Erkek egemen kapitalist sisteme karşı genç kadınlar örgütlenmeye, DİP saflarına!
8 Mart’a giderken yine televizyonlarda, reklam panolarında çiçekler, hediyeler, kampanyalar, indirimler görmeye başladık. Her 8 Mart’ta olduğu gibi yine ekranlarda kadınlar için renkli, cıvıl cıvıl bir dünya yaratılıyor. Peki, gerçekte erkek egemen kapitalist sistemde bizi nasıl bir dünya bekliyor? Ekranlarda çizilen o tozpembe dünyanın aksine, kadına yönelik şiddetin giderek arttığı, tacizin, tecavüzün, kadın cinayetlerinin gündemimizden eksilmediği bir dönemde yaşıyoruz. Kadın kardeşlerimiz, sıra arkadaşlarımız erkek şiddeti sonucunda aramızdan eksiliyor, katilleri ise erkek egemen devlet tarafından aklanıyor.
Kadın katillerinin hak ettikleri ağır ve caydırıcı cezaları almaları için mücadele etmeliyiz. Bunu yalnızca adalet yerini bulsun diye değil, başka kadın kardeşlerimiz erkek şiddetinin kurbanı olmasın diye yapmalıyız. Ama bununla da yetinmemeliyiz. Sıra arkadaşımız Şule Çet’in, kanayan yaramız Özgecan Arslan’ın, Cansu Kaya’nın ve daha nicelerinin katili sanık sandalyesinde oturanlar kadar, bizzat erkek egemen kapitalist sistemin kendisidir! Bu son olsun demek yetmez, kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete, tacize, tecavüze son vermek için erkek egemen kapitalist sisteme karşı örgütlenmek gerekir!
Bugün hayatımızı, geleceğimizi yalnızca erkek şiddeti tehdit etmiyor. Erkek egemen kapitalist sistem, biz genç kadınlara işsizlik ve yoksullukla dolu bir gelecekten başka hiçbir şey vaat etmiyor. Bu sistemde ücretsiz, nitelikli, bilimsel eğitim hakkımız tanınmıyor. Ekonomik kriz koşullarına, eğitimde özelleştirmelere rağmen bir şekilde, yarı zamanlı işlerde çalışarak okusak ve mezun olsak dahi iş bulamıyoruz.
Ekonomik krizin giderek kendini daha fazla hissettirdiği ülkemizde, genç işsizlik oranı giderek artıyor. Bunun önemli bir kısmını da genç kadınlar oluşturuyor. DİSK Araştırma Merkezi’nin açıkladığı Ocak 2019 raporuna göre neredeyse her üç genç kadından biri işsiz! İş bulduğumuzda ise güvencesiz ve esnek koşullarda, sendikasız ve düşük ücretlere çalışıyoruz. Güvenceli bir iş, insanca çalışma koşulları ve güvenceli bir gelecek istiyorsak bugünden mücadeleye atılmalıyız. Geleceğimizi erkek egemen kapitalist sistemin ellerine bırakmamalıyız!
Bütün bunlar karşısında kadınlar, ister lise sıralarında, üniversite amfilerinde, ister iş yerlerinde olsun, erkek egemen kapitalist sisteme karşı mücadele ediyor. Bu mücadeleleri büyütmeli, çoğaltmalıyız. Bu sistemi ancak ve ancak örgütlü bir mücadeleyle alt edebiliriz.
Yılın 364 günü erkek şiddetine, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine, geleceksizliğe, işsizliğe, yoksulluğa maruz kalıyorken, kendimizi sadece bir gün “değerli hissetmemiz” için verilecek çiçekler, hediyeler, “kadınlar gününe özel indirimler” istemiyoruz. 8 Mart tarihte emekçi kadınların canları pahasına verdikleri mücadelelerle Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmuştur. Kadınlar erkek egemen kapitalist sistemin zincirlerinden kurtulana kadar da bir mücadele günü olarak kalacaktır! Erkek şiddetinin, ekonomik krizin, istibdadın, emperyalizmin zincirleriyle eli kolu bağlanmış tüm genç kadınları mücadeleye, Devrimci İşçi Partisi saflarında örgütlenmeye çağırıyoruz!