Metal fabrikalarından haberler

Türk Metal'in artık suyu ısındı, ya şartlarımızı kabul edecekler ya gidecekler!

Sendikamız Türk Metal yıllardır hiçbir hakkımızı korumadığı gibi, işverenle birlik olup eskiden nispeten iyi olan sosyal haklarımızı da bir bir azalttı. Gıda yardımlarımız, primlerimiz hepsi yıllar geçtikçe artacağı yerde azaldı. Hepsine güzelce kılıflar buldular. Kimse de sesini çıkarmadı. Ocakta asgari ücret zammından dolayı azalan ücret farkları için sendikamıza talepte bulunduk ama yine bir punduna getirip olmadı, yapamadık, işveren kabul etmedi dediler. Yine kimse ses çıkarmadı. 2017'yi bekleyelim hadi dedik. Ama en son ikramiyelerin düşmesi artık bardağı taşıran son damla oldu. 2. kısım toplanıp sendika odasına yürüdü. Sendika temsilcimiz bizi dinleyeceği yerde, fişlemek için öncü işçilerin fotoğraflarının çekilmesini istedi. Ama yağma yok, işçi arkadaşlarımızı yedirmeyeceğiz. Türk Metal'in artık suyu ısındı Mercedes'te. Ya şartlarımızı kabul edecekler, ya gidecekler.

İstanbul Mercedes'ten bir işçi

 

Bu yaz baya sıcak geçecek!

Üçlü vardiyaya geçildi ve ilk üç vardiyanın biz bize toplantısı yapıldı. ''Sevgili'' ceomuz tarafından yine çarşı pazardan bahsedildi. Dünya küresel pazarlarından. Bize hiçbir şey ifade etmeyen bir sürü laf salatası. Neyse yeni araba modelinin hediyesini söylemeye geldi. 2 bin liradan bahsedilirken yarım altın verilecek. Sorulan soruları cevaplamaya gelince, tabii ki sadece seçtiği soruları cevapladı. Asıl bizi ilgilendiren konuda, ücret konusunda, iki dakika bile durmadı. Bu konuda bir sözleşmenin olduğunu, kanunlar böyle falan filan, 2017'nin durumuna göre bir şeyler yapılacağını söyledi o kadar. Bizi etkileyen üçlü vardiyada üstüne basa basa söylediği iki kelime tartışma konusu oldu. ''Verilecek hediye konusunda yetkili sendikayla görüştük. Yetkili sendika bu konuda şunu istedi biz de şunu verdik. Ana yetkili sendika iki yarım altın değil de tam olsun teklifi yaptı. Bu konuda anlaşma sağladık.'' Bu yetkili sendika lafını basa basa her vardiyada söyledi. Tabii ki çoğumuz yetkili sendika lafından yönetimin Türk Metal'i desteklediğini biliyorduk ama kötü olan hangi sendika olursa olsun verilecek iki yarım altını tek bir seferde bir altına çevirip bundan da haz duyan sendika temsilcileri ve bunlara inanan işçiler. Yeni girenlere baskı yokmuş, anayasal haklarıymış sendika seçmek. Ancak yeni girenler her gün aranıyor ve yönetimin seçtiği sendikanın Türk Metal olduğunu, temsilcilerinin yaptığı şeyleri görüyoruz. Bu yaz bayağı bir sıcak geçecek. 6 Mart’ta yapılan eylemi herkes duydu. İşçiler çoğu şeyin farkında. Emeğimiz için bütün zincirlerimizi kırdığımızda patronlardan da onun yandaş sendikalarından da kurtulacağız!

Bursa Tofaş'tan bir işçi

 

 

İş kıyafetlerimizi yönetimden istememize rağmen aylardır gelmedi

Merhaba arkadaşlar, fabrikada sürekli mesaiye kalıyoruz. Yönetim için nasıl ve ne şartlarda çalıştığımız önemli değil, yeter ki işler yürüsün. Hukuksuzca işten çıkartmalar oluyor. Bazı işçi arkadaşlarımızın çalışma kıyafetleri bile yok. Yönetimden istemelerine rağmen gelecek deniyor ancak aylar geçti gelmedi. Koca yönetim işçinin sesini duymuyor. Çalışma ortamı sağlamayı bile çok görüyor. Bu hukuk dışı çalışma koşullarına son vermek için birlik, mücadele ve sendika demeliyiz.

Bursa Şahterm'den bir işçi

 

Neden daha iyi bir ülkede yaşayıp daha iyi koşullarda çalışmayalım

Bilecik Bozüyük Organize Sanayi'de bulunan Midal Kablo 29.03.2016 tarihinde 23:00’te uyduruk sebeplerle işten çıkarmalara başlayan, sermayesi Bahreyn olan bu şirket, global pazar bahanesi adı altında sendikal mücadelemize darbe vurmaya çalışmaktadır. İşçi çıkarmalarında global pazardaki taleplerin düşüşü ve performans düşüklüğü gibi sebepler göstererek asıl sebebi gizlemektedir. İşten çıkarmaların tek bir gerekçesi vardır. O da bizim DİSK Birleşik Metal sendikasında örgütlenmemiz ve sendikamızın yetkiyi almasıdır. Şirket bizim sendikalı olma hakkımızı koruyan Anayasanın 51'inci maddesini ihlal etmektedir.

Ben de sendikal mücadelemize darbe vurmak için atılan işçilerdenim. Neden benim ülkem daha iyi bir ülke olmasın diye düşünüyorum. Şimdi belki biz işten atıldık ama arkadaşlarım neden daha iyi bir işte çalışmasın diye düşünerek bu direnişi sürdürüyorum. Bizim kadar içerideki arkadaşlarımız da zor durumdalar. Şimdi öğreniyoruz ki patron fabrikada gezmelere başlamış, arkadaşlara bir ihtiyaçları olup olmadığını soruyormuş. Artık işçiler ihtiyaçlarını ve hakları bekleyerek değil sendikada örgütlenerek alma yolunu seçti. Patron da er geç bunu anlayacak. Bu yoldan dönüş yok.

Bozüyük Midal Kablo'dan direnişçi bir işçi

 

Renault işçisi kararlılık ve azimle Birleşik Metal diyor

Fabrikada yaşanan eylemden sonra sessizlik hâkim. Çıkışlar serbest olduğundan birçok arkadaş işi bıraktı. İşten ayrılanların devamı gelebilir. Türk Metal bu boşluktan yararlanmanın peşinde. 150 liralık erzakla insanları kandırabilirim derdinde. Herkesin telefonlarına mesaj atıp artık her şey istediğiniz gibi olacak söz veriyoruz diyorlar. Çok çok az sayıda kişinin dışında Türk Metal'e geçen yok. Ufak bir grup dışında dayanışma aidatı ödeyip sendikasız kalmayı seçen de yok. Ama ezici bir şekilde işçiler Birleşik Metal'de kalmaya devam ediyorlar. Kararlılıkla ve azimle...

Bursa Oyak-Renault'dan UET sözcüsü bir işçi

 

Her yerde olduğu gibi bizim fabrika da bir kıvılcım bekliyor! O kıvılcımı çakacağız!

Çalıştığım fabrika tüm fabrikalar gibi ağır çalışma ve sömürü koşullarının hüküm sürdüğü bir yer. Kablo üretimi yapıyoruz ve ürettiğimiz kablolarla devasa bir servet yaratıyoruz. Öyle ki fabrikamız gittikçe büyümekte. Alçak gerilim ve orta gerilim kablolarının yanı sıra yüksek gerilim kabloları için de yeni bir alan inşa ediliyor. Yani fabrika gittikçe büyüyor. Fabrikamızın devasa bir boyuta ulaşmasında en büyük pay biz işçilere ait. Ancak yarattığımız bu devasa servetin ancak küçük bir kısmı biz işçilere veriliyor. Gerisi hiçbir iş yapmayan, oturdukları yerde servetlerine servet katan patronlara kalıyor. Üç vardiya çalışıyoruz. Yaklaşık 300 çalışanız gece gündüz patronların yağlı kasalarını doldurmak için uğraşırken, bizler kölece koşullara mahkûm ediliyoruz. Yediğimiz yemeklerden tutun da servislere kadar birçok problem yaşıyoruz. Yemeklerimiz son derece kalitesiz ve yetersiz. Vardiya sonunda işten yorgun argın çıkarken bazılarımız evlerine ayakta gidiyor. Serviste yer kalmıyor. Bazen mesailere bırakılıyoruz. Ancak ay sonunda mesai paraları elden veriliyor. Maaş bordrolarımıza mesailer yansımıyor. Çalışma şartlarımız oldukça ağır, yaptığımız iş karşısında aldığımız ücret son derece düşük. Bu yazılanlar fabrikanın kısmen düzelmiş halini yansıtıyor. Düzelmesindeki pay geçtiğimiz yıllarda mücadelesini yürüttüğümüz sendikal örgütlenmedir. Yani bazı kısmi kazanımlar dahi, mücadele edilerek ve bedel ödenerek kazanıldı. Geçtiğimiz yıllarda DİSK Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlenmeye çalıştık. Patron bunu işten atma saldırısıyla karşıladı. Bazı arkadaşlarımız işten atıldı ve fabrika önünde direnişe başladı. İçeride ve dışarıda üye anlamında çoğunluğu sağlamamıza rağmen, bugün işyerimizde sendika yok. Gerek içimizdeki işbirlikçilerin kara propagandaları, gerek bilinç düzeyimiz, gerekse de sendikamızın atıl kalan tutumu bu tabloyu ortaya çıkardı. Ancak her şeye rağmen yenilgiden dersler çıkarmak ve yeniden hak alma mücadelesine atılmak için çıkış yolları aramaktayız. Çünkü biliyoruz ki hak verilmez alınır. Fabrikada bu noktada bir ölçüde moral kırılma olmasına rağmen yine de her yerde olduğu gibi bizim fabrikamız da bir kıvılcımı bekliyor. O kıvılcımı çakan biz olacağız!

Çorlu Vatan Kablo’dan bir işçi




Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2016 tarihli 78. sayısında yayınlanmıştır.