İtalya’da faşist ittifakın zaferi
Avrupa siyasetinde bir eşik aşıldı. Gerçek gazetesi, yıllardır Avrupa başta olmak üzere tüm dünya siyasetinde faşizmin ve ön-faşizmin hızlı yükselişine dikkat çekiyordu. Önce, İsveç’te faşist İsveçli Demokratlar partisi seçimlerden galip çıktı. Şimdi ise, Avrupa Birliği’nin en büyük üçüncü ekonomisi olan İtalya’da faşizm ezici bir zafer kazandı. Bu ülkelerde henüz faşizm kurulmamıştır ama artık faşistler iktidardadır.
Seçimin kazananı genel olarak İtalyan faşizmidir, ama özel olarak ise Giorgia Meloni’nin başını çektiği Fratelli d’Italia (İtalya Kardeşliği) partisidir. Bu partinin, doğrudan Benito Mussolini’nin devamcısı olduğunun altını çizelim. İtalya Kardeşliği, daha düne kadar İtalyan siyasetinde yalnızca ikincil bir konuma sahipti. Parti bugünkü adını ve halini 2012’de aldığından beri Berlusconi ve partisi Forza Italia’nın başını çektiği sağ ittifakların içinde küçük bir güç oluşturuyordu. Katıldığı ilk seçimlerde yüzde 2’ye ancak ulaşıp, yüzde 3’lük barajın altında kalırken, 2018 seçimlerinde bir atılım (!) yaparak oyunu yüzde 4’ün üzerine çıkarmıştı. Dört yıl sonra aynı parti şu anda yüzde 26 oy ile İtalyan siyasetinin en büyük gücü haline gelmiş durumda. Meloni’nin parlamentodaki gücü, ittifakının aldığı yüzde 45 oyun çok daha üstünde olacak. Henüz vekil dağılımları kesinleşmemiş olsa da, yapılan hesaplar faşist ittifakın iki meclisli sisteme sahip olan İtalya’nın iki meclisini de ittifak dışından tek bir vekile ihtiyaç duymaksızın kontrol edeceğini gösteriyor. Büyük bir sürpriz olmazsa Giorgia Meloni, Mussolini’den sonra İtalya’nın ilk faşist başbakanı olacak.
Faşist ittifakın bu zaferi, Avrupa’nın diğer faşistleri tarafından da coşkuyla karşılandı. Fransız RN (Rassemblement National, Ulusal Derleniş) partisinin yükselen yıldızı ve Marine Le Pen’in sağ kolu Jordan Bardela hemen Meloni’nin zaferini kutladı. İspanya’dan Vox ve Alman AfD partileri de tebriklerini iletmekte gecikmedi. Bu kutlama mesajları sadece bir ideolojik dayanışmanın ürünü gibi görülmemeli. Tüm Avrupa faşizminin gayet iyi bildiği üzere, İtalya’da faşist ittifakın zaferi, mutlaka Avrupa’nın diğer ülkelerindeki faşistleri de güçlendirecektir.
İtalya’nın başına bir faşistin geçiyor olması başta Avrupa olmak üzere, tüm dünya sosyalistleri için bir kalk borusu işlevi görmeli. Sosyalistlerin önünde duran en acil görev, hızla yüzünü tekrardan işçi sınıfına dönmek, onyıllara yayılan kimlik siyasetinin etkisiyle birçok ülkede önemli bölükleri faşistlere kaptırılmış olan işçi sınıfını kazanmak için dişle tırnakla mücadele etmektir. İşçi sınıfının ve sınıfın ekonomik ve politik örgütlerinin hem politik hem de fiziksel olarak korunması başta İtalya olmak üzere tüm Avrupa’da en yakıcı görevdir. İşçi sınıfı örgütlerinin, bayrakları karıştırmaksızın, yani hiç kimseden örgütsel bağımsızlığını kaybetmesi beklenmeden bir Birleşik İşçi Cephesi’nde buluşması, ayrı yürüyüp birlikte vurması bu görevin altından kalkmak için zorunludur. Dahası, sendikalar başta olmak üzere işçi sınıfı örgütlerinin hangi araç gerekiyorsa o araçla özsavunmaya hazırlanması gerekmektedir. Ancak fabrikalarda, sokaklarda, mahallelerde ve okullarda dişe diş verilecek mücadele ile faşist tehdidin püskürtülebileceği unutulmamalıdır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2022 tarihli 157. sayısında yayınlanmıştır.