KCK davasında beklenen tavır
Aralarında BDP'li 12 belediye başkanının da bulunduğu 104'ü tutuklu, 152 sanığın Diyarbakır'da yargılanmasına devam edildi.
19 Nisan’da, 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 21'inci duruşma için, Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklu 104 sanıktan Nizamettin Onar, Zeynel Mat, İhsan Sevitek, Abdurrahman Tanrıverdi, Adnan Bayram ve Veysi Akar duruşmaya getirildi. Daha önce toplu olarak getirilen sanıkları bölerek bir kısmını getirmek mahkemenin yeni taktiği. Duruşmaya, tutuksuz sanıklardan Tunceli Belediye eski Başkanı Songül Erol Abdil ile Beyhan Sakin katıldı. Duruşmayı, BDP'den istifa eden eski Eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, Hakkari Milletvekilleri Hamit Geylani, bağımsız milletvekili adayları Altan Tan ve Ferhat Tunç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile yabancı gözlemciler izledi. Duruşmada önce tutuklu sanıkların yoklaması yapıldı. Sanıklar daha önceki duruşmalarda olduğu gibi, isimlerini okuduğunda Kürtçe 'buradayım' yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, sanık avukatlarının redd-i hakim isteminin Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 'Davayı uzatmaya yönelik' olduğu gerekçesiyle reddedildiğini açıkladı. Başkan Yılmaz, iddianamenin okunduğu duruşmalarda bulunmayan ve bugünkü duruşmaya katılan tutuksuz sanık Songül Erol Abdil ile ilgili suçlamaları okudu. Ardından Erol'a söz vererek, savunmasını yapmasını istedi. Kürtçe'nin Zazaca lehçesinde konuşan Erol, bu dilde hazırladığı 2 sayfalık yazılı savunmasını okumak istediğini söyledi. Mahkeme başkanı bunun üzerine mikrofonun sesini kapattırdı. Mahkeme Başkanı Yılmaz, sanık Erol'un Kürtçe konuşması üzerine, "Sanık Kürtçe olduğunu düşündüğümüz bir dilde konuştu. Sanık müdafileri ise Zazaca konuştuğunu söyledi" diyerek salonda olanları kayda geçirdi. Sanık Songül Erol Abdil'in iki sayfalık yazılı savunmasını inceleyen Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz’ın, 'Türkçe dışında bir dilde savunma hazırladığı' gerekçesiyle savunmayı iade etmesi ise mahkeme heyetinin geldiği son aşamayı gösteriyordu. Sanığın savunmasının dosyaya eklenmemesine tepki gösteren avukatlar, kararı 'hukuk dışı, yasaya aykırı' olarak değerlendirdi. Avukatlardan Meral Danış Beştaş, iddianamedeki kanıtların yüzde 50'sinin Kürtçe olduğunu savunarak, bu durumda kanıtların geçerli olmadığını savundu. Sanık avukatlarından Yusuf Ayata, iki sayfalık yazılı savunmanın dosyaya eklenmesini ve tercüme edilmesi gerektiğini belirterek, "Belki savunmada suç ve suçluyu ortaya çıkarabilecek bilgiler vardır. Bu nasıl bir önyargıdır" diyerek tepkisini dile getirdi. Avukatların istemini değerlendirdiklerini belirten mahkeme başkanı, sanığın Türkçe bilmesine rağmen, başka bir dilde savunma hazırladığını, daha önce bu konuda verdikleri kararlar doğrultusunda, istemin reddedildiğini bildirdi.
Sanıklardan YSK kararına tepki
Duruşmada söz isteyen tutuklu sanıklardan Nizamettin Onar, cebinden çıkardığı bir kağıttaki Kürtçe metni okumaya başladı. Onar, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 7'si BDP'nin desteklediği 12 bağımsız milletvekili ile ilgili aldığı 'veto' kararına orada bulunmayan diğer sanıklar adına da tepki gösterdi. YSK'nın kararını halkların kardeşliği ve barışa karşı “suikast” olarak değerlendirdiklerini belirten Onar, “Bu karar, meşru ve ahlaki değildir. Kürt halkı parlamentoya mahkum değildir. Alınan bu kararı şiddetle kınıyoruz. YSK'nın kararı meşru değildir” dedi. Sanığa uyarıda bulunan Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, "Yalnız bunu YSK'ya bir dilekçe ile iletirseniz daha iyi olur" dedi.
Tutuklu sanıklardan Adnan Bayram da söz istedi. Sanığın Kürtçe konuşmaya başlaması üzerine mikrofon mahkeme başkanı tarafından bir kez daha kapattırıldı. Sanığın avukatı Meral Danış Beştaş ise, sanıktan aldığı Kürtçe açıklamanın Türkçe tercümesini okudu. Beştaş, Türkçe ve Kürtçe metinleri birlikte kabul edecekse mahkemeye sunacaklarını bildirdi. Mahkeme başkanı, bu talebi kabul etmeyerek, avukatın okumasını beyan olarak tutanaklara geçeceğini ifade etti.
Mahkeme heyetine ciddi suçlama ve uyarı
Sanık avukatlarından Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, mahkeme heyetini “Kürtçe'ye karşı direnç” içerisinde olmakla suçlayarak, “Siz ve heyetiniz, devletin Kürtler'e karşı refleksinin temsilcileri olarak burada bulunuyorsunuz” dedi.
Duruşmaya Devrimci İşçi Partisi’ni temsilen katılan avukat Şiar Rişvanoğlu ise, mahkeme heyetinin siyasi iktidar ile arasında bağ olduğunu iddia ederek, mahkemenin bu kararlarıyla sadece Kürtleri değil, adalet peşinde olan bir topluluğu galeyana getirmek üzere olduğunu savundu. Bir gün önce gazetelerde çıkan ve Latin Amerika’da sadece iki kişinin konuştuğu bir dilin, bu kişilerin birbirine küsmesi sonucu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve bu durumun çeşitli uluslararası kuruluşların seferberliğine yol açtığını aktaran haberi hatırlatarak, “Dünya diller üzerinde bu kadar hassas iken siz 50 milyonun üzerinde insanın konuştuğu bu dili yok sayamazsınız” dedi. Rişvanoğlu, mahkeme heyetine mesleğe başlarken etmiş oldukları yemini hatırlatarak; “Sizler bu yargılamada maddi gerçeği ortaya çıkarmakla yükümlüsünüz, oysa yargılamanın başından beri sanıkların ve bizim taleplerimizi reddederek sistematik olarak suç işliyorsunuz, sizi Kürt halkı adına, insan hakları savunucuları, sosyalistler, devrimciler ve işçi sınıfı adına uyarıyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
Sanık avukatlarından İHD genel başkanı Öztürk Türkdoğan da, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerektiğini ve bu mahkemeler ile savcıların görev ve yetkilerini belirleyen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250, 251 ve 252'nci maddelerinin Anayasa'nın 13'üncü ve 37'inci maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü. Türkdoğan, sözünü ettiği kanun maddelerinin iptali için, mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasını istediklerini ifade ederek, "Gelin bu talebi kabul edin, kendinizi ve bizi bu yükten kurtarın" dedi.
Sanık avukatları davadan çekildi
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda ise talepleri reddedilen sanık avukatları davadan bu aşamada çekildiklerini açıklayarak salonu terk etti. Avukatlar daha sonraki safhada ise, sanıklar ile görüşüp davadan tamamen çekilmeyi tartışacaklarını belirttiler.
Mahkeme heyeti avukatların yokluğunda verdiği kararda duruşmayı 26 Nisan saat 10:00’a bıraktı.