Tayyip Erdoğan’ın yol arkadaşı da darda!

Mısır devrimi gericilere aman vermiyor! Mısır yeniden muazzam bir sarsıntı yaşıyor. Kitleler son derecede kararlı görünüyor. Başkan Mursi istifa etmedikçe eylemler sona ereceğe benzemiyor.

Bundan iki buçuk yıl önce 30 yıllık diktatörü 18 günde alaşağı eden devrim, daha sonra bir dizi iniş çıkış yaşadı. Ama geçtiğimiz yılın Kasım ayından Şubat ayına kadar bu sefer de seçilmiş İslamcı başkana yöneldi halkın öfkesi. Üç ay boyunca aralıklarla Tahrir meydanını doldurdular, Başkanlık Sarayı’nı kuşattılar, Mısır’ın irili ufaklı sayısız şehrinde sokağa çıktılar, bazı illerde ilan edilen sıkıyönetimin gece sokağa çıkma yasağını ayaklar altına aldılar.

Sonra eylemler durulur gibi oldu. Ama Mısır günlerdir yeniden bir kaynaşma haline geçmiş durumda. Ilımlı İslamcı Müslüman Kardeşler’in kurduğu siyasi parti olan Özgürlük ve Adalet Partisi’nin adayı olarak başkanlığa halkın yarısından biraz fazlasının oyuyla seçilen Muhammed Mursi’nin göreve gelişinin birinci yıldönümüne rastlayan 30 Haziran’da gösteriler yapılması için bir 30 Haziran Komitesi kuruldu. Bu komitede Mısır devriminin içinde başından beri bulunan bütün gençlik gruplarının yanı sıra Ulusal Selamet Cephesi adı altında bir araya gelmiş olan sosyal demokrat, Nasırcı, sosyalist ve düpedüz liberal demokrat birçok parti var.

Öte yandan, Temerrüd (İsyan) adında bir hareket kuruldu. Bu hareket Mursi’nin istifası için imza toplamaya başladı. 29 Haziran’da yapılan açıklamaya göre bugüne kadar 22 milyon insan bu talebi içeren metni imzalamış durumda. (Mısır’ın toplam seçmen sayısı 50 milyon dolayında ama seçimlerde oy kullanma bunun yarısı kadar. Yani imzalar sahici ise çok yüksek bir sayı söz konusu.)

30 Haziran Pazar günü yapılan gösteriler, bütün beklentilerin ötesinde başarılı oldu. Alandan haber yapan Mısırlı ve yabancı bütün gazetecilerin izlenimi, Tahrir meydanının Pazar gecesi, Mübarek’in düştüğü 11 Şubat’tan daha kalabalık olduğu idi. Bu kendi başına muazzam bir şey. Ama başka bir gerçekle birleştirilince hayret verici hale geliyor mesele. Çünkü Tahrir böyle ağzına kadar hınca hınç dolu iken aynı zamanda Başkanlık Sarayı’nın olduğu İtihadi bölgesi de dev bir kalabalığa ev sahipliği yapıyor. (30 Haziran yürüyüşünün boyutlarının ihtişamını anlamak için şu videoya bakılabilir: http://english.ahram.org.eg/NewsContentMulti/75359/Multimedia.aspx.) Mısır halkının Mursi’yi devirmek için ne kadar kararlı olduğunu anlamamak mümkün değil. Mısır’ın öteki kentleri, Akdeniz’deki İskenderiye’den Yukarı Mısır’daki Luksor’a kadar az çok aynı görüntüyü veriyor.

Basın Mısırlı göstericilere soruyor: ama bu başkan daha bir yıl önce seçilmişti, Mübarek gibi diktatör değil ki? Mısır halkı devrimin cevabını veriyor: “Sözleşmeyi o bozdu, sözlerine ihanet etti.” “Sokaktaki milyonların meşruiyeti, daha önce seçimin getirdiği meşruiyeti gölgede bırakır.” Tayyip Erdoğan’a duyurulur!

Muhammed Mursi, AKP’nin son kongresinin onur konuğu idi. (Devrimci İşçi Partisi’nin bu vesileyle yayınladığı bildiri için bkz. http://gercekgazetesi.net/dip-bildirisi/devrimci-isci-partisinin-cagrisi-misirin-devrimci-halkina.) AKP kitlesinden büyük alkış aldı. Tayyip Erdoğan’ın kendisi Mursi’yi ziyarete gittiğinde Mısır’da Müslüman Kardeşler taraftarlarınca bir kahraman gibi karşılanmıştı. Türkiye’nin “ılımlı İslam”ını Mısır’a “model” olarak gösteren çok oldu. Şimdi model de, taklidi de halk kitlelerince sarsılıyor.

Türkiye’de halk isyanı patlak verdiğinde Mısır devriminin ürünü olan, iki yılda 1,5 milyon işçiyi örgütlemiş olan Mısır Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu (İngilizce adının kısaltılmasıyla EFITU) Taksim direnişçilerine Tahrir’in selamını yollamıştı. (Bkz. http://gercekgazetesi.net/uluslararasi/tahrir-taksimle-dayanisma-icinde.)

Bir tarafta hâkim sınıfların gerici temsilcileri, öte yanda işçi sınıfı ve emekçilerin de içinde olduğu büyük halk kitlelerinin mücadelesi. Sınırlar ötesi sınıf kardeşliği. Herkesin safı açık. Mısırlı kardeşlerimize biz de ses verelim. İsyanı büyütelim. Hem Erdoğan’ı, hem de Mursi’yi birlikte yaralarını saracakları “model” ülkeleri Katar’a ya da Suudi Arabistan’a gönderelim!