Avrupa’nın gerçek yüzü Finlandiya’da ortaya çıkıyor
Yaklaşık bir ay önce kurulan yeni Finlandiya hükümetinde krizler bitmek bilmiyor. Bir sağ parti ile ön-faşist “Gerçek Finler” partisinin koalisyonu olan bu hükümet birkaç hafta önce programını açıkladı. Açıklamanın hemen ardından ülkede protesto dalgaları da başladı. İşçi düşmanı hükümetin programı, hastalık izinlerini zorlaştırmak, işten atmayı kolaylaştırmak, çeşitli meslek dallarında grevi yasadışı hale getirmek gibi işçi sınıfını hedef alan düzenlemelerin yanında, demokratik haklara saldıran ve göçmen işçileri hedef alan maddelerle dolu.
Ancak sorunlar sadece program ile sınırlı değil, yeni kabinede bakan olarak görevlendirilen Vilhelm Junnila’nın yasadışı faşist örgütlerle toplantılara katıldığı videolarla kanıtlandı. Bu videolarda bakanın “Afrika’da toplu kürtaj yaparsak, küresel ısınmanın engellenmesi için faydalı olur” dediği görülüyor. Aynı partiden İçişleri Bakanı (ve Finlandiya istihbaratının başı) olan Mari Rantanen’in sosyal medyada “büyük nüfus değişikliği teorisini” destekleyen paylaşımlar yaptığı ortaya çıktı. Bu teoriye göre Avrupalı nüfusun yok edilerek yerine göçmenlerin gelmesine yönelik bir uluslararası komplo var. Skandalların en büyüğü ise ön-faşist Gerçek Finler partisinin başkanı ve yeni hükümetin Ekonomi Bakanı olan Riikka Purra’nın her gün bir yenisi ortaya çıkan ırkçı ifadeleri. Bunların hepsini burada aktarmaya gerek yok ama bu ifadeler arasında “Bugün dilencilerin suratına tükürüp zenci dövmeye var mısınız?”, “Sabah bindiğim trende zenciler vardı. Silahım olsaydı onlar ceset olurdu.” gibi lafların olduğunu belirtmek bir fikir verecektir. Bu ifadelerin arasında “Türk maymunları” ifadesinin de olması ilginç değil ama burada ilginç olan ülkemizdeki faşist Zafer Partisi’nin liderinin Gerçek Finler ve onun İsveç versiyonu olan İsveçli Demokratlar partilerine olan desteği.
Buradan öğrenebileceğimiz tek şey Ümit Özdağ türü “milliyetçiliğin” ikiyüzlülüğü değil elbette. Hatırlayın kısa süre önce ülkemizde Finlandiya “beş kadın bakanın yönettiği ileri ülke” olarak anılıyordu. Yalan yanlış bir biçimde bu ülkede daha kısa çalışma saatleri veya 4 günlük iş haftası uygulamalarının tartışıldığı haberleri yapılıyordu. İşçi sınıfına maddi herhangi bir şey veremeyen düzen, ona Finlandiya üzerinden hayal satmaya çalışıyordu. İşte o beş kadın liderli hükümet Finlandiya’yı NATO üyesi yaptı, tüm yasalarını çiğnemek pahasına aktif savaş alanlarına silah gönderdi, yetmedi “gönüllü asker” gönderdi. En sonunda o hükümet de düştü ve yerine Finlandiya tarihinin İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki en işçi düşmanı, en gerici hükümeti geldi. Yani takke düştü ve kel göründü. İşte bizler için en değerli ders buradadır: İnsanca bir yaşam için bizlere Batı’dan modeller getirip satanlara kanmamalıyız, insanca yaşamı ancak ortak mücadelemiz getirecektir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2023 tarihli 167. sayısında yayınlanmıştır.