Netanyahu, Trump ve istibdadın kalemşorları tek ses: Gazze’yi Filistinlilerden arındıralım!

Netanyahu, Trump ve istibdadın kalemşorları tek ses: Gazze’yi Filistinlilerden arındıralım!

ABD emperyalizmi, Trump’ın dümene geçmesinin ardından Batı Asya’da (Ortadoğu) vites arttırmış durumda. Trump bir yandan Filistinli direniş örgütleri üzerindeki baskıyı arttırırken, diğer yandan Yemen’in halen İsrail’e saldırmakta olan tek Direniş Ekseni unsuru olan Ensarullah’ın egemenliği altındaki bölgesinde askerî ve sivil pek çok hedefe saldırıyor. Lübnan’da Hizbullah’a yönelik Siyonist saldırıların da Suriye’de İsrail’in giderek derinleşen ve etkisini arttıran operasyonlarının da ABD’nin isteği dışında meydana gelmediği anlaşılıyor. İran’a yönelik ABD tehdidi ise sürüyor. ABD ve İran arasında önce Umman’da, sonra da İtalya’da devam eden görüşmelerin olumlu bir havada sürdüğü belirtiliyor. Ama bir yandan da ABD emperyalizminin bombardıman uçakları Hint Okyanusu’ndaki Diego Garcia üssüne konuşlanmış durumda. 

Trump ve Netanyahu ikilisinin Gazze’ye dair planları açık. Netanyahu, Gazze’de başlattığı soykırımı bir etnik arındırma ile taçlandırıp Gazze’yi İsrail toprağı yapmak istiyor. Üzerinde tek bir Filistinli kalmayana dek durmayacak. Trump’ın Gazze planı ise, Netanyahu’nun Siyonist planlarının Trump’a yakışır bir soytarılıkta tekrarından ibaret. 51.000 kişinin katledildiği, taş üstünde taş bırakmaksızın bombalanmış, insanlığın yeni utancı Gazze’de, üstelik soykırım sürerken, bir tatil merkezi yapacağını iddia ediyor!

Netanyahu ve Trump’ın küstahlıklarına, haksız birer gaddar oluşlarına öfkeleniyoruz. Yumruklarımızı sıkıyoruz. En ağır bedduaları ediyoruz. Bakın, şimdi Erdoğan’ın dümeninde olduğu istibdad rejimi, birkaç isme “hicret” adı altında bu emperyalist ve Siyonist projeye “İslamî” bir destek vermeye kalksak halkımız ne der?” yoklaması yaptırıyor. Biri “İlmiye Vakfı” kurucusu, diğeri Yeni Şafak yazarı iki şahıs, Gazze’nin derdine dertlenir görüntüsü ile süsledikleri yazılarında geçtiğimiz ay, Gazzelileri Gazze’den çıkarmak gerektiğini, bunun bir “hicret” olacağını, bunun taarruz için geri çekilmek anlamına geldiğini söylüyorlar. 

Böyle bir utanmazlık tarihte ender görülür cinsten. Zira Trump ve Netanyahu’nun yapmak istediği de zaten bu. Gazze’ye aylardır tek koli yardım giremiyor. Bunu yaparak Gazzelileri dizlerinin üzerine çöktürmek, sonra da kapıları açıp, “isteyen gidebilir” demek istiyorlar. Kapının kolunu tutan da anlaşılan bizim istibdad rejimi olacak. Filistin halkının yarısı Gazze’de yaşıyor, böyle bir şeyin bırakın geri dönüş hakkını, iki devletli çözümü dahi tamamen olanaksız kılacağını bilmiyor olamazlar! O halde?

Öncelikle şunu ifade edelim. Gazze’yi terk etmek isteyen Filistinlilerin geri dönüş hakkı da gittikleri yerlerdeki yaşamları da bizim için önemlidir. Ama bugün, emperyalizm ve Siyonizm etnik arındırma konusunda gemi azıya almışken, Filistin halkı ise mücadeleye devam ediyorken hangi adla süslenirse süslensin bu Siyonist planla aynı kapıya çıkacak şeyleri söylemek, ihanettir!

Peki nerden çıktı bu hicret lafı? Neden şimdi? 

Bir hafta öncesine kadar Türkiye ile İsrail’in Suriye üzerindeki rekabetleri dolayısıyla karşı karşıya geldikleri, hatta İsrail’in TSK’nin yerleşeceği üsleri bombaladığı konuşulurken, istibdad rejimi neden bu tür hamlelerle denemeler yapıyor?

Cevabı, Trump’ın Netanyahu’yu ağırladığı gün söyledikleri ve Türkiye ile İsrail’in Azerbaycan’da yürüttüğü görüşmelerde aramak gerekiyor. Trump, Netanyahu’nun yanında Erdoğan’ı övüp, “Türkiye ile bir sorununuz varsa, sanırım bunu çözebilirim” derken, ABD emperyalizminin İsrail ile Türkiye’yi belirli bir çizgide uzlaştırmak amacında olduğunu açıkça ifade etti. Azerbaycan’da yürüyen görüşmeler de bu anlamda düşünülmeli. Direniş Ekseni’nin boşalttığı alanları Türkiye ile İsrail arasında paylaştırmak, bir aşamada Filistinlilere ait doğalgazın çalınmasında yarım kalan ortaklık projesine geri dönmek, Batı Asya’yı emperyalistler için dikensiz gül bahçesine çevirmek. 

Önce “One minute” deyip, sonra Mavi Marmara davasını satmışlardı. El Aksa Tûfânı’ndan bir hafta önce Siyonistlerle görüşüyor, Herzog’u ağırlıyor, Netanyahu’yu ağırlamaya hazırlanıyorlardı. Gazze’de taş üstünde taş kalmamışken yapmazlar mı diyorsunuz? Bakın, başladılar bile. 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2025 tarihli 188. sayısında yayınlanmıştır.