Kürtler özgürlük, medya düşmanlık derdinde
Suriye’de Kürtler, teker teker kentleri ele geçirerek başta Türkiye olmak üzere, Suriye üzerinde mühendislik çalışması yürüten birçok gücün projesini bozdu. Şimdi ise Türkiye kendi ağlarında ikinci golü görmek istemiyor. Türkiye medyası, gazetesi, interneti, televizyonuyla altı pas içinde savunma yapıyor. Bu atak savuşmazsa esas tehlike; Kuzey Kürtleri de Batılı kardeşlerinin yolundan gidebilir.
Suriye Kürtlerinin bu başkaldırısını başlangıçta sükût ve endişeyle karşılayan Türkiye medyası, ilerleyen günlerde açıldı. “Açıldı”, bir olgudan çok belli bir ruh halini karşılıyor. AKP’nin açılımcısı Beşir Atalay 24 Temmuz’da şöyle buyuruyor: "Öyle bir şey söz konusu değil. Bu her yerde mevzii olarak olabilir. Küçük bir yerde öyle bir bayrak olayı olmuş" Atalay bu açıklamayı yaparken Kürtler, Kobani’den sonra Efrin’i de kontrol altına almışlardı. Anlaşılan açılımcı bakan da aynen medya gibi geç açılanlardan.
Fakat Türkiye medyası bir kere açıldı mı tutamazsınız! Yeni coğrafyalar bulmada ustadır. Hele konu Kürtler olduğunda kraldan çok kralcıdır. Kelimeler, başlıklar, haber sıralamaları pürdikkat seçilir. Kürtlerin önderliğini PKK’yle bağlantılı PYD yapıyorsa artık her yol mübahtır. Düne kadar Suriye’nin “demokratikleştirilmesi”ni savunanlar şimdi “ama, fakat, lakin”le başlayan cümleler kurmaya başlarlar. Kürtlerin özerklik istemeye bile hakkı yoktur. Kürtler, Türkiye ve Suriye gibi ülkelerin dizinin dibinde oturmalıdır, haddini bilmelidir. Nasıl mı? Görelim.
Kuzey Irak’tan sonra “Kuzey Suriye” ufak bir bocalamadan sonra literatürümüze girdi. Erdoğan, “Ulusa Sesleniş” konuşmasında “Kuzey Suriye'de oldu bittiye göz yummayız” diyor. Onun takipçisi Zaman, bir taşla iki kuş vurmanın derdinde. Bir yanda “Suriye’nin kuzeyi PYD’ye kalırsa Esad zulmü devam eder” başlığını özenle iliştiriyor, diğer yanda ise Alevi Esad’ın Özgür Suriye Ordusu’na yaptığı katliamı anlatıyor. Tabi her medya organı o kadar ince düşünmüyor. Sözcü, Yeniçağ ve Vatan gazeteleri, PYD’nin PKK ile ilişkisini kanıtlama derdinde. Onlara göre bölücü Kürtler, Türkiye’den sonra Suriye’de sahnede. Star gazetesi ise çoktan derin analizlere dalmış. Neredeyse “umudumuz Barzani” kampanyası düzenleyecek. Türkiye’nin sıkı müttefiki “Kuzey Iraklı” liderin bölge halkının üstünde ne kadar nüfuzlu olduğunu hatırlatıp duruyor. ABD ve Türkiye’nin çıkarlarına karşıt bir Kürt hareketinin gelişimini kaygıyla izliyor.
Türk medyasının ve Erdoğan’ın Kuzey Suriye’sinde, Ortadoğu’nun Batı Kürdistan’ında işler AKP’nin istediği gibi gitmiyor. Kürtlerin özerklik talebi ve istediği gibi yaşama düşüncesi Türkiye medyası tarafından saldırgan ve milliyetçi bir dille karşılanıyor. Hemen bildiğimiz senaryolar, vatandaş hassasiyetleri devreye giriyor. Medyanın Kürt düşmanlığı ilk önce İstanbul Ayazağa’da, ardından Muğla Dalyan’da karşılık buluyor. Batı Kürtlerinin özgürlük isteğinin bedeli, Kuzey Kürtlerine ödetilmek isteniyor.
Kürt düşmanlarına bir sözümüz var: Gazetelerinizde sabahtan akşama kadar milliyetçilik nöbetleri geçirin, çarpıtmaya devam edin, istediğiniz kadar çırpının, ok yaydan çıktı. Çünkü Kürt baharı başladı bir kere, hem de Ortadoğu’nun kalbinde!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2012 tarihli 34. sayısında yayınlanmıştır.