Liman-İş İskenderun şube başkanı Münir İcil ile görüştük

Ortadoğu’nun en büyük kapasiteli limanlarından İskenderun Limanı’nın Limak A.Ş.’ye geçmesine günler kala Liman-İş Sendikası İskenderun şube başkanı Münir İcil ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Gerçek: İskenderun Limanı’nın özellikleri ve farklılığı nedir?

 

Münir İcil: Akdeniz'in kuzeydoğusunda konuşlanan İskenderun Limanı, Ortadoğu ülkelerine olan aktarma trafiğine olduğu kadar, Çukurova, Güney ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine hizmet vermenin yanı sıra, Suriye, İran ve Irak gibi Ortadoğu ülkelerine transit geçişlerde hizmet etmektedir. Bu bakımdan, aktarma limanı olarak önemli bir role sahip olan liman, 1400 metre uzunluğunda bir mendireğe sahip. Demiryolu, karayolu şebekesi ile bağlantılı genel amaçlı bir liman olan İskenderun Limanı, dökme, Ro-Ro ve karışık eşyaya hizmet veriyor. 60.000 ton kapasiteli TMO'ya ait bir beton siloya sahip olan limanda rıhtımla bağlantılı bir konveyör sistemi mevcut ve ayrıca, yükleme hızı saatte 350 ton, boşaltma hızı saatte 250 ton olan bir cevher konveyörü de bulunuyor. Liman, ulusal demiryolu ve otoyollarla ticaret merkezlerine bağlıdır. Dolayısıyla İskenderun limanı potansiyeli değerlendirildiğinde, doğru ve ileri bir teknoloji ile donatıldığında hem bölge halkına ciddi iş olanağı yaratacak, hem de çok önemli ekonomik kazanımlar getirecek bir işletmedir. Limanın bütün şehri çok rahat doyurabilecek bir gücü varken, bu uzun yıllardır kullanılmamaktadır. 

Gerçek: Bu potansiyele rağmen yıllardır özelleştirilmesi için atıl durumda bırakıldı değil mi?

Münir İcil: Evet her şey adım adım özelleştirme için planlanmış gibi. Özellikle 1980’li yıllarda İskenderun Limanında 1500-1800 kişi çalışıyordu. O dönem muazzam bir canlılık vardı. İşte o günlerde iştahı kabaran özel sermaye sonunda limanı ele geçirdi. Şimdi ise 190 işçi ile limanda hizmet vermeye çalışıyoruz. Devlet bugüne kadar limana hiç bir şekilde yatırım yapmadı. Gerek altyapı, gerek binalar ve depolar, gerekse kullanılan teknolojinin neredeyse tamamı 40-50 kimileri 60 yıllık. Biz bütün bu geriliğe rağmen 60 yıllık makineleri tamir ederek limana gelen gemilerin işlemlerini aksatmadan yapıyoruz. Buna rağmen şimdi hepimizi tasfiye ediyorlar. 2010 yılının Ekim ayında, Özelleştirme İdaresi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü ile imzalanan İşletme Hakkı Devri Anlaşması uyarınca, Liman’ın işletme hakkının fiili teslim tarihinden itibaren 36 yıl süreyle (2047 yılına kadar) Limak A.Ş.’ye devredildi. Aslında tamamen mülkiyetinin devri planlanıyordu, ancak yasal pürüz çıkmasın diye şimdilik böyle bir şey uydurdular. 

Gerçek: Sanırım bölge halkını özellikle esnafı da özelleştirmeye hazırladılar adım adım. Bu nasıl oldu?

Münir İcil: Tabii ki bütün özelleştirme hikayelerinde olduğu gibi önce bizleri kötülediler. “İşçiler çalışmıyor”, “Yan gelip yatıyorlar”, “Boşa maaş alıyorlar” gibi bir sürü saçma sapan yalanla bir altyapı oluşturmaya çalıştılar. Bu arada elbette yerel basından da türlü menfaatler karşılığında yandaşlar buldular ki; bütün bunları halk gerçekten böyle şeyler konuşuyormuş, limanın bir an önce özelleştirilmesini istiyormuş gibi bir hava yaratılsın. Nitekim o havayı da gerçekten yaydılar. Oysa özel firma daha şimdiden ne yapacağını gösterdi. Sırf otellere para vermemek için işçileri bu geçiş döneminde limanda hiç de sağlıklı olmayan prefabrik yapılarda yatırıyorlar. 

