Fransa’da genel grev kritik eşikte
Tüm Fransa’da ulaşımı durma noktasına getiren genel grev kritik bir aşamadan geçiyor. Başta Fransa’nın en büyük sendika konfederasyonu CFDT olmak üzere çeşitli sendikalar, “mezarda ve cebi delik emeklilik” yasasının kapsamı işe yasanın geçtiği tarihten itibaren başlayacak işçilerle sınırlı tutulduğu sürece, yani “dede maddesi” eklendiği takdirde anlaşmaya hazır olduklarını ifade etmiş, sahada kazanılacak grevi masada kaybetmeye hazır olduklarını açıklamışlardı. Bu konuda hükümetin uzun süredir beklenen açıklamasını Başbakan Edouard Philippe yaptı ve hükümetin hiçbir taviz vermeden emeklilik yasasını geçirene kadar vazgeçmeyeceğini ilan etti.
Bu durum, greve o noktaya kadar yarım yamalak bir destek veren CFDT’de de büyük bir öfke yaratarak greve katılımı arttırdı. Grevin ikinci haftasına girilirken, bazı sektörlerde greve katılım beklendiği gibi azalsa da özellikle metro işçileri arasında, 16 Aralık Pazartesi günü greve katılım oranı, grevin başladığı 5 Aralık gününün dahi üstündeydi. Dahası, Gerçek gazetesinde daha önce yayınlanan bir haberde öngörüldüğü üzere, CGT de sahaya yeni güçler sürmeye hazırlandığının sinyallerini vermeye başladı. CGT’ye bağlı enerji sendikası, grevlerin ikinci haftasında, Nantes ve Lyon şehirlerinde ve Bordeaux şehrinin etrafındaki Gironde bölgesinde on binlerce evin elektriğini birkaç saatliğine kesti. Sendikanın da açıkladığı üzere, kesintinin gece yarısından sonraki saatlerde yapılması bunun gerçek kesinti değil, hükümete yönelik bir uyarı olduğunu gösteriyor. Kamyoncu sendikaları da bir günlüğüne genel greve katıldı.
Bu yeni ivmeyle, 17 Aralık Salı günü tüm Fransa’da gerçekleştirilen eylemler, 5 Aralık’taki tarihi eylemi de aşan bir başarı kazandı. Sadece Paris ve Marsilya şehirlerinde sokağa neredeyse 1 milyon kişi çıkarken, özellikle Paris bir gün boyunca adeta işçilerin elindeydi. Eylemlerin ve grevin bu başarısı, hareketi yorarak bitirmek konusunda Macron hükümetinin en azından ilk aşamada başarılı olmadığını gösteriyor. Fakat sendika konfederasyonlarının, baştan teslimiyete hazır olduğunu açıklamış olması büyük bir dezavantaj yaratıyor. Zaten “dede maddesini” vererek grevi bitirebileceğini bilen hükümet, gücünün sonuna kadar ayak direyip, kaybedeceğini anladığı noktada bu maddeyi vererek yarım bir zaferle süreci sonlandırabilir. Emeklilik saldırısı püskürtülene kadar sendika konfederasyonlarının yeni işçi bölüklerini sahaya sürüp, tavizsiz şekilde hükümete darbe üstüne darbe vurması ise tüm Avrupa çapında işçi sınıfının savunma siperlerini terk edip hücuma geçmesinin işaret fişeği olabilir.