19-22 Aralık hapishaneler katliamının 20. yılı: Hesap sormak için örgütlen!

19 aralık

19-22 Aralık 2000 tarihinde devlet, “Hayata Dönüş” adını verdiği ve aynı anda 20 ayrı hapishaneye düzenlediği operasyonla kanlı bir katliama imza attı. Koğuş sisteminden F tipi hücrelere geçişe karşı süresiz açlık grevi ve ölüm orucu direnişinde olan tutsaklara yönelik yapılan operasyonda 8 bini aşkın asker görevlendirildi. Tüm hapishanelerde 20 binden fazla gaz bombası, yüzlerce mermi ve kimyasal silahlar kullanıldı. 3 gün boyunca süren bu saldırıların sonunda 28 siyasi tutsak katledildi. Kimisi diri diri yanarak kimisi atılan gazlardan nefesi kesilerek kimisi de vurularak can verdi, yüzlerce tutsak ise ağır ve kalıcı yaralar aldı. Operasyonda ayrıca jandarmanın açtığı ateş sonucu iki asker de hayatını kaybetti.

Emperyalizm destekli devlet katliamı

19 Aralık akşamı bir televizyon kanalına konuşan dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, katliamın asıl amacının devlet otoritesini sağlamak olduğunu söylemiş, operasyon hazırlıklarına da bir yıl öncesinden başladıklarını eklemişti. Devlet bu katliam ile hem hapishanelerdeki siyasi tutsakların direnişini kırmayı hem de F tipi hücrelere geçiş sürecini tamamlayarak dışarıdaki muhaliflere gözdağı vermeyi hedeflemişti. Nitekim 2000 yılının başlarında, dönemin DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin başbakanı Bülent Ecevit “Hapishaneler sorununu çözmeden geleceğe güvenle bakamayız” sözleri ile bu gerçeği ortaya koyuyor, İMF ile imzalanan Stand-By anlaşmasının ardından emekçi halkta oluşabilecek tepkilere karşı sınıf saldırısını güvenli bir şekilde yürütmek istediklerine işaret ediyordu.

Emperyalizm de F tipi hücreye geçişi uygun buluyor ve Türkiye’nin AB uyum sürecinin bir parçası olarak başlattığı bu geçişte hükümete tam destek veriyordu. Öyle ki Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesinin raporları ile koğuş sisteminin insani açıdan uygun olmadığı, sağlıksız olduğu gibi gerçeği yansıtmayan gerekçelerle Türkiye’ye “oda” sistemine geçiş tavsiye ediliyordu.

Medya katliamı görmezden geldi, yargı sorumluları aklamaya soyundu

83 saat süren operasyon sonucunda 5 tutsağın katledildiği ve yüzlercesinin yaralandığı Ümraniye hapishanesi davasında 19 yıl sonra çıkan karar ile sanıklar somut deliller bulunmasına rağmen delil yetersizliğinden beraat ettirildi. 12 tutsağın katledildiği Bayrampaşa hapishanesine ilişkin dava ise tam 10 yıl sonra açıldı. Katliamın dönemin hükümetinin ve Milli Güvenlik Kurulunun kararları ile yapıldığı ortada iken esas sorumlular hakkında ise hiçbir zaman yargılama yapılmadı. Üstelik yaralanan tutsaklara, mala zarar verme, isyan gibi gerekçelerle davalar bile açıldı.

F tipi hapishaneler emekçi halkın örgütlü mücadelesi ile yıkılacak

19-22 Aralık katliamı ile birlikte F tipi hapishanelere geçişin tamamlanmasının üzerinden 20 yıl geçti. O günden bugüne siyasi parti yöneticilerinin, belediye başkanlarının, gazetecilerin, avukatların, sanatçıların, öğrencilerin ve emekçilerin de aralarında bulunduğu sayısız insan bu hücre tipi hapishanelerde sistematik bir şekilde tecrit işkencesine maruz bırakıldılar. Bugün de istibdad rejimi onbinlerce muhalifi türlü bahanelerle, delilsiz, gerekçesiz içeride tutuyor, bu rehine merkezlerinde tecrit ediyor. Tecrit hücrelerinin yıkılmasının ve bu katliamın hesabının sorulmasının yolu emekçi halkın istibdada, kapitalizme ve emperyalizme karşı vereceği örgütlü mücadeleden geçiyor.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2020 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır.