Cama can katan işçilerin 20 günlük direnişi
Kırklareli Paşabahçe Cam Fabrikası'nda çalışan ve fırın kapatma bahanesiyle işten çıkarılan 90 işçi 20 gün süren bir direniş gerçekleştirdi.
Önce Lüleburgaz Kristal-İş Trakya Şubesi önünde çadır kurarak 17 gün direnen işçiler, 20 Ekim Cuma günü İstanbul’a doğru “iş, aş, adalet” talebiyle yürüyüşe geçtiler. Sendika önündeki çadırlı direniş sırasında halkın çok büyük desteğini alan cam işçileri, İstanbul'a da büyük bir coşku ile uğurlandı. Ancak yürüyüş ikinci gününde valilik tarafından yasaklandı. Kırklareli ve Tekirdağ il sınırı denilebilecek bir konumda bulunan Paşabahçe ve Şişecam Trakya Cam fabrikalarının bulunduğu bölgede mola vermeyi planlayan işçilerin önü burada Jandarma askerleri ve Çevik Kuvvet polisleri tarafından kesildi. İşçilerin mola verdikleri benzin istasyonundan çıkarak yürüyüşe devam etmeleri engellendi. Gerekçe olarak OHAL ve valilik kararı gösterildi. Şişecam işçilerinin grevi de daha önce yine AKP iktidarı tarafından bakanlar kurulu kararıyla yasaklanmıştı.
Erdoğan’ın deyimiyle sermayenin önünü açan OHAL bir kez daha hakkını arayan işçilerin önünü kesti. Bir süre bulundukları noktada bekleyen işçiler, otobüslerle İstanbul'a gitmeyi planladıkları bir aşamada Paşabahçe yönetimi ile yapılan görüşmeler neticesinde eylemlerini sona erdirdiler. Anlaşma, işçilerin isterse Eskişehir fabrikasında çalışmaya başlama ya da teşvik uygulamasından faydalanma, yani tüm haklarını ve tazminatlarını alarak işten ayrılmaları zemininde sağlandı.
Sendikaya üye ol, sahip çık, denetle!
Lüleburgaz'daki 90 cam işçisinin deneyimi önemli dersler içeriyor. 90 cam işçisi eylemlerini adeta üyesi oldukları Kristal-İş sendikasına rağmen yaptılar. Sendika binlerce üyesinin üretimden gelen gücünü, işten atılan işçilerin geri alınması için seferber edebilirdi. Ama bırakın böyle bir gücü kullanmayı, kendi kapısının önünde duran çadıra bile doğru dürüst destek olmadı. İstanbul'a doğru yürüyüşe geçtiklerinde ise tümüyle işçileri yalnız bıraktı. Çünkü işten atılan işçiler sendika içinde muhalif kanadı oluşturuyordu.
Kristal-İş bürokrasisinin bu küçük hesaplarının varacağı yer sendikanın altının oyulmasıdır. Muhalif işçilerin tasfiyesinin kendi koltuklarını sağlamlaştıracağını düşünenler varsa, tam tersine en mücadeleci işçilerin atılmasıyla sendikanın zayıfladığını ve bu şekilde patronlar sendikayı çökerttiğinde koltukları ile birlikte enkazın altında kendilerinin de kalacağını görmüyorlar demektir. Bunu gördüklerinde ise artık çok geç olacaktır. İşçi sınıfı sendika bürokratlarının değil, mücadele eden işçilerin iradesinin hâkim olduğu sendikalar, kendi koltuğunu değil işçinin hakkını koruyan sendikacılar istiyor.
Bunun yolu işçi denetiminden geçiyor. Bunun yolu sendikaya sahip çıkmaktan, bazı bürokratlar işçinin önünde engel oluşturduğunda da o engelleri aşacak iradeyi tabandan başlayarak ortaya koymaktan geçiyor. Lüleburgaz'daki 90 cam işçisi, aileleri ve Lüleburgaz'daki diğer emekçilerle birlikte bu iradeyi ortaya koymaya çalıştılar. Ancak bu irade işçinin üretimden gelen gücünü harekete geçiremediği için elde edilen kazanım da sınırlı kaldı. Yine de bu mücadele işçilerin başarabileceklerini göstermesi açısından örnek olmuştur. Büyük bir mücadele geleneğine sahip cam işçilerinin, bu deneyimin derslerini çıkartmaya şimdiden başlamış olması da gelecek mücadeleler açısından yol gösterici olacaktır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2017 tarihli 98. sayısında yayınlanmıştır.