Gerçek: Var olan işçilerin, sizlerin, özelleştirmeden sonra durumunuz ne olacak?

Münir İcil: 30’a yakın arkadaşımız emekli olmayı planlıyor. Diğerlerini ise istedikleri limana göndereceğiz dediler ama çok uzak olan Derince, Haydarpaşa ve İzmir’e gönderiyorlar.  İskenderun limanını alan firma başından beri İskenderun halkıyla dalga geçiyor. İskenderun’dan işçi alacağız demelerine rağmen Mersin’den iki taşeron firmayla anlaştılar. İskenderun halkı iş beklerken yine İskenderun halkına iş kapıları kapandı. Tersanelerde 500 kişi çalıştırılacak deniliyordu şimdi iki kişi çalışıyor. Son bir çare olarak “Limanı alacak olan firma İskenderun halkına faydalı olsun. Dışarıdan taşeron işçi getireceklerine limanda çalışan işçinin çocuklarını işe asınlar” dememize rağmen hiçbir şekilde İskenderun’dan işçi almadılar. Bunu özellikle yapıyorlar ki ileride yöre halkıyla işçiler arasında sosyal bir dayanışma olmasın. 

Gerçek: Yani artık limana Limak A.Ş.’nin yerleşmesi an meselesi o halde.

Münir İcil: Normal sözleşme şartnamesine göre 7 Aralık’ta devir işlemlerini tamamlaması gereken İskenderun Limanında, Limak’ın Özelleştirme İdaresine para yatıramadığı iddiasıyla devir teslim işlemi yapılamıyor. Limak’ın ikinci ek süreyi kullanmaya başlayıp başlamadığı, devlet sırrı gibi saklanıyor. Bu süreçte limanda kanunsuz işler yapılıyor, buna da müdüriyet göz yumuyor. Biz de tavır olarak Limak’ın tüm işlerini durdurma kararı aldık. Yasalara göre, Firma sadece liman sahasında 10 gözlemci bulundurabilir. Yasalar gereği bizde taşeron firmaları ve işçilerini liman sahasından çıkartıyoruz. 

Milletvekilimiz Orhan Karasayar (AKP Milletvekili) bize verdiği sözleri yerine getirsin diye boşa bekliyoruz. 7 Aralık’ta süre doldu, firmanın ikici bir ek süre alıp almadığını bilmiyoruz. Sayın Karasayar 16 Aralık dedi olmadı, şimdi 28 Aralık’ta Limak limanda başlayacak diyor. Böyle bir çelişki olamaz, Limak özelleştirme idaresine daha parayı ödemedi, heyetler gelip işlemi tamamlamadı, nasıl oluyor da 28 Aralık’ta firma çalışmaya başlıyor. Limak’ın parası yok, işçilerinin otel parasını bile veremiyor, işçiler sahada kurulan prefabfik evlerde kalıyorlar. Ayrıca hiç bir yetki ve izinleri olmadan saha içerisine 2’şer katlı evler yapıyorlar bu usulsüzlüktür. Liman müdürlüğü ise bu usulsüzlüğe göz yumuyor. Müdüriyet ve firma tüzüğünün 6’ıncı maddesini, ihlal ediyor. Limandaki belirsizlik ve usulsüzlükler nedeniyle işçinin huzuru kaçtı. İşçinin sıkıntısı ev yaşamını bile etkilemeye başladı. 

Gerçek: Bu arada başından beri özelleştirmeye karşı olduğunuz için sendika ile de epey uğraşıldı bu süreçte.

Münir İcil: Evet evet. Zaten limanın özelleştirilmesine karşı yasal haklarımızı dediğiniz gibi başından itibaren kullanıyoruz, o yüzden bize yönelik baskılar aslında hiç bitmedi. Bu arada Limak Firması tarafından Derin Su adındaki bir firmaya, bir süredir usulsüz biçimde zemin etüt çalışması yaptırılıyordu. Biz de yasal hakkımızı kullanarak, zemin etüt çalışması yapan bu firmayı ve firmaya ait dubaları, yasalar gereği limandan çıkarttırıyoruz. Ancak bu firmanın yasal olarak Limak girmeden tekrardan limanda çalışması için sendikamız üzerine baskılar kurulmak isteniyor. Ama bilsinler ki hiç bir baskı yasa dışı çalışmalara göz yummamıza neden olamaz.

Gerçek: Bütün bu gelişmelerde bu bölgede görece güçlü olan CHP’li milletvekilleri ve yöneticiler ne yaptı?

Münir İcil: Bugüne kadar bir kere bile olsun, ne sendikaya ne de limana CHP’li Hatay milletvekillerimiz gelmedi. Bu mudur bunların sosyal demokrat anlayışları, hani işçinin, emekçinin her zaman yanlarındaydılar. Seçim zamanı kapımıza gelmesinler, bizi yalnız bırakanlara bizler de seçim zamanı gerekli cevabı vereceğiz.

Gerçek: Sonuç olarak Limak gelse de limanda mücadele bitmeyecek, hatta daha da kızışacak. Zira çoğunluğu taşeron işçisi olacak. Biz bunun anlamını  Mersin limanındaki işçi yoldaşlarımızın yaşadıklarından biliyoruz. “Durmak yok, yola devam” mı diyorsunuz? 

Münir İcil: Elbette sendikamız var oldukça, limanda işçilerin yanında olacak. Yöneticilerin kim olduğu hiç fark etmez. Üstelik yarın daha da büyük sorunlar yaşanacak. Taşeron firmalarında çalışan işçileri neyin beklediğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Özelleştirmenin sadece işçi sınıfına değil, bir avuç sermayedar dışında bütün halka zarar verdiğini insanlara göstermemiz gerek.

Gerçek: Çok çok teşekkürler. Umarız İskenderun limanı da çok büyük zarara uğramadan bir gün adım adım işçilerin denetimine geçer. Size ve tüm işçi yoldaşlarımıza kolay gelsin.

Bir “Akbaba” Hikâyesi: Limak

Özelleştirmelerin Gözdesi, Irak’ta ABD’nin ve İşgal Kuvvetlerinin “Çimentosu”!

Limak  İskenderun Limanı’nın yeni sahibi Limak Holding, Devlet ve askeri ihaleler sayesinde büyümüş, NATO için yapılan üs ve benzeri askeri tesislerin inşaatında uzmanlaşmış ve Irak işgal pazarından en fazla pay alan grupların başında geliyor. Müteahhitlik işlerinden elde ettiği birikim ile turizm, çimento, enerji ve doğalgaz dağıtımı gibi alanlara faaliyetini genişleten şirket, özelleştirme ihalelerinden en fazla pay kapan holdinglerden. Aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticiliği yapan Nihat Özdemir’e ait olan Holding, çoğunu TMSF’den aldığı Güneydoğu Anadolu bölgesindeki çimento fabrikaları ile ilk günden beri Irak’ın işgalinin çimentosunu karşılamaya devam ediyor.  Mardin, Kurtalan, Bitlis, Gaziantep, Ergani ve Şanlıurfa çimento fabrikalarına sahip olan Limak’ın ilk işi bu fabrikaların kapasitelerini artırmak olmuştu. Limak’ın uzun yıllardır askerlerle kurduğu yakın ilişki, Güneydoğu Anadolu bölgesinde ve Irak’ta “risk” almasını kolaylaştırırken, NATO hizmetleri de Irak pazarında iddialı olmasını sağladı. Limak, hedef pazar olarak Ortadoğu’da Lübnan ve Suriye’yi de belirlemiş durumda.  Limak, bir taraftan da Balkanlara açılma stratejisi de izliyor. Son olarak, Kosova'nın Priştine Havalimanının 140 milyon avro yatırımla modernize edilmesi işini alarak 20 yıl işletme hakkını, Limak’ın yüzde 90 payla Fransız Aeroport de Lyon ile ortak olduğu konsorsiyuma verilmesini sağladı. Limak Grubu Başkan Yardımcısı Sezai Bacaksız, devir töreninde, “Biz Kosova’yı Balkanlar’a yayılma stratejimizin merkezi olarak görüyoruz” şeklinde bir açıklama yaparak yalnız kendilerinin değil, bütün Türkiye sermayesinin emelini veciz bir biçimde itiraf etmiş oldu.


* Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ocak 2012 tarihli 27. sayısında yayınlanmıştır.