Taksim’de Tahrir manzaraları!
İstanbul Taksim’de Gezi Parkı savaşları beşinci gününü dolduruyor. Ayrıntıya boğulmadan açıkça vurgulamak gerekir: Polis, en sert yöntemlere başvurduğu, İstanbul’un her yerini savaş alanına çevirdiği halde, beş gün sonunda protestocular geri adım atmak bir yana, sayıca artmış, mücadele azimleri bilenmiş biçimde meydanlarda, sokaklarda mücadelelerine devam etmektedir. Bu, şimdiden elde edilen çok önemli bir sonuçtur. Türkiye’nin Batısında yıllardır bu denli kararlı, bu denli birleştirici, bu denli cüretkâr bir mücadele yaşanmamıştı. Taksim, Mısır devriminin o muhteşem meydanı Tahrir’den ilk esintilerini yaşadı. Yıllardır sokağa çıkmamış insanlar gözü pek protestolarda yer alıyor. Hayatında polisle hiç karşı karşıya gelmemiş gençler polis gazına, suyuna, copuna dirençle karşı koyuyor. Mücadelelerde pişmiş militanlar kendilerini artık yalnız hissetmiyor. Taksim mücadelesi başka kentlerde yankı buluyor. Ankara’da Kuğulu Park hınca hınç. 10 bin kişilik bir kalabalık Tunalı Caddesi’ni trafiğe kapattı. Kızılay’dan yürüyüşe geçmek İzmir’de yine 10 bine yakın insan Basmane civarında polisle cebelleşiyor. İşte şimdi AKP hükümeti için ürperme zamanıdır!Sadece protesto cephesi kararlı ve cüretkâr değil. Düzen cephesi fena halde bölünmüş durumda. Bütün düzen basını haberlerinin başına Gezi Parkı olaylarını koyuyor. Düzenin sevgili yıldızları Ayşe Arman’lar, Okan Bayülgen’ler, daha kimler kimler protestonun yanında yer alıyor. CHP’liler hükümete yükleniyor. MHP belki tarihinde ilk kez soldan gelen bir protesto hareketi karşısında yalpalıyor. Bahçeli, polisin yaptığını “çok doğru” olmadığını belirtiyor (biraz doğru olmalı!), ama partinin grup başkanvekili Oktay Vural düpedüz polis uygulamalarına karşı çıkıyor. Bütün bunlardan önemlisi, AKP’nin kendi içinde beliren çatlaklar. Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, açıkça protestoculardan yana tavır alıyor, polisin uygulamalarından “dehşete” düştüğünü belirtiyor. “Dr. Mimar” Kadir Topbaş, dokuz ay sonraki seçimi düşünerek oy derdine düşmüş durumda. Hiçbir politikacının şehir halkıyla böyle karşı karşıya gelmek istemeyeceğini söylüyor. Erdoğan, epeyce bir basınç altına girecek gibi görünüyor.
Üstelik, düzen cephesi bir de başka çatlak yaşıyor. İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından Gezi Parkı'nda Topçu Kışlası yapımına onay veren karara ilişkin “yürütmeyi durdurma” kararı aldı. Kısacası, AKP’nin Taksim projesi her yerinden sapır sapır dökülüyor. Gaddar iktidar, yenilginin yol ağzına geldi. Şimdi geri adım atarsa, muhalefet daha da cesaret kazanır. Atmazsa bütünüyle hukuk dışına düşer, protesto kampı toplumun gözünde bütünüyle haklı bir konuma yükselir, kendine güven ve hiddet artar.
Sabah saat beşte, insanların en yorgun ve mahmur olduğu anda pusu ve baskın, sivil kılıklı, kim olduğu belli olmayan, sözde zabıta birtakım adamlar, bu adamlar aracılığıyla hangi yasanın hangi hükmüne göre (!) çadır yakmalar, bütün şehir gaz, İstanbul’un en turistik yerleri savaş meydanı. Bu rezillikler çok baş alır. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın görevden alınmış olduğuna dair söylenti gerçek olmasa da adamın kendisi gazeteciler bu konuda soru sorunca süt dökmüş kedi gibi cevap veriyor. Ama Çapkın’la, Mutlu ile olmaz. İşçi düşmanlığına ağaç düşmanlığını, bütün canlılara düşmanlığını ekleyen Muammer Güler’dir görevden alınması gereken.
Yoldaşlarımız, AKP hükümetinin eleştiriye sağır, küstah ve saldırgan politikalarından yaka silken bütün bir halkla omuz omuza İstiklal Caddesi’nde polise karşı en ön saflarda direniyor. Hep birlikte bu sefer ciddi bir gedik açacağız.
Bugün “Taksim Tahrir olacak!” sloganı İstanbul semalarında yankılandı. Devrimci İşçi Partisi bu sloganı uzun zamandır atıyor. 1 Mayıs’ta Beşiktaş’ta gaza karşı yürürken pankartımızın üzerinde bu slogan yazıyordu. Bugün bu slogan Türkiye’nin sloganı olmuştur. İktidar yanlısı televizyonlar şimdi telaş içinde soruyor: “Taksim Tahrir olacak diyen provokatörler ne istiyor?” Bizim ne istediğimiz belli, değil mi? Ağaçlara, kuşlara ve insanlara hayat, kardeşlik, onur istiyoruz. Vermeyenle hesaplaşacağız.