Devrimci İşçi Partisi bildirisi: Ortadoğu’yla savaşa karşı genel greve!

1. Türkiye Ortadoğu savaşının hortumu içine çekiliyor!

Bir süredir tek tek ülkelerde farklı güçler arasında yaşanan savaş, son dönemde Ortadoğu çapında bölgesel bir savaşa dönüşmüştür. Bu savaş Türkiye’yi de adım adım içine çekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birliklerinin sınır ötesi harekât ve müdahaleler yapmasını ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasını öngören tezkerenin mecliste kabul edilmesiyle birlikte bu konuda nitel bir sıçrama yaşanmıştır. 2003’te ABD ve müttefiklerinin Irak’a saldırısı, 2011 sonunda itibaren ABD’nin ve Ortadoğu gericiliğinin (en başta Suudi Arabistan, Katar ve AKP yönetimindeki Türkiye) beslemesi örgütlerin Suriye’de başlattığı mezhep savaşı, İsrail’in 2006’da Lübnan’a ve 2008 sonunda Gazze’ye saldırıları, ABD’nin Yemen’de El Kaide’ye karşı verdiği düşük yoğunluklu savaş, bir ölçüde birbirinden bağımsız dinamiklere sahip savaşlardı. Şimdi durum değişmiştir. Bugün yaygın olarak IŞİD adıyla bilinen Irak ve Büyük Suriye İslam Devleti (IBSİD) adını taşıyan ve Arap ve Kürt dünyasında Daiş olarak anılan örgütün çevresinde ortaya çıkan savaş dinamikleri, Ortadoğu’nun savaşlarını birleştirmiş ve tekil ülkelerin (özellikle Irak ve Suriye’nin) sınırlarını aşarak Ortadoğu çapına taşımıştır. En az dört savaş birleşiyor: ABD’nin El Kaide tipi örgütlere karşı savaşı; Sünni gericiliğin Şii-Alevi ülke ve topluluklara karşı savaşı; ezen ulusların bugün Rojava’ya yönelik saldırıda cisimleşen Kürt halkına karşı savaşı; İsrail’in en son 2014 yazında Gazze’ye saldırısında somutlaşan Filistin halkına karşı savaşı. Türkiye göz göre göre bu bütünsel savaşın bir parçası olmaya soyunuyor. Devrimci İşçi Partisi, TSK birliklerinin sınır ötesi harekâtlarına gönderilmesine karşıdır.

2. Erdoğan “bir koyup üç almak” istiyor!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’den dönüş yolunda “hava operasyonuyla bitiremezsiniz. (…) Kara esastır” demiştir. Tezkerenin kabulünden bir gün önce mecliste yaptığı konuşmada “havadan atılacak tonlarca bomba, tehlikeyi ve tehdidi sadece erteleyebilir” diyerek yine kara savaşının gerekliliğini ima etmiştir. Ayrıca, “Suriye’nin gündem dışı tutulması da aynı şekilde çözümü palyatif [anlık, geçici] bir hale getirecektir” diyerek meselenin Daiş (IŞİD) olmadığını, arzu ettiği kara savaşının hedeflerinden birinin Suriye rejimi olduğunu itiraf etmiştir. Nihayet,  “Türkiye, kendi özgün ve özgüvenli politikalarıyla, bütün bu krizlerden kazançlı çıkacak tecrübeye sahiptir” diyerek Ortadoğu’da yüz binlerce, yarın belki de milyonlarca insanın ölümüne yol açan, on milyonların yerinden yurdundan edilmesiyle sonuçlanan zalim savaştan çıkar beklentisi içinde olduğunu itiraf etmiştir! Tezkere, Tayyip Erdoğan’ın ve Ahmet Davutoğlu’nun 2009’dan bu yana bütün politikasının merkezine oturan, AKP’yi ve en başta Tayyip Erdoğan’ı bütün Sünni dünyasının önderi haline getirme politikasını günün koşullarını uyarlamak ve kazançlı çıkmak amacıyla kabul edilmiştir. Üstelik tezkereye göre sınır ötesine asker yollanmasının “kapsam, şümûl, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak”tır. Açık çek! Bu bir “tampon bölge” arayışı değildir. Bu, boylu boyunca Suriye savaşı yolunda bir açılımdır. Hükümet korkunç bir maceracılığa kapı açmıştır. Devrimci İşçi Partisi, Erdoğan’ın aksine, Ortadoğu savaşının içine dalmanın gençlerimizin kitlesel olarak ölümüne ve sakat kalmasına, ekonominin kaynaklarının işçi ve emekçilerin ihtiyaçlarına harcanmak yerine silah tüccarlarına aktarılmasına, bölge halklarıyla uzun yıllar boyunca onarılamayacak düşmanlıklara, hatta ülke içinde Sünni-Alevi kavgalarına yol açacağı kanısındadır. Türkiye’nin Ortadoğu savaşının bir parçası haline getirilmesine bütünüyle karşıyız.

3. ABD iblisini Türkiye’ye davet ediyorlar!

Tezkere sadece TSK birliklerinin sınır ötesine yollanmasına değil, “yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması”na da kapı açıyor. Bunun anlamı tartışılmaz derecede açıktır: ABD ve zamanla ona katılacak öteki NATO üyesi ülkelerin emperyalist askeri birliklerinin Ortadoğu savaşında Türkiye topraklarını cephe gerisi ve üs olarak kullanmasına izin verilmektedir. ABD’nin Daiş’e (IŞİD) karşı açtığı hava savaşı bir teröristler düellosudur. Yarın Ortadoğu halklarına karşı yönelteceği emperyalist taarruzların temelini atmayı amaçlıyor. Devrimci İşçi Partisi, emperyalizmin Türkiye topraklarını Ortadoğu halklarını katletmek ve tahakküm altına almak amacıyla kullanmasına bütünüyle karşıdır.

4. Rojava’yı köleleştirmek istiyorlar!

Tezkerenin en yakın hedefi Suriye ile Türkiye arasında bir tampon bölge oluşturmaktır. Bunun gerekçesi mülteci akınının önünü kesmek ve sığınmacıları Suriye sınırları içinde korumak olarak sunuluyor. Oysa esas amaç, Rojava’yı yıkmak veya ona boyun eğdirtmek, iki yöntemden biriyle köleleştirmektir. Tampon bölge Rojava’nın topraklarının işgali demektir. Rojava boyun eğer ve AKP hükümetinin politikasına paralel bir tavır alarak Suriye’de Sünni-Nusayri savaşı haline getirilen iç savaşta Beşar Esad’ın karşısında, ABD-Türkiye ittifakının desteklediği güçlerin yanında yer alırsa, o zaman özerkliğine tahammül edilecek, uzun vadede sömürgeleştirilmesi hedeflenecektir. Ama Rojava bu onursuz tavra karşı direnirse o zaman işgal güçlerince bütün kazanımları yerle bir edilecektir. Devrimci İşçi Partisi, Rojava’nın hem özgürlüğü uğruna on yıllardır mücadele eden Kürt halkı açısından çok değerli bir kazanım olduğuna, hem de Ortadoğu halklarının teröristler düellosu karşısında en önemli mevzilerinden biri olduğuna inanıyor. Daiş’in Kobani’yi (Kobanê) ele geçirme çabasına karşı direnişi desteklemenin yanı sıra, Rojava’nın köleleştirilmesini engellemek için de elinden gelen her şeyi yapacaktır.

 5. Geleceğin Roboski’lerini cezasızlık zırhına sarmalamayı hedefliyorlar

Tezkerenin kabulünden birkaç gün önce Milliyet gazetesine sızan ve yalanlanmayan bir habere göre “başta TSK olmak üzere güvenlik güçlerinin kritik görevlerde siyasi iradeyi arkasında hissetmesine yönelik beklenti, çerçeve bir düzenleme çıkartılması fikrini doğurmuş durumda. Halen üzerinde çalışıldığı belirtilen bu düzenlemeyle, askerin, hangi durumlardaki, hangi eyleminin soruşturma yetkisi Genelkurmay’da, yargılama yetkisi askeri mahkemede olan “görev suçu” kapsamına gireceğinin de netleştirilmesi bekleniyor. Daha önce yargılanan, ya da yargılaması süren subay ve askerler dahil güvenli bölgede görev yapacak askerlerin benzer eylemlerinin de görev suçu kapsamında sayılacağı ifade ediliyor. Bu durumda güvenli hattaki askerlerin görev suçlarında soruşturma izni verme yetkisi Genelkurmay’da yargılama yetkisi askeri mahkemede olacak. Kritik süreç öncesinde bu tip bir düzenlemenin riskli bölgelerde görev yapacak askerin rahatlamasını sağlayacağı ifade ediliyor.” Bunun bir tek anlamı vardır: İster Türkiye içinde, ister sınır ötesinde yani Rojava’da askeri birliklerin ve diğer güçlerin sivillere yönelik cinayetleri bir zırh arkasına gizlenecektir. Roboski üzerine yapılan tipten tartışmaların bile yapılması arzu edilmemektedir. Devrimci İşçi Partisi halka karşı işlenecek suçların, cezasızlık zırhı ile önceden teşvik edilmesine bütünüyle karşıdır.

 

6. Ortadoğu Sosyalist Federasyonu için bölge işçi sınıfını harekete geçirelim, ezilen uluslarla birleştirelim!

Ortadoğu her geçen gün emperyalizm, Siyonizm ve yerli gericilikten oluşan bir dizi halk düşmanı güç tarafından bir kan denizi haline getiriliyor. Bu kan denizinden kurtuluş, şu ya da bu halk düşmanı gücün peşine takılarak sağlanamaz. Ortadoğu’nun kurtuluşu, ancak halkların din ve ulus temelinde bölünmesinden ve bazı din, mezhep ve ulusların başkaları tarafından ezilmesinden çıkarı olmayan toplumsal güçlerin sürükleyeceği bir mücadelenin ürünü olabilir. Ortadoğu işçi sınıfının, devasa kent yoksulu kitlenin, yoksul köylülerin, fellahların ve marabaların silkinmesi, Ortadoğu’nun kurtuluşunun tek yoludur. Tam bu günlerde, şimdilerde bir güneş tutulması yaşamakta olan Arap devriminin bir yan ürünü olarak Ürdün’ün başkenti Amman’da kurulan Arap Sendikalar Konfederasyonu (ATUC) elbette üyesi olan sendikaların nice sorunlarına rağmen, işçi sınıfının bölge çapında örgütlenmesinin ve alternatif bir güç oluşturmasının bir başlangıç noktası olmalıdır. İşçi sınıfının bütün emekçileri kendi etrafına toplayarak vereceği mücadele elbette devrimci partileri gerektirir. Ama sendikal düzeydeki bu birlik, bölgenin hayatında bugüne kadar pek az sesi çıkmış olan uluslararası proletaryanın bölgesel oluşumu için bir sıçrama tahtası haline getirilmelidir. İşçi sınıfının mücadelesi, başta Filistin ve Kürt halkları olmak üzere bölgenin ezilen uluslarının kurtuluş mücadelesi ile ittifak içinde kurtuluşun tek formülü olan Ortadoğu Sosyalist Federasyonu hedefine doğru yönlendirilmelidir. Bu hedefe ulaşmak için Ortadoğu proleter devrimcilerinin her ülkede partiler inşa etmesi ve bunları bir uluslararası çatı altında bir araya getirmesi gerekir.

7. İşçiler emekçiler, sınır ötesine asker yollamaya ya da ülkede yabancı askeri birliklere genel grevle cevap verelim!

Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu halkları nezdinde “reis” olma hayalinin yol açtığı bu politika, Türkiye işçi ve emekçilerine çok ağır bedeller getirecektir. Savaş meydanlarında Bilal’ler değil, Koç’ların, Ülker’lerin, Çalık’ların çocukları da değil, işçilerin ve köylülerin çocukları ölecektir. Ekonomi zaten sallanıyor, büyüme düşüyor, enflasyon ve dolar yükseliyor. Yarın Türkiye savaşa girince sıcak para bütün bütün kaçacak, ekonomi sert bir düşüş yaşayacaktır. Gençler savaşa yollanacak, işçiler kapıya konacaktır! Bu politikayla bölgedeki bütün halklar Türk halkına düşman edilecektir. İşçi sınıfının ve emekçilerin diğer ülkelerin işçileriyle emekçileriyle alıp veremeyeceği hiçbir şey yoktur. İşçilerin çıkarları her ülkede ortaktır. Bu savaş bir mezhep savaşıdır. Dışarıda olduğu gibi içeride de Sünni ile Alevi’yi birbirine düşürecektir. Türkiye işçi sınıfının mezhep fitneciliğinde, kardeş kavgasında çıkarı yoktur. Bu savaş “ulusal çıkar” için değil, emperyalizmin çıkarları için, mezhep fitneciliği için, başka ülkeler üzerinde hâkimiyet kurma hırsı uğruna verilecektir. Bu savaş işçi sınıfının düşmanıdır. Genel grevle karşılanmalıdır! Öncü işçiler, Türk-İş’in, DİSK’in, KESK’in yöneticilerine bu kararı dayatmalıdır!

 Suriye’ye sefere hayır, olursa zafere hayır!

Rojava’nın özgürlüğüne dokunmayın! Kürt halkına dört parçanın tamamında kendi kaderini tayin hakkı!

ABD ve öteki emperyalist birlikler, Türkiye topraklarında istenmiyorsunuz! Ortadoğu’nun tamamından dışarı!

Tezkereyi iptal ettirelim!

TSK birliklerine cezasızlık zırhına hayır! Yeni Roboski’leri engelleyelim!

Türk-İş, DİSK ve KESK, ATUC’a ortak üyelik için başvursun!

Ortadoğu’da akan kanı durdurmak amacıyla Ortadoğu Sosyalist Federasyonu için mücadeleye!

Sınır ötesi harekâta ve emperyalist askerlerin ağırlanmasına karşı genel greve!