilmesine karşı çıkılması, hükümetlerden İsrail’e yönelik yaptırımlar talep edilmesi önemlidir. Devrimci İşçi Partisi tüm dünyadaki, özellikle de emperyalist merkezlerdeki işçi sınıfı örgütlerini, sendikaları, siyasî partileri İsrail’e yönelik etkili boykot faaliyetleri yürütmeye çağırır. 

Devrimci İşçi Partisi dünyanın bütün ülkelerinde işçi sınıfı örgütlerini (sendikalar, siyasi partiler, diğer her türlü işçi kurumları) şu anda Gazze halkına karşı hazırlanan soykırıma karşı derhal mücadeleye girişmeye çağırır.

Devrimci İşçi Partisi, kuruluşunda inisiyatif gösterdiği Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Filistin Dostları Platformu’nu desteklemeye devam edecektir. Filistin Dostları, önümüzdeki dönemde de Filistin halkının mücadelesine Türkiye’den destek vermeyi sürdürecek, devrimci Marksizmin Siyonizm ile mücadelesinde önemli bir araç olacaktır. 

Emperyalizmin ve Siyonizmin yenilgisi için ve Filistin’de devrimci çözüm için ileri!

Devrimci İşçi Partisi, Filistin meselesinin mümkün olan tek çözümünü savunur: Müslüman ve Hristiyan Araplarla Yahudilerin bir arada yaşayacakları, nehirden denize tüm tarihî Filistin’i kapsayacak, özgür, demokratik, laik ve sosyalist bir Filistin!

Tüm bölge halklarının ortak kurtuluşunu mümkün kılacak tek program için mücadele eder: Ortadoğu (Batı Asya) ve Kuzey Afrika Sosyalist Federasyonu!

Amacımız, emperyalizmin yenilmesi, Nazi Almanyası gibi Siyonist İsrail’in de yıkılması ve Filistin halkının özgürlüğünü kazanmasıdır! Kahrolsun emperyalizm!

Başta İncirlik ve Kürecik olmak üzere emperyalist üsler kapatılsın! Siyonist elçi kovulsun! İsrail’le askeri, ticari, diplomatik tüm ilişkiler kesilsin! 

NATO’dan çık, NATO’yu yık!

Yıkılsın Siyonist İsrail devleti!

Nehirden denize özgür Filistin!