Ufak at da civcivler yesin!

AKP sözcüsü Hüseyin Çelik Hrant’a “yem” demiş. Orada dur bakalım Hüseyin Efendi! Kimsenin Hrant’a “yem” deme hakkı yok. O bu toprakların aziz bir enternasyonalizm şehididir. Ona böyle sözcüklerle dil uzatmayın. Hrant kimsenin “yem”i değildir. O büyük bir davanın büyük bir temsilcisidir: Halkların kardeşliği ve enternasyonalizmin! Bunu böyle bilin.

Tayyip Erdoğan kendisinin söyleyemediği lafları AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’e söyletiyor. Ne kadar zor iş varsa ona yaptırıyor. Çelik, Uludere olayında başbakan ve bakanlar en az 24 saat boyunca dut yemiş bülbül gibi susarken ilk konuşan isim olmuştu. Şeffaf bir soruşturma yürütüleceğini söylüyordu. Mahkemeden çıkartılan gizlilik kararı sayesinde şimdi hepimizin gözleri önünde şeffaf bir soruşturma sürüyor! Demirel 12 Eylül’ün kendisine karşı koyduğu engelleri aşmaya çalışırken halkın gözüne girmek için şeffaf karakol vaat etmişti. Sonra başa geçti, 1992-93’te o başbakanken Türkiye tarihinin en yüksek sayıdaki faili meçhul cinayetleriyle karşılaştı. Uludere soruşturmasının şeffaflığı da Demirel’in karakollarına benziyor!

 

Şimdi bu Hüseyin Çelik Hrant davasına el attı. AKP’nin Ergenekon, Balyoz, internet andıcı ve benzeri davalardaki cansiperane çabasının binde birini Hrant davasında göstermediğinin farkında. Bunun partisinin ne kadar demokrasi dostu olarak yaratmaya çalıştığı imajı da yerlerde süründürdüğünü biliyor. Dolayısıyla, Hrant’ın katlinin suçunu Ergenekon’a yükleyip AKP’yi temize çıkarmaya çalışıyor.

AKP hükümetinin Hrant davasında o kadar çok kuşkulu davranışı varken, Çelik dikkatini Ramazan Akyürek’in savunulması üzerinde toplamış. Hrant öldürüldüğünde Trabzon Emniyet Müdürü olan, daha sonra da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nin başına getirilen Ramazan Akyürek adlı şahıs üzerinde. Çelik, cemaatçiliğini cümle alemin bildiği bu şahsı savunmak için, Trabzon Emniyet Müdürü iken duyumları yukarıya aktardığını söylüyor. Karıştırmayın! O aşamada Akyürek Trabzon Emniyet Müdürü. İstihbaratçı değil. Madem istihbaratı almış, suikasti hazırlayanları yakalayarak içeri tıkmak ve Hrant’ın katlini engellemek onun görevi. Ne yapmış bu konuda, onu açıklayın. Tam tersine, Trabzon polis ve jandarma görevlilerinin Yasin Hayal aracılığıyla suikasti kışkırttığına dair birçok belirti var. Mahkeme işini yapsaydı, bunlar ortaya çıkar, Akyürek de hakkettiği duruma düşerdi. Akyürek sizin adamınızdır ve her şey görevini yapmadığını kanıtlıyor!

Çelik’in cevap vermediği konular ne olacak? Mesela 2004’te şimdi İstanbul Valisi Muammer Güler iken Hrant vilayete çağrıldı ve iki istihbaratçı tarafından tehdit edildi. Bu tehditin sorumlusu Muammer Güler şimdi AKP milletvekili! Mesela 2007’de Hrant öldürüldüğünde İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah, suikastin üzerinden sadece saatler geçmişken, bir müneccim gibi, olayın başı bozuk birtakım gençler tarafından gerçekleştirilmiş “münferit” bir suikast olduğunu iddia edebildi. Bu şahıs da daha sonra terfien Osmaniye’ye vali yapıldı. Samsun’da Ogün Samast yakalandığında tarihin en büyük skandallerinden biri yaşandı. Görevli polis ve jandarma görevlileri bir katil zanlısıyla gurur içinde fotoğraf çektirdiler. Bırakın mahkemeleri, hükümet bu insanlara ne gibi bir yaptırım uyguladı?

Hüseyin Çelik, Hrant Dink suikastinin sorumluluğunu üstlenmek bir yana, olayı AKP lehine yontuyor. Ona göre, “Hrant Dink yem olarak seçilmiştir. Esas hedef AK Parti iktidarıdır.” Zavallı Hrant! Ölümünün bir dava uğruna mücadele etmesinin bir sonucu olduğunu bile gizlemek istiyorlar. Öldürüldüğünde birçok budala “Suikast Türkiye’ye” diye yazmıştı. Oysa Türkiye Hrant’a Ermeni sorununda hakikati talep ettiği için, onu öldürmüştü. Şimdi de bir bakanı (Cemil Çiçek) “Türkiye’yi sırtından hançerliyorlar” diye Hrant’a saldıran bir hükümet için “yem” olduğu söyleniyor. Hrant’a suikast yapın, sonra da “suikast bize” deyin. Güzel iş!

Hüseyin Çelik Hrant’a “yem” demiş. Orada dur bakalım Hüseyin Efendi! Biraz saygı! Kimsenin Hrant hakkında bu tür kelimelerle konuşma hakkı yok. O bu toprakların aziz bir enternasyonalizm şehididir. Ona böyle sözcüklerle dil uzatmayın. Hrant kimsenin “yem”i değildir. O büyük bir davanın büyük bir temsilcisidir: Halkların kardeşliği ve enternasyonalizmin! Bunu böyle bilin.

Bir de bilin ki, Hrant’ın bir cemaat-kontrgerilla ortak prodüksiyonu olan katlinin hesabını AKP de, kontrgerilla da bir gün mutlaka verecek!