Ne yapmamalı?
Aylık olarak çıkan Gerçek gazetesinin Temmuz sayısı baskıdan çıktıktan hemen sonra ülkeyi derinden sarsan ve haliyle gündemi tamamen belirleyen 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı. Darbe girişimi sabahından başlayarak internet sitemizde süreci değerlendiren yazılara ağırlık verdik. Gerçek gazetesinin Temmuz sayısında çıkan yazıların, bu yazılarda ortaya konan perspektiflerin 15 Temmuz ve sonrasında ortaya çıkan siyasal tablo açısından geçerliliğini ve güncelliğini koruduğunu düşünüyoruz. Sungur Savran yoldaşımızın "Ne yapmamalı?" başlıklı yazısı bu açıdan özel bir yerde duruyor. Yoldaşımızın herkesi mücadeleye ve örgütlülüğe bir adım daha yaklaşmaya çağıran yazısının bugün kaleme alındığı andan daha da geçerli olduğu düşüncesiyle okurlarımızla paylaşıyoruz.
Türkiye’nin çok tehlikeli bir dönemden geçmekte olduğu, adını ne koyarsak koyalım gerici bir istibdad rejiminin adım adım inşa edilmekte olduğu konusunda hemfikir olabilecek insanlara hitap ediyoruz. Bu insanların önemli bir bölümü, Ortadoğu bölgesinin de alev alev yandığının elbette farkında. Biz onların önemli bir bölümünün fark etmemekte ısrar ettiği bir başka boyutu da hatırlatalım: Dünyanın bütünü derin bir sarsıntı dönemine girmiş durumda.
İnsanlarımız Türkiye’nin içinde bulunduğu vahim duruma yanıt olarak kendince bir dizi “çare” buluyor. Bunlar, kendimiz, ailemiz ve sevdiklerimiz için en iyisinden işe yaramaz şeyler, en kötüsünden intihar anlamı taşıyor. Hızla gözden geçirelim.
· “Ölüyoruz, bitiyoruz” edebiyatını bırakın!Güçlü yanlarımızı düşünün, keşfedin, yayın.
· National Geographic seyretmeyin!“Ben artık televizyonda haberleri seyretmiyorum. Sinirimi bozmak istemiyorum. Sadece belgesel kanallarını açıyorum.” Doğada avcı ile avlanan arasındaki ilişkileri seyretmekten başka iş yapmazsanız, unutmayın ki hayat sizin dışınızda devam edecek ve avlanan siz olacaksınız. Hasmınızı ve genel durumu tanıyın, geleceğe hazırlanın.
· Facebook politikası yapmayın!İnsanları sosyal medyanın dışına çıkarak harekete geçirmeye yaramayan sosyal medya faaliyeti, boşa kürek çekmektir. Yüzünüzü sendikaya, partiye, sokağa çevirin.
· Avrupa Birliği’nden kurtuluş beklemekten vazgeçin!AB kurumlarında demokrat falan yok, emperyalistlerin çıkarlarına göre kâh öyle kâh böyle davranan alçaklar var. İşçiye, ezilene, vicdanlıya hitap edin.
· Yurtdışına kaçıp kurtulma düşünü derhal terk edin!Gençler kapağı dışarı atınca kurtulacağını sanıyor. Onlara ve kendi çocuklarınıza zengin toplumlardaki işsizliği, ırkçı güruhları, Müslüman düşmanlığını, Donald Trump’ları, Marine Le Pen’leri hatırlatın.
· İpliği pazara çıkmış siyasi hareketleri bırakın!“Yetmez ama evet!” diyenler dün Erdoğan’ı güçlendirdi. Yıllarca “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyenler bugün ayakta tutuyor. Müflisi terk edin! Bugüne kadar doğruyu haykırmış siyasi hareketlere kulak verin. En çok da toplumun yoksullarını önemseyen, işçi sınıfını örgütlemeye çalışanlara.
· “Solda birlik yok” nakaratını bırakın! Size en yakın olan akıma destek verin. Siz hiçbir şey yapmayınca daha mı iyi oluyor?
Peki, ama ne yapabilirim mi diyorsunuz? Hasım bildikleriniz kadar cesur olun. Sonra ne kadar zamanınızı, emeğinizi, gayretinizi, paranızı ayırabiliyorsanız, doğru söyleyen ve mücadele eden çevre, odak, hareket, sendika ve en önemlisi siyasi partiler ile paylaşın. Toplantılara gidin. Grev ziyaretlerine katılın. Sendikaya üye olun, işyerinizde yoksa sendikalaşmaya girişin. Olmadı bir dernek bulun. Kötülüğe savaş açmış kuruluşlara para desteği verin. Yabancı diliniz varsa çeviri yapın.
Özgür, sömüreni sömürüleni olmayan, ne ulusun ulusu, ne dinin başka dinleri ve inanmayanları, ne cinsin cinsi ezdiği, dünya halklarının kucaklaştığı bir toplum için mücadele eden bir partiye katılın. Geleceğinizi gözü önyargıyla dönmüş gericilere bırakmayın.
Bu yazı Gerçek Gazetesi’nin Temmuz 2016 tarihli 81. sayısında yayınlanmıştır.