Taşeron işçiler gerçek kadro istiyor
AKP’nin kanun hükmünde kararname (KHK) ile yaptığı düzenleme taşeron işçilerin hiçbir talebini karşılamadığı gibi binlerce işçiyi de işsiz bıraktı. Düzenlemeyle kapsam dışı tutulan KİT’lerde (Kamu İktisadi Teşebbüsü) ve Karayolları gibi kamu kurumlarında taşeronluk aynen devam ediyor. Kapsam içinde olan kurumlarda ise “KHK’lı işçi” olarak tanımlanabilecek bir statüyle sürüyor.
Düzenlemeye göre geçişi yapılan işçilerin ücretleri ile diğer mali ve sosyal hakları, Yüksek Hakem Kurulu’nun (YHK) karar verdiği toplu iş sözleşmesinin hükümlerine göre belirlendi. Geçişi yapılan bütün KHK’lı işçiler için aynı hükümleri içeren toplu iş sözleşmesi, belediye şirketlerinde Temmuz 2020’ye, diğer tüm kamu kurumlarında ise Kasım 2020’ye kadar uygulanacak. Buna göre işçiler için geçerli olacak toplu iş sözleşmesi hükümlerinin belli başlı önemli maddeleri şu şekilde:
Ücret zammı: Belirtilen tarihlere kadar altı ayda bir (Ocak ve Temmuz aylarında) %4,
İkramiye: Ocak ve Temmuz aylarında 5’er günlük olmak üzere yılda toplam 10 günlük ücretleri tutarında,
Çocuk yardımı: Üç çocukla sınırlı olmak üzere her bir çocuk için her ay 25 lira,
Yakacak yardımı: Her ay 30 lira,
Öğrenim yardımı: İşçinin öğrenim gören her çocuğu için: ilkokul için 100, ortaokullar için 110, lise ve dengi okullar için 120, yüksekokul ve üniversite için 140 lira (yılda bir kez Eylül ayında ödenir),
Bayram yardımı: Her yıl Ramazan ve Kurban Bayramlarından bir hafta önce 75 lira,
Fazla çalışma: Normal ücretin %60 zamlısı olarak ödenir.
Bir taraftan KHK ile taşeron işçilere dayatılan bu düzenleme, diğer taraftan toplu iş sözleşmesinin doğrudan YHK’nın kararına bağlanması işçilerin hakları açısından ciddi tehlikeleri gündeme getiriyor.
Öncelikle bunun gerçek bir toplu sözleşme olmadığı ortadadır. Çünkü toplu sözleşme sürecinde sendikalar devre dışı bırakılmış, grev hakkı daha gündeme bile gelemeden engellenmiştir. Dolayısıyla yaklaşık 900 bin işçi hiçbir söz hakkına sahip olamamıştır. Dahası, belirtilen tarihlere kadar hiçbir sendika yetki başvurusunda bulunamayacağı için bu düzenleme sendikaları etkisizleştirme yönünde atılmış bir adımdır.
Diğer taraftan bugün açlık sınırının 1.680 lira, yoksulluk sınırının 5.473 lira olduğu bir koşulda asgari ücrete mahkûm edilen taşeron işçilerin ücretlerinin 2020’nin sonuna kadar %4 oranında bir ücret zammına mahkûm edilmesi, taşeronluk koşullarının devam ettiğini gösteriyor. Ücretlerin şimdiden hukuksuz bir şekilde belirlenmiş olması, yıllardır olduğu gibi taşeron işçilerin (yeni adıyla KHK’lı işçilerin) yine en düşük ücretlere mahkûm edilmesi demektir.
AKP’nin getirdiği bu düzenlemeyle arşiv taraması ve sınav gibi çeşitli bahanelerle işten atılan binlerce işçinin geri dönebilmesi, eşit işe eşit ücret ve güvenceli iş talebine gerçek anlamda ulaşabilmek ve grev hakkına, sendika hakkına sahip çıkmak ancak örgütlü mücadeleyle mümkün olacaktır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2018 tarihli 104. sayısında yayınlanmıştır.