Piyasacı sağlık sisteminin iflas belgesi: Sağlık yıllığı

sağlık

Sağlık Bakanlığı her yıl olduğu üzere, bir önceki yılın (2018 yılı) Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nı yayınladı. Yıllık, çarpıcı veriler barındırıyor. Bu verilere biraz yakından bakmakta ve nedenlerini ortaya koymakta fayda var.

Tüm çocuklar aşılı (!) ama kızamık patlama yaptı

İlk dikkat çeken veri, 2016 yılında 9’a kadar gerileyen kızamık olgu sayısının, 2018 yılında 716’ya, 2019 yılında ise 2666’ya yükselmiş olması. Bunun nedenlerinden biri; aşıların otizm yaptığına dair inancın bir sonucu olarak, son yıllarda giderek artan sayıda ailenin, çocuklarına bilerek aşı yaptırmaması. Hâlbuki aşıların otizm yaptığına dair kesin kanıtlar yok. Ama kesin olarak biliyoruz ki, kızamık ve aşı ile önlenebilir diğer hastalıklar bebekleri, çocukları ve aşılanmamış erişkinleri hayat boyu sakat bırakabilir, hatta öldürebilir. Diğer bir neden ise Aile Hekimliği sisteminin iflas etmiş olması. Aile Hekimliğinin sorumluluk sahası, Aile Hekimliği binasının bulunduğu çevre ile sınırlı değil. “Hekim seçme hakkı” öne sürülerek, sağlık emekçisi ile çalıştığı yer ve burada yaşayan insanlar arasındaki çok önemli olan temas kesilmiş oldu. Bir kişi başka ilçede hatta başka bir ilde olup aile hekimi başka bir yerde olabiliyor. Bu da aile hekimlerinin ve hemşirelerinin gerektiğinde (mesela aşı yapmak için) aileye ulaşmasında güçlüklere neden oluyor. Sağlık Bakanlığı kızamık aşılama oranlarını %96 ile % 100 arasında ilan etmiş ve bu nedenle Aile Hekimliği sistemini övüyor. Bu kuruma sormak lazım; madem bu çocuklar aşılandılar, peki neden kızamık oluyorlar?

Vatandaş tatmin edici bir sağlık hizmeti için kapı kapı dolaşıyor!

Bir diğer çarpıcı veri ise bir yıl içinde hekimlere toplam hasta başvuru sayısı. 2002’de bu sayı yaklaşık 200 milyon iken, 2012’de 620 milyona, 2018’de ise 780 milyona çıkmış. Bir kişinin bir yılda hekime başvurma sayısı da 2002’de ortalama 3,2 iken, 2012’de 8,3’e, 2018’da ise 9,5e çıkmış. Türkiye’yi bilmeyen biri, bu istatistiği görse herhalde ülkede giderek artan sayıda sağlık felaketinin yaşandığını düşünür. Elbette böyle bir durum yok. Böyle bir tablo, yetersiz personel ile hastaları tedavi etmeye çalışan sağlık emekçileri için nefes bile almadan çalıştıkları bir iş ortamı demek. Bununla birlikte vatandaşlar da sağlık merkezlerine bu kadar başvurmaktan memnun değil. Peki, neden sağlık merkezlerine bu kadar fazla başvuruyoruz? Bunda sağlık hizmetlerinin kalitesinin yer yer yetersizliğinin payı olsa da esas neden “kışkırtılmış sağlık talebi”. Yani sağlık hizmetinden beklentimizin sağlık piyasası tarafından bozulması sonucunda o hastane senin bu hastane benim gezmemiz. En ufak bir sorunumuzda MR, tomografi çekilsin, tüm tahlillerimiz yapılsın, sonucunda da istediğimiz ilaçlar yazılsın ve eve gidelim istiyoruz. Bunları yaptıracağımız yeri buluncaya kadar farklı merkezlere gidiyoruz. Çünkü sağlık hizmetinin toplumun sağlığını korumak amacıyla yapılan bir kamusal hizmet olduğu algısı neredeyse tümüyle yıkıldı. Yerini ise sağlık hizmetinin sanki birtakım bireysel talepleri piyasa usulleriyle karşılamaya yönelik bir hizmet olduğu algısı aldı.

Hekimlere duyulan güvenin azalması nedeniyle, tek bir sağlık merkezinde hallolabilecek hastalığımız için şimdi farklı merkezlere ve mutlaka bu zincirin bir aşamasında özel sağlık kurumlarına başvuruyoruz. Böylece vatandaşa kamusal sağlık hizmeti vermek için değil, sağlık ticareti yapmak için kurulmuş olan özel hastaneler daha fazla para kazanıyor. 

Elbette bütün bunların esas sorumlusu biz değiliz. Esas sorumlu, sağlık ortamını tamamen piyasanın insafına terk eden, hatta piyasanın kurallarını hâkim kılabilmesi için ortam yaratan hükümettir!

Yıllığa veri koymayınca sağlıklı olmuyoruz

Yıllıkta olan veriler kadar olmayanlar da çarpıcı. Örneğin sağlık sektöründe kayıt dışı istihdam oranının %29 olduğu gerçeği; MR çekimlerinde dünya birincisi, BT çekimlerinde ise dünya ikincisi oluşumuz; dünya birinciliğini açık ara her yıl aldığımız Acil Servis başvuru sayıları; zorlu ameliyatların artık ezici bir çoğunluğunun özel hastanelerde yapılışı gibi veriler yıllıkta kendilerine yer bulamamış. Sağlık ortamı yıldan yıla batağa sürükleniyor. Düzeltmek için bir şey yapmıyorsunuz, bari gerçekleri saklamayın!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2019 tarihli 123. sayısında yayınlanmıştır.