Engels: Teori ve pratikte devrimci bir önder

Bu yıl, Friedrich Engels’in ölümünün 130. yılı. Aradan geçen 130 yıla rağmen onun devrimci mirası, mücadelemizin temel taşlarını oluşturmaya devam ediyor. Engels, sadece teorik çalışmalarıyla değil, devrimci pratiğiyle de sınıf mücadelesine yol gösteriyor.
Engels, Marx ile birlikte sadece kapitalist sömürü düzeninin işleyişini bilimsel şekilde analiz etmekle kalmamış, kapitalizmin kendisini ortadan kaldıracak olan maddi koşulları yarattığını da göstermiştir.
Engels birçok farklı alanda işçi sınıfının düşünsel hazinesini zenginleştirdi. İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’nda (1845) kapitalizmin işçi sınıfını sürüklediği sefaleti belgeledi. Marx ile olan devrimci işbirliğinin en önemli ürünü olan Komünist Manifesto’da (1848), sınıf savaşımının tarihsel rolünü ortaya koyarken, burjuvazinin yıkılışının kaçınılmaz olduğunu ilan etti. Anti-Dühring (1878) ile Marksizmin felsefi, politik ve ekonomik temellerini sistematik bir şekilde ortaya koydu ve burjuva ideolojisine karşı teorik bir silah sundu. Doğanın Diyalektiği (1883) diyalektiği yalnızca toplumsal alana değil, doğa bilimlerine de uygulayarak, materyalist dünya görüşünü zenginleştirdi. Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni (1884) ile tarih öncesi toplumlardan sınıflı topluma geçişi analiz etti ve sınıflı toplumların tarihselliğini gösterdi. Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (1886) ile diyalektik materyalizmi güçlü bir şekilde ortaya koyarak idealizmin güncel versiyonlarını çürüttü. Bunların yanında Engels, Marx’ın Kapital’inin ikinci ve üçüncü ciltlerini yoldaşça bir özveriyle hazırladı ve işçi sınıfının mücadelesine kazandırdı.
Engels, yalnızca kütüphanelerde teorik eserler yazan bir aydın değil, işçi hareketinin içinde aktif mücadele eden bir örgütçüdür. O, kapitalizmin mezar kazıcısı işçi sınıfının saflarında yer alarak ona önderlik etmiş, yeri geldiğinde gençlik yıllarındaki gibi elinde tüfekle devrimi savunan bir devrimci olarak, yeri geldiğinde işçi örgütlerinde bir siyasi önder olarak kapitalist düzenin yıkılması için çalışmaya ömrünü adamıştır. Marx’la birlikte 1864’te Uluslararası İşçi Birliği’nin yani Birinci Enternasyonal’in kurulmasına öncülük ederek işçi sınıfının uluslararası önderi haline gelmiştir.
Engels’i ölümünün 130. yılında sadece anmak yeterli değil. Onun devrimci mirasını sahiplenmek, Marx ile birlikte temellerini attıkları bilimsel sosyalizmi kavramak ve işçi sınıfının enternasyonal mücadelesini büyütmek gerekiyor!