Akan kanı durdurmanın sorumluluğu hükümettedir!

AKP hükümeti Türkiye’yi Obama ABD’sinin dümen suyunda ve Suudi Arabistan’ın ve Katar’ın Vahhabi gericiliği doğrultusunda Ortadoğu ile savaşa ve felakete doğru adım adım sürüklüyor. Buna dur demeliyiz! Asıl ABD’yle ve bölgedeki müttefikleriyle mücadeleye girmeliyiz. Ortadoğu halklarının kardeşliği ancak anti-emperyalizmin hâkimiyetinde gerçekleşecektir.

Türkiye Temmuz ortasından beri büyük bir sarsıntı içinde. Gün geçmiyor ki her iki taraftan gençlerin ölüm haberi gelmesin. Gün geçmiyor ki Batı’da ya da Doğu’da ya da her ikisinde birden kalabalık cenaze törenleri düzenlenmesin. Gün geçmiyor ki iki halkın arasına soğuk bir kama gibi giren bir olay yaşanmasın.

Düzenin bütün sözcüleri, hükümetin hık deyicileri, hayatını Kürt düşmanlığı ile kazanan cümle kalem erbabı, vaveylayı basıyor: terör can alıyormuş! Sayfalarını savaşta hayatını yitirmiş gencecik askerlerin cenaze törenleriyle dolduruyor, bunun sona ermesini talep ediyorlar. Nasıl sona erecek? 1984’ten beri kaç hükümet geçti, kaç kirli savaş stratejisi aktı köprülerin altından, sizin gibi gözünü Kürt düşmanlığı bürümüş kaç düzen sözcüsü aynı talebi yükseltti. Sona ermesini istiyorsanız, bu tablonun sorumlusunu işaret etsenize! En iyileri, her iki tarafta da yaşanan acıyı gündeme getiriyor, bu tabloyu görün diyor. Göreceksiniz de ne olacak, esas sorumlunun adını vermezseniz, nasıl çözülecek bu sorun? Başbakanınız Kürt halkının siyasi temsilcilerini dahi meclisten uzaklaştırma planları yapıyor. Siz hâlâ onu alkışlıyorsunuz. Başbakanınız Suriye Kürtlerini bile tehdit ediyor. Siz onun peşinden ayrılmıyorsunuz.

Sadece iki yıl önce, 12 Haziran genel seçimleri öncesinde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Oslo’da PKK yöneticileriyle masadan bir mutabakatla kalkmıştı. Bu mutabakat iki gün önce CHP tarafından açıklandı. Burada, tarafların “Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik temasların sürdürülmesi ve yürütülecek çalışmaların anayasal ve yasal çerçevede sonuçlandırılmasının gerekliliği” konusunda hemfikir oldukları açıklanıyor. Aralarında Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi Hakan Fidan’ın da olduğu hükümet yetkilileri, Abdullah Öcalan tarafından verilen üç metni inceleyerek Haziran başında görüş belirteceğini vaat ediyor. KCK tutuklamalarından geri dönüleceği taahhüt ediliyor. 15 Haziran’a kadar ateşkes sözü veriliyor. Belli barış yaklaşıyormuş.

Bugün Türkiye yangın yeri!

Hükümet bunun neden olduğunu açıklamalıdır. Neden siyasi çözümden çark ettiğini halka anlatmalıdır. Aksi takdirde bugünkü ateşin, kanın, ölümlerin sorumluluğunu üstlenmiş olmaktadır. Çünkü karşı taraf hâlâ siyasi çözümde ısrar etmektedir. Öyleyse, hükümet siyasi çözüme böylesine yaklaşılmışken neden bu fırsata sırtını döndüğünü halka inandırıcı biçimde açıklamalıdır.

Devrimci İşçi Partisi, bunun nedeninin Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sistemine geçmek için anayasa değişikliği yapılması ve kendisinin 2014’te başkan seçilmesi için MHP’nin tabanının oylarını kazanma hevesinin sonucu olduğunu uzun zamandır açıklamaktadır. Şayet hükümet aksini iddia edebiliyorsa açıklasın!

AKP hükümeti Türkiye’yi Obama ABD’sinin dümen suyunda ve Suudi Arabistan’ın ve Katar’ın Vahhabi gericiliği doğrultusunda Ortadoğu ile savaşa ve felakete doğru adım adım sürüklüyor. Buna dur demeliyiz! Asıl ABD’yle ve bölgedeki müttefikleriyle mücadeleye girmeliyiz. Ortadoğu halklarının kardeşliği ancak anti-emperyalizmin hâkimiyetinde gerçekleşecektir.

Öyleyse haykıralım:

Oslo mutabakatını neden bozduğunuzu açıklayın!

Kürt halkının vekillerine dokunmayın!

Batı Kürdistan’a (Suriye Kürdistanı'na) dokunmayın!

Kürtlerle barış, ABD ile savaş!

Devrimci İşçi Partisi Merkez Komitesi