Güvenlik NATO’da değil, NATO’dan çıkmakta! Hürriyet NATO’da değil, NATO’nun yıkılmasında!

nato'dan çık! nato'yu yık!

Türkiye NATO’ya 18 Şubat 1952’de katıldı. NATO’ya üyelik belgelerini dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar imzaladı. O imzaları atan kalemden Kore’de ABD emperyalizminin çıkarları uğruna ölüme gönderilen askerlerin kanı damlıyordu. Kore’ye gönderilen askerlerden 15 bin askerden 721'i yaşamını yitirdi, 175'i kayboldu, 234'ü esir düştü ve 2.147'si yaralandı. Savaşın sonunda Türk tugayının komutanına bir Amerikan generali tarafından Amerikan askerlerine takılan “Silver Star” (Gümüş Yıldız) madalyası takıldı. Bu madalya bir onur nişanesi değil, Türkiye’nin boynuna geçirilen emperyalist zincirin bir sembolüydü. Aynı bugün savunma bakanı olarak ordunun başındaki Hulusi Akar’ın boynundaki Amerikan liyakat madalyası gibi.

NATO katilimizdir

NATO, Türkiye’ye bir güvenlik şemsiyesi olmadı. NATO’nun güya Rusya’ya karşı Türkiye’yi koruyacağı söylendi. Ancak daha sonra NATO planlarında Türkiye’nin işgal edilmesi halinde savunma hattının Toros dağlarında kurulacağı ortaya çıktı. NATO’nun derdi Türkiye’yi değil, İncirlik üssüne yerleştirdiği Amerikan askerlerini ve atom bombalarını korumaktı. O bombalar ki Türkiye’yi nükleer savaşın ölümcül bir cephesi haline getiriyordu. Yetmedi, işçi sınıfı mücadelesinin yükselişini “komünizm tehdidi” adı altında ezmek üzere faşist çeteler bizzat NATO tarafından eğitildi ve seferber edildi. NATO’nun örgütlediği kontrgerilla, sendika liderlerini, sosyalist, solcu, ilerici aydınları katletti. 1 Mayıs meydanında işçilere, Maraş’ta, Çorum’da ve Sivas’ta Alevilere yönelik kitlesel katliamlar tertipledi. Yükselen sınıf kavgasını kardeş kanının içinde boğmaya çalışan NATO, tüm gerici askeri darbelerin ve son olarak 15 Temmuz askeri darbe girişiminin de arkasındaki güçtü.

NATO en büyük tehdittir! NATO’dan çık! NATO’yu yık!

Bugün de değişen bir şey yok. NATO yine Türkiye’nin emekçi halkı için, Kürtler ve Aleviler gibi ezilen halklar için, kadınlar ve gençler için tehdit olmayı sürdürüyor. Türkiye emperyalizmin mali boyunduruğu altında bir kez daha 70 cente muhtaç hâldedir. Dolar için, ülkenin her dilden memleketten işçi ve emekçilerinin ücretli köleler olarak emperyalist tekellere sunulduğu yetmiyormuş gibi Türkiye’nin askerleri Suriye’de, Irak’ta, Kafkaslar’da NATO’nun düşman bellediği İran’a ve Rusya’ya karşı NATO savaşının ön cephesine sürülmek isteniyor. İktidarın Amerikan ve Batı karşıtı çıkışlarının hepsinin içi boştur. Çünkü iktidarın emperyalizme ve Siyonizme karşı tek bir ciddi eylemi yoktur. 15 Temmuz’da NATO pilotlarının bombalarıyla yıkılmayan meclis, baskıcı ve keyfi yönetimin yani istibdad rejiminin yerleştirilmesiyle içten çürümüş ve çökertilmiştir. Türkiye halkına bir güvenlik şemsiyesi olduğu söylenen NATO’ya girdiğimiz günden bu yana, emekçi halkımız kan ve esaretten başka bir şey görmemiştir. Emperyalizme karşı uyanalım, ayağa kalkalım, örgütlenelim. “NATO’dan çık! NATO’yu yık!” şiarıyla mücadeleyi yükseltelim!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2022 tarihli 155. sayısında yayınlanmıştır.