1 Temmuz 2016, Cuma
Siyonist İsrail ile anlaşma İstanbul’da protesto edildi
BDS Türkiye’nin çağrısı ile, 30 Haziran 2016 Perşembe günü saat 19.30’da İstanbul Beyoğlu’ndaki Tünel Meydanı’nda, gayri meşru İsrail devleti ile Türkiye arasında yapılan “normalleşme” anlaşması protesto edildi. Protestoda milletvekillerine bu anlaşmayı mecliste onaylamamaları çağrısı yapıldı.
“Siyonist Çete ile Anlaşma Olmaz” yazılı pankartın arkasında toplanan kitlenin planlanan şekilde Galatasaray meydanına yürümesine polis engel oldu. Bunun üzerine, basın açıklaması toplanma yeri olan Tünel Meydanı’nda okundu. Toplanan kitle, açıklama öncesinde ve sırasında “Yıkılsın Siyonist İsrail Devleti”, “Anlaşma meclisten geri dönmeli”, “Anlaşmayı onay, ihanete destektir”, “Denizden nehre özgür Filistin” sloganlarını haykırdı.
BDS Türkiye’den Ayşe Düzkan tarafından okunan basın açıklamasında, Siyonistleri bu kadar sevindiren bir anlaşmanın, Filistin halkının çıkarlarına olamayacağı, anlaşmanın merkezinde, Filistinlilere ait olan doğalgazın çalınması ve Türkiye eliyle Avrupa’ya pazarlanması girişiminin olduğu vurgulandı. Bunun yanı sıra, anlaşma sonucunda kalktığı söylenen ablukanın, Türkiye’nin taşıyacağı malların Aşdod limanından İsrail kontrolünde girmesi sonucunda devam edeceği, çünkü zaten bunun İsrail’in başından beri savunduğu sistem olduğu, ayrıca denizden uygulanan ablukanın da sürdüğü belirtildi. TBMM’deki milletvekillerine, önlerine gelecek olan bu anlaşmaya onay vermemeleri çağrısında bulunuldu. Ayrıca, Atatürk Havalimanı’nda iki gün önce yapılan saldırıyı, İsrail ile normalleşmeye bağlayanlara yanıt olarak da, İsrail’in IŞİD’in her zaman arkasında olduğu, Ocak ayında savaş bakanı Moşe Yalon’un “IŞİD’i İran’a tercih ederim” dediği, siyonist İsrail’in, IŞİD’in düşman kardeşi Nusra Cephesi’ne malzeme temin ettiği de aktarıldı.
Devrimci İşçi Partisi ve Kaldıraç’ın dışında çok düşük bir katılımın olduğu eylem, basın açıklamasının ardından sloganlarla sona erdi.
Eylemde okunan basın açıklamasının tam metnini aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.
BASINA VE KAMUOYUNA:
Yaklaşık bir yıldır devam eden görüşmelerin ardından geride bıraktığımız Pazartesi günü Türkiye ve İsrail hükümetleri tarafından, iki ülke arasında “normalleşme” sürecini başlatacak nihai anlaşmaya varıldığı ilan edildi. Tel Aviv yönetimi anlaşma ve getireceği sonuçlar için “muazzam” tanımlamasını yaparken, AKP hükümeti bu anlaşmanın aynı zamanda Gazze ve Filistin halkının da lehine olduğunu iddia etti. Oysa Siyonistlere bu denli büyük bir sevinç yaşatan bir anlaşma, Filistin halkının ve tüm mazlum halkların yalnızca aleyhine olabilir.
Türkiye ile Siyonist oluşum arasında varılan anlaşma, Mavi Marmara sonrasında ortaya çıkan bir siyasi ve hukuki ihtilafın giderilip karşılıklı büyükelçi atanmasından çok daha fazlasını ifade ediyor. Anlaşmanın merkezinde, Siyonist işgalcilerin on yıllardır yağmaladığı ve adına “İsrail gazı” dediği Filistin gazının Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına satılması ve bu şekilde işgalci rejimin büyük bir finansman kaynağı elde etmesi bulunuyor. Daha önce Türkiye tarafından ilişkilerin “normalleştirilmesi” için öne sürülen şartlardan biri Gazze ablukasının kaldırılması olduğu halde, abluka kaldırılmak bir yana, meşrulaştırılıyor. Buna rağmen hükümet temsilcileri tarafından, gönderilecek insani yardımların Aşdod Limanı üzerinden Gazze’ye ulaşacak olmasına işaret edilerek “ambargonun büyük ölçüde kalktığı” ileri sürülüyor. Oysa durum, Mavi Marmara’nın da içinde bulunduğu İkinci Özgürlük Filosu Gazze’ye doğru yola çıktığında da bundan pek farklı değildi. Halen insani yardımlar Siyonist rejimin “iznine” tabi tutulurken, anlaşmayla birlikte 31 Mayıs 2010’daki katliam nedeniyle Türkiye’de Siyonist komutanlar aleyhinde açılmış olan davaların da düşürüleceği anlaşılıyor. Gazze üzerinde ise başta deniz ablukası olmak üzere İsrail ablukası devam ediyor.
26 Haziran günü tamamlanan anlaşma bunların yanı sıra Türkiye ve İsrail arasında yürütülecek ortak yatırımlara, bölgesel işbirliği projelerine, ortak tatbikatlara, istihbarat paylaşımı faaliyetlerine işaret ediyor. Ve bu kapsamlı işbirliği süreci başlatılırken, İsrail’in Kudüs’ü Arapsızlaştırma politikası, Batı Şeria’daki infazlar, tutuklamalar ve yerleşimci saldırıları devam ediyor; binlerce Filistinli esir İsrail hapishanelerinde varlık mücadelesi verirken, milyonlarca Filistinli mülteci, ülkesine geri dönüş hakkından yoksun şekilde yaşamaya devam ediyor.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanması gerekecektir. BDS Türkiye olarak milletvekillerine, İsrail’i bugüne kadar işlediği suçlar nedeniyle cezalandırılmaktan kurtaracak ve hem Gazze ve Filistin üzerinde, hem de bölge genelinde Siyonizm’in elini rahatlatacak olan bu anlaşmaya red oyu verme çağrısı yapıyoruz. Duyarlı kamuoyuna, TBMM’ye bu yönde basınç uygulama ve Filistin halkının tarihsel hakları iade edilinceye kadar Siyonist rejimin her alanda boykot ve tecrit edilmesi için yürüttüğümüz mücadeleye destek verme çağrısı yapıyoruz.
Değerli basın emekçileri, halkımız;
Hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz Salı akşamı İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bir katliam gerçekleşti. Öncelikle katliamda hayatını kaybeden ve aralarında bir Filistinli kadının da bulunduğu tüm insanların yakınlarına en içten taziyelerimizi sunuyoruz. Bölgemizi kan gölüne çeviren tekfirci IŞİD örgütü tarafından düzenlendiği görülen bu menfur katliam, ne yazık ki bazı İsrail sevdalıları tarafından, anlaşmanın ne kadar da gerekli ve önemli olduğunun bir göstergesiymiş gibi lanse edildi. Bu kesimler, tekfirci terörizme karşı İsrail’le işbirliği yapılması gerektiğini söylüyorlar.
Oysa İsrail, IŞİD’le ve benzerleriyle mücadelede sığınılacak son liman bile değildir. Daha geçen hafta İsrail askeri istihbarat şefi Herzl Halevy, Suriye’de IŞİD’in yenilmesini istemediklerini söyledi. Ocak ayında dönemin savaş bakanı Moşe Yalon, “IŞİD’i İran’a tercih ederim” demişti. Golan’da görev yapan Birleşmiş Milletler Gözlem Gücü UNDOF birkaç defa, bölgede İsrail ordusu ile IŞİD’in “düşman kardeşi” Nusra Cephesi arasında temaslar kurulduğunu, İsrail askerlerinin militanlara sandıklar içinde malzemeler temin ettiğini rapor etti.
Filistin’i işgal ettiği gibi, yayılmacı hedefleri doğrultusunda bölgemizin başına gelen bütün felaketlerde ve çatışmalarda da rol oynayan İsrail, elbette IŞİD’in büyüyüp gelişmesinden sorumlu olan devletlerden biridir. Yakın zamanda Siyonistlerin Suudi rejimiyle tarihsel bir yakınlaşma içine girmesi de halkların başına musallat etmeye niyetlendikleri yeni felaketlerin habercisidir.
Bizler BDS Türkiye olarak İsrail’in hem en başından beri işgal ve tehcir üzerine kurulu gayrimeşru bir oluşum olduğunun, hem de tekfirci terörizm de dahil olmak üzere bölgemizde vuku bulan neredeyse tüm siyasi ve insani trajedilerde önemli bir rolünün olduğunun altını çiziyor ve böyle bir oluşumu siyasi, askeri, diplomatik, ticari, kültürel ve akademik düzeylerde boykot etme, yalnızlaştırma ve yaptırım uygulama çağrısı yapıyoruz.
Siyonist oluşumla normalleşme kabul edilemez!
Filistin’e özgürlük, İsrail’e boykot!
BDS Türkiye (Filistin İçin İsrail’e Boykot Girişimi)
30 Haziran 2016