Ortadoğu bataklığı nasıl kurutulur?

Ortadoğu bataklığından bahsediliyor. Suriye’de kanlı bir iç savaş yaşanıyor. Yemen’de de öyle. Irak’ta Amerikan işgalinden bu yana kan hiç durmadı. Darbeler, mezhep çatışmaları, tekfircilik, barbarlık, yoksulluk, kadınların hiçe sayılması ve petrol zenginliği ile iç içe geçmiş muazzam bir yozluk ve yobazlık...

Ortadoğu’nun bu hâline bakıp da Araplara ya da İslam’a suç bulanların sayısı oldukça fazla. Özellikle Paris katliamının ardından Batı’da Araplar ve genel olarak Müslümanlar yeniden potansiyel terörist ve barbarlar olarak yaftalanıyor. Gerçek İslam bu değil diye ırkçılığa ve ayrımcılığa itiraz edenlere, yukarıdan ve alaycı bakışlar atanlara, gerçek İslam bu değilse nedir diye soranlara sıklıkla rastlıyoruz.

Biz kendimizi “gerçek İslam nedir” sorusuna yanıt verecek bir konumda ve yetkinlikte görmüyoruz. Ancak bu sorunun yanlış bir soru olduğunu ve yaşadığımız gerçekliği anlamakta hiçbir fayda sağlamayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Biz bütün Ortadoğu halklarının başka bir soruya odaklanması gerektiği kanaatindeyiz: Gerçek Batı uygarlığı nedir? Emperyalizm nedir?

Ortadoğu’nun hâli vahim. Ama bu, Ortadoğu halklarının Batı uygarlığından uzak kalmasından kaynaklanmıyor. Tam tersine, coğrafyamız üzerinde lanetin adı Batı uygarlığı! Suriye’de mezhep savaşı var. Evet! Peki, Suriye’nin ilk defa Fransız mandası altına girdiği 1922’den sonra mezhepsel temelde, Nusayri, Sünni, Dürzi vb. bölgelere ayrılarak bölündüğünü biliyor muydunuz? Ortadoğu’da çağdışı krallıklar mı var dediniz? Avrupa’da, Britanya, İspanya, İsveç, Norveç, Hollanda, Belçika’nın aralarında bulunduğu 11 ülkenin “çağdaş” monarşilerce yönetilmesine ayrıca bir de din devleti (Vatikan) olmasına ne diyeceksiniz? Tüm bu “çağdaş” ve “uygar” Batılı devletlerin, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bizzat sınırlarını cetvellerle çizdikleri petrol zengini körfez şeyhliklerini, Katar emirliğini ve Suudi ve Ürdün krallıklarını sonuna kadar desteklediklerini biliyor muydunuz? 

Ortadoğu halklarının birbirlerini boğazlamasından mı bahsediyorsunuz? Birbirini boğazlayan halklar silahlarını kimden alıyor? Hangi petrolün dolarlarıyla besleniyor? Hâlâ Irak’ta üç binden fazla, Ürdün’de binden fazla Amerikan askerinin bulunduğundan, Katar’da, Kuveyt’te, Suudi Arabistan’da, Umman’da var olan Amerikan üslerinden, Kıbrıs ve Bahreyn’de İngilizlerin, Birleşik Arap Emirlikleri’nde Fransızların askeri üsleri olduğundan haberiniz var mı?

Peki IŞİD ya da DAİŞ ismiyle anılan kendine İslam Devleti diyen tekfirci mezhepçi barbarlar güruhunun, İsrail’den ne kadar farklı olduğunu düşünüyorsunuz? DAİŞ’in bir anayasası yok. Dini kurallar dışında yasa kabul etmiyorlar. Biliyor musunuz İsrail’in de yok! İsrail de kendisini bir Yahudi devleti olarak dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor. DAİŞ, kendisi haricinde kimseye yaşama hakkı tanımıyor! İsrail tanıyor mu? Filistin halkı silahlı direnişle kendini korumasa kadim Filistin topraklarında tek bir Arap, tek bir Müslüman kalmazdı, buna emin olabilirsiniz. İnanmıyorsanız Siyonistlerin kendi yazdıkları belgeleri okumakla işe başlayabilirsiniz. Uygar Batı, İsrail’i medeni bir ülke diye destekleyip, Filistinlileri de terörist olarak yaftaladı yıllarca. Hâlâ kendisine kölece biat etmeyen, direnen Filistinlileri aynı şekilde yaftalamaya devam ediyor. Bugün DAİŞ, nükleer bombası olmayan ve Batı uygarlığı tarafından henüz diplomatik olarak tanınmamış, Yahudilik yerine İslam’ı paravan olarak kullanan bir İsrail’dir.

İşte gerçekler! Batı uygarlığı Ortadoğu’ya hiç de uzak değil. Tam tersine Ortadoğu ile et ve tırnak gibi iç içe geçmiş. Emperyalizmden ayrı bir Ortadoğu bataklığı yok! Nihayet tüm hava üsleri NATO’ya ait olan topraklarındaki iki büyük jet üssünü, İncirlik ve Diyarbakır’ı Amerikan emperyalizminin hizmetine sunmuş olan, dağlarına Amerikan üslerini, Avrupa topraklarını ve İsrail’i korumak için füze kalkanı yerleştirilen Türkiye’nin de giderek Ortadoğu bataklığına çekilmesinde şaşılacak bir şey de yok.

Ortadoğu bataklığını kurutmak gerek. Ama bunun için Ortadoğu halklarından ya da bu halkların inançlarından kurtulmaya gerek yok. Emperyalizmden ve Siyonizm’den kurtulduğumuzda bataklık da kuruyacaktır. Bizim hangi halkadan tutmamız gerektiği açık. Bu yüzden ısrarla yineliyoruz: Türkiye NATO’dan çıksın! Füze kalkanı kırılsın! Üsler kapatılsın! 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2015 tarihli 74. sayısında yayınlanmıştır